Sanata destek genlerimizde var

BU hafta Türkiye yurtdışında sanat ve kültür etkinlikleriyle konuşulacak.

Etkinlikler için Davos’tan ayağımın tozuyla büyük bir mutlulukla yeniden yollara düşüyorum.

Haberin Devamı

İlk durak, Fransa’da Türkiye Mevsimi’nin Türkiye komiserliğini yürüten İKSV’nin Paris’teki Sarkis Sergisi.


İstanbul Modern
’deki sergisiyle ilgi odağı olan sanatçı Sarkis, bu kez Georges Pompidou Merkezi’nde bizlere sergisini bizzat gezdirecek.


Paris
’te aynı günlerde Türkiye Mevsimi kapsamında başka etkinlikler de var.


Güzel Sanatlar Akademisi
’ndeki “Doğu’yu Tüketmek” ve “İstanbul-Paris” sergileri gibi.


Hepsini görebilmeyi umut ediyorum.


İkinci durak ise karlar altındaki Washington.


Akbank
ile DEİK’in sponsorluğunda, Washington’da “Sanatta Kadınlar Ulusal Müzesi”nde düzenlenen ve Türkiye’den 11 kadın sanatçının eserlerini bir araya getiren “Rüya gibi… Ama senin düşlediğin değil” Sergisi’nin açılışında olacağız.

Haberin Devamı


Tabii Washington’daki hava şartları el verirse.

 

SADECE PARA İŞİ DEĞİL

 

Bu arada sanata ısınma turları benim için birkaç gün öncesinden başladı.


Tamamen tesadüfen, önce Akbank Sanat’ın gelecek stratejilerinin tartışıldığı bir arama konferansına katılma fırsatını buldum.


Ardından Sabancı Holding CEO’su Ahmet Dördüncü ile bir öğle yemeğinde sanata sponsorluk meselesini konuştuk.


Akbank Sanat Danışma Kurulu
Başkanı ve Akbank Yönetim Kurulu Murahhas üyesi Hayri Çuhacı ile Akbank Sanat Müdürü Derya Bigalı haklı olarak
sanat ve kültür yatırımlarının gelecekte nasıl bir yön alacağını sorguluyorlar.


Günde 1,5 milyon kişinin geçtiği Beyoğlu’nda sanat ve kültür faaliyetlerini sürdüren Aksanat’ın daha çok kişiye ulaşmanın yollarını araştırması ne kadar isabetli.


Görünen o ki, sanat sponsorluğu sadece belirli bir bütçeyi ayırma meselesi değil.


En kaliteli sanatı,  mümkün olduğu kadar çok insana ulaştırmak için istikrarlı bir beyin jimnastiği gerektiren bir şey olsa da gerek.

 

NEDEN HEP AYNI İSİMLER

 

“Sanata sponsorluk” deyince benim kafamı nicedir kurcalayan şey şu:

Haberin Devamı


Neden bu sanat ve kültüre yatırım sadece belirli holdinglerin, kurumların işi oluyor?


Eksiğim var mı bilmiyorum ama benim aklıma gelen ilk isimler şöyle:


Sabancı, Koç, Eczacıbaşı,
Borusan, Doğuş, İş Bankası.


Hem yurt içi, hem Türkiye’nin tanıtımına ve kültürlerarası diyaloga büyük katkısı olan yurt dışı sergiler, bienaller, festivaller, müzeler, müzik evleri, galeriler, konserler ne bileyim aklınıza sanat ve kültürle ilgili ne gelirse arkasında bu yukarıda saydığım bir kaç isim.


Neden artık hatırı sayılır bir sermaye birikimine ulaşmış muh^afazakar kesimden sanat ve kültüre önemli sponsorluklar görmüyoruz?


Zamanı gelmedi mi?


Benim için bu sorunun yanıtı henüz havada.

 

Haberin Devamı

KALİTELİ SANATLA BULUŞTURMAK

 

Somut olan ise Sabancı Holding’in CEO’su Ahmet Dördüncü’nün sanat sponsorluğuyla ilgili sözleri.


Evet neden istikrarlı bir şekilde sanata destek?


Dördüncü
, sanat sponsorluğunu, Sabancı Holding’in “sürdürülebilirlik felsefesi”nin üç ayağından biri olan “topluma karşı sorumluluğun” içinde sayıyor.


Merak edenlere not.


Ekonomik büyüme ve çevreye saygı “sürdürülebilirliğin” diğer iki ayağı.


“Bu topraklarda beslenip, büyüdük. Bu topraklardan aldığını geri vermeyi, toplumun gelişimine katkıda bulunmak görevimiz ”
diyor Ahmet Dördüncü.


Bunun yollarından biri de kültürel hayata katkı.


Mümkün olduğunca çok sayıda insanı “kaliteli” sanatla buluşturmak.

Haberin Devamı


Yarının nesillerine yeni ufuklar açmak.

 

SABANCI MÜZESİ’NİN DESTEKÇİSİ

 

Sabancı Holding,  Sabancı Müzesi’nin büyük destekçisi.


Yurt dışı yolculuklarında müzenin hep yanında.


254 bin
ziyaretçiyle rekor kıran “Picasso”,


“Osmanlı Döneminde Venedik ve İstanbul, Nam-ı Diğer Aşk”,


Dünyanın önemli merkezlerini dolaşan “Osmanlı Hat Sanatı” gibi önemli sergilerin sponsoru.


Ahmet Dördüncü “Kendi evinin bir müzeye dönüştürülmesini isteyen Sakıp Sabancı’yı düşünün. Sanata, kültürel hayata destek artık ailenin
genlerinde. Dolayısıyla holdingin de”
diyor.

Yazarın Tüm Yazıları