Samimiyetsizlik

Gençken ve güzelken oyunun parçası olmaya gönüllü birçok kadın, kadını meta gibi gören sisteme gıkını çıkarmıyor.

Haberin Devamı

Gelin görün ki yılların kırbacını yiyince birden sistem karşıtı kesiliyorlar. İnanalım mı?

Kadınlık mevzusunu en çok kadınların sömürdüğünü düşünüyorum ben.
En çok da ünlü kadınların.
Bakın birçoğu gençken, güzelken, dolayısıyla güçlüyken kadın haklarının, toplumdaki hastalıklı kadın algısının esamesini okumuyor.
Gençliklerinin, güzelliklerinin sarhoşluğunu yaşıyor, nesne olarak algılanmayla ilgili kaygılarını dile getirmiyorlar.
Bunun onlara sağladığı faydanın, açtığı kapıların son derece farkındalar.
Hiç eleştirmiyorum, her zaman gerçekçi olmak ve ortada bir oyun varsa, onu kurallarıyla oynamak gerektiğini düşünen taraftarıyım.
Oyun bu, günümüz dünya düzeni bu. Onlar da silahlarını kuşanıp oyunu kuralına göre oynuyorlar.
Ama sonra yılların kırbacını yiyorlar. Hepimiz gibi. İşte o zaman kadınlıklarını hatırlıyorlar.
“Ama bu yapılan kadına büyük haksızlık. Medyanın kadına tutumunu kınıyorum”, “Estetik yaptırmadım, ilaçlardan yüzüm şişti” serzenişleri başlıyor.
Hollywood yıldızı Ashley Judd bunların sonuncusu.
Geçtiğimiz günlerde şişmiş yüzü “yastık” damgasını yiyince, burnundan soluyarak klavyeye sarılmış ve Daily Beast’e bir makale yazmış.
Medya eleştirisi mi, kendini temize çıkarma mı, pek anlayamadım.
“Kadınlarla ilgili muhabbet her yerde dönüyor, özelde de, ortalıkta da... Tarif ediliyoruz, yüzümüz, vücudumuz analiz ediliyor, parçalara ayrılıyor, kişiliğimiz basit fiziksel nesnelere dönüştürülüyor. Seslerimiz, potansiyelimiz ve başarılarımız küçültülüyor” diye söze girmiş.
Kesinlikle haklı, katılıyorum.
Ama mesela, 20’li, 30’lu yaşlarında, güzelliğinin zirvesindeyken bu kadar rahatsız mıydı Judd bu durumdan?
Ya da ne güzel kadınlar tanıyorum, güzellikleri lanetleri gibi; bir beyinleri de olduğunu ispatlamak durumunda kalıyor ve bunu başarıyorlar da.
Ya da ne “çirkin” kadınlar var. Güzel olmadıklarını farkına bile varmadığımız...
Judd medyada yazılıp çizilene bakmama konusunda eğitmiş kendini. Çünkü kendine verdiği değer zarar görsün istemiyormuş.
Ancak her nasılsa dönen muhabbetin kültürümüzdeki kızları ve kadınları hedef aldığını düşünüp konuya değinmek gerektiği kanaatine varmış.
“Bu bizim beden imajımıza bir saldırı, kızların ve kadınların aşırı cinselleştirilmesi ve yıllar ilerledikçe cinselliğimizin indirgenmesi” diyor.
Dedim ya...
Oyunun bir parçasıyken susup sistemi kabulleniyor ve nemalanıyorsanız...
40’larınıza demir attığınızda da sessizliğinizi koruyacaksınız.
Ya da bir zahmet, gençken de, güzelken de sisteme direneceksiniz.
“Hem kadınlığımı kullanayım hem kadın haklarını savunayım” olmuyor.
Kim sizi niye ciddiye alsın?

Yazarın Tüm Yazıları