Sanki bir tank gördüm!

Tophane’deki Outlet galerisinin yeni sezon sergisi çok sağlam... Konu darbe...

Halil Altındere, Köken Ergun, Bengü Kahraman ve Servet Koçyiğit’in işleri var. Köken’in alt kattaki Tanklove (Tankaşkı) adlı videosunu anlatmazsam ölürüm: Mekan, Danimarka’nın küçük bir kasabası... Müreffeh insanların güneşli sokaklarında olağan bir sabah... Aaa bir dakika! Nasıl yani? Karşıdan gelmekte olan bir tank mı?
Vallahi bildiğiniz tank. Asfalt yolda, har hur geliyor.
Kasabalıların bir bölümü aldırmıyor, bir bölümü de kaldırımlarda bekleşip gülüyorlar. Cep telefonlarıyla fotoğraf çekenler de var. “Herhalde bir kampanyadır, ya da sirk geldi şehre” diye düşünüyor olabilirler. İlginç olan akıllarına hiç kötü bir ihtimalin gelmiyor olması.
Darbe nedir hayatlarında tatmamışlar. Askeriyenin varlığından bile habersizler. Zaten askeriye de yok gibi. Köken videoyu yaparken askerlerden kolayca izin almış ama tankı tesis etmek uzun sürmüş. Çünkü ellerinde tank bile yokmuş! Ordunun esamisi okunmuyor diye buna denir.
Biz İstanbul sokaklarında tank görsek bir sabah ne yaparız bir düşünün. Atarım ben kendimi yere herhalde korkudan ve üzüntüden. Anadan babadan böyle gördük, normali budur! Danimarkalılar hiçbir şey bilmiyor.
Darbe sergisi 9 Eylül-17 Ekim arasında Outlet’te.

Madem sordunuz cevaplıyorum

Sevgili okuyucularım, şirin dostlarım, son bir aydır bana aynı telden sorular soruyorsunuz. İşte topluca cevaplıyorum:

SORU: Neden sanat dünyasındaki her şeye kıl oluyorsun, kendini ne zannediyorsun?
-E size de yani, bravo! Ne kadar sert başlıyorsunuz lafa. Benden betersiniz. Bakın, her şeye değil bazı şeylere kıl oluyorum ben. Örneğin Türkiye’deki hiçbir galerinin 5 tane Cy Twombly tablosunu yan yana asamayacak şekilde tasarlanmış dar, basık alanlarda faaliyet göstermesine (ortalama bir Twombly tablosu 300X200 cm) ifrit oluyorum. Böyle depodan bozma, labirent gibi galeriler olduğu sürece sanatçılar da büyük iş üretemiyor, fiyatlar yerinde sayıyor, bütün sanat pazarı baltalanıyor. Ayrıca bizler de gezdiğimizden gördüğümüzden keyif alamıyoruz. Şimdi buna kıl olmayayım da ne yapayım?

SORU: Kimsin sen? Sanattan ne anlarsın?
-Aaa olmuyor ama... Sizi kim gönderdi başıma, Allah aşkına? Kifayetsiz Muhteris Galericiler Birliği (KMGB) mi, Uydurdum Enstasalyon Oldu Sanatçılar Konfederasyonu (UEOSK) mu? Herhalde “Robert Rauschenberg’le ilgili en kapsayıcı sanat eleştirisini ben yaparım” iddiasıyla ortaya atmadık kendimizi değil mi? Biraz sakin olalım, kasmadan da sanattan zevk alınabileceği gerçeğiyle tanışalım. Şunu da söylemeden edemeyeceğim: ABD ve İngiltere’deki sanat camiası giderek daha az elitist oluyor ve bununla gurur duyuyor.

SORU: Çok paran olsa hangi Türk sanatçısının tablosunu almak isterdin?
-Çok paradan kasıt nedir? Bir miktar belirtmediğinize göre Karun kadar rahat olacağım. Bir Mübin Orhon ya da Fahrelnisa Zeid tablosu olacaktır ilk tercihim. Ne güzel hayal kurduruyorsunuz insana. Hep böyle kalın.
Yazarın Tüm Yazıları