Sanki üç kişilik bir ilişki yaşıyordum

Sevgili ablacığım, ben 22 yaşında bir genç kızım. Bundan bir yıl önce biriyle çıkmaya başladım. Birbirimize öyle inandık, birbirimizi öyle sevdik ki, hemen dört ay sonra nişanlandık. Keşke nişanlanmasaydık...

Nişan yüzüklerini taktıktan sonra annem ilişkimize sürekli müdahale etti. Her yerde, her şeyde hep annem vardı. Sanki üç kişilik bir ilişki yaşıyordum. Bir annemi bir nişanlımı idare edeceğim diye uğraştım durdum.

Aslında başlarda her şey çok güzeldi, aramızda bir sorun yoktu. Ama annem bizim ufak bir kavgamızı, basit bir sorunumuzu duydu, başımın etini yemeye başladı! Annem de akrabalarım da hep bana karşı durdular. Onlara göre sorunumuz maddiydi. Bizim durumumuzun iyi, nişanlımın durumunun ise kötü olmasıydı.
Onların dolduruşlarına dayanamadım, sonunda nişanlımla evlilik konusunda kavga ettim. O da yüzüğü fırlattı gitti. şimdi ayrıyız ama ben onu çok seviyorum. Eminim, o da beni seviyor.

Birlikte olduğumuz son günümüzü ağlaya ağlaya geçirdik. Ama şimdi onu arıyorum, mesajlar atıyorum hiçbir işe yaramıyor.

Bende ne gurur kaldı ne de başka bir şey. Her gün hastalanıyorum, acil servislerde gözümü açıyorum. Ben onu çok seviyorum abla... Artık istediğim ne evlilik ne de nişan. Ben sadece onu istiyorum.

Ablacığım ne olur bana akıl ver, insan sevgisi için savaşmaz mı? ısterse benim ailemi ikna edemez mi? Onların karşısına çıkıp “seviyorum” diyemez mi?

Ne olur bu mektubumu yayınla ablacığım, görsün ki ben onu seviyorum. Biraz cesaret göstersin. Bak, benim bile aileme karşı çıkacak gücüm var...
Rumuz: Dertli kız

Sevgili kızım, belli ki çocukcağız ailenin size bu kadar çok karışmasından, maddi durumunu başına kakmalarından, senin bile onunla bu konuları sık sık tartışmandan bıkmış, usanmış. Her ne kadar seni sevse de “illallah” demiş. Gururuyla daha fazla oynamalarına katlanamamış. Sen de ona hak vermelisin.
Sevgi bile bunca sorun karşısında biter, tükenir. Sen şimdi böyle düşünüyorsun ama, eminim onu kaybetmeden önce böyle demiyordun. Düğündü, takıydı, gelinlikti, ev eşyasıydı, şuydu buydu diye onu yıldırmış olmalısın. Ya da belki seni sözcü eden ailen...

Bak işte, “Annem her an ilişkimizin içindeydi, bize rahat vermiyordu” diyorsun. Buna sen olsan katlanır mıydın? Belki bu kadar bile katlanamazdın, çeker giderdin. ışte o da bunu yapmış.

Gerçekten sadece onu istiyorsan, o zaman ailenin etkisinden kurtulur, onlara da rest çekersin. Anneni karşına alır, konuşur, beraberliğinize asla karışmamasını söylersin.

Belki o zaman tekrar bir geriye dönüş olabilir. Ama ben yine de pek emin değilim, inan...

Yaşadıklarımdan pişman mıyım onu bile bilmiyorum

Güzin Abla, 24 yaşında genç bir kadınım. 1,5 yıl önce aynı ortamda çalıştığım, benden 16 yaş büyük, evli ve üç çocuklu bir beye aşık oldum.

Haftanın en az iki-üç günü birlikte çalışıyorduk. Önceleri çok iyi arkadaştık. Birbirimizle üzüntülerimizi, sevinçlerimizi paylaşıyorduk. Eşi devamlı nöbette oluyordu. Bu nedenle akşamları da mesajlaşıyorduk.

İlk zamanlar sürekli iltifat ediyordu, hep benim sevdiğim şeyleri yapıyordu. Ben de önceleri aldırmasam da, daha sonra karşılık vermeye başladım.

Ona aşık oldum, hem de ölesiye... Onun her dediğini yapıyordum, hatta nöbetlerimi onun nöbetçi olduğu zamanlara ayarlamaya çalışıyordum. Birlikte çok güzel vakit geçiriyorduk.

Hayatımda ilk defa öpüştüm. ılk defa birinin gözlerine baktım. Hiç söylemesek de seviyorduk birbirimizi. Eşinin ilgisiz davranması ve devamlı nöbette olması da onu bana daha çok itti sanırım. Bana hep “Keşke daha önce karşılaşsaydık” derdi.

Bir yıl boyunca ilişkimiz bu şekilde devam etti. Sonra eşinden boşanmaya kalktı. Ama ben vicdan azabına dayanamadım ve çalıştığım bölümden ayrılarak başka bir bölüme geçtim. Ondan uzaklaştım. Yine de aynı yerde çalıştığımız için karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdı. Böyle zamanlarda hep bakışıyorduk.

Sonra onun başka bir şehre tayini çıktı. Eşi yaşadığımız şehirde çocuklarıyla kaldı, o gitti. Gittiğinde nefes alamadım, öldüm zannettim. Sanki dünya durdu.
Bir ay sonra da benim başka bir yere tayinim çıktı. Daha sonra ailemin istediği biriyle nişanlandım. Ama olmadı, yapamadım. Sırf ailem istiyor diye evlenemedim.
Aşık olduğum adamı hiç unutamadım. Unutamıyorum, hayatıma devam edemiyorum. şimdi hiç görüşmüyoruz ama aklımdan bir an olsun çıkmıyor.

Şu an düşünüyorum da yaşadıklarımdan dolayı pişman mıyım diye; onu bile bilmiyorum. Kimseye anlatamadım bugüne kadar, sadece sana anlatmak istedim. Ne olur bana yardım et, senden başka anlatacak kimsem yok çünkü...
Rumuz: Kara sevda herhalde

Sevgili kızım, keşke demekten hiç hoşlanmam ama şu durumda senin için “keşke hiç başlamasaydın böyle bir ilişkiye” demek zorunda hissettim kendimi. Bütün bunların başına gelebileceğini düşünmeliydin.

Sanırım senin en önemli sorunun, bu yaşına kadar hiç kimseyle yakınlaşmamış, öpüşmemiş, göz göze bile bakışmamış olman. Bu yüzden o senin “ilk”in olmuş ve gözünde büyütmüşsün bu beraberliği.

Sonuçta o üç çocuklu bir adam... İşte “vicdan azabı duydum” diyorsun. Bu azabı ilk başta duysaydın ya... Ona bağlanmadan, iltifatlarıyla başın dönmeden önce... Ama sen mantıklı bir kızsın, eminim bunu atlatacaksın.

Yaran henüz taze. Bu nedenle hemen evlenmemelisin tabii. Ama ailenin değil de, gönlünün istediği biriyle mutlaka sevgiyi tekrar yakalayacaksın. Bak görürsün, bir yıl sonra aynı duyguları taşımayacaksın bile.
Yazarın Tüm Yazıları