Sahillerle yeniden barışmak

HOŞUMA giden bir uygulamayı geçenlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu açıkladı.

Haberin Devamı

İzmir’in sahil bandını 11 ayrı bölgeye böldüklerini, her bölümü ayrı ayrı yeniden tasarlayacaklarını söyledi.
Bunu yaparken de o bölgelerde yaşayan insanların görüşleri alınacak, nasıl bir kentte yaşamak istedikleri sorulacakmış.
Anket verilerinin değerlendirilerek projenin şekillenmesi de güzel...
Gerçek olan şu ki...
51 kilometrelik sahil şeridine sahip olup da denizden bu kadar uzak olan bir başka kent yoktur.
İzmirliler denizle daha barışık olmalı...
Bakarsınız bu uygulamalar ve yeniden düzenlenecek sahil şeridi buna vesile olur.
Aslında sahillerini yeniden düzenleyip kente canlılık kazandıran, bununla birlikte şehri dönüştüren örnekler dünyada var.
Yıllar önce Barcelona’ya gittiğimde 1997-2006 yılları arasında Barselona Belediye Başkanlığı yapmış, İspanya Büyükelçisi olarak da Türkiye’de görev yapan Joan Clos i Matheu’yu dinlemiştim.
Matheu, Barselona’daki dönüşümler için belirlenen ilkeleri anlatmıştı.
Barcelona, bu dönüşümü değiştirirken seçilen konular için özel komiteler kurmuş.
Yedi kişilik komitedeki dört kişi Barcelona dışından, diğer üçü de kenti çok iyi tanıyan kişilerden seçilmiş.

***

Haberin Devamı

Bu kişiler bir anlamda yeni uygulamalarda moderatör olmuş.
İmardan kent estetiğine, uluslararası organizasyonlardan spora, sanata kadar her şey objektif bir şekilde değerlendirilmiş, planlanmış ve Başkan Matheu’nun önüne sunulmuş.
Matheu, bütün bunları yaparken yedi temel ilkeye uymuş.
Kamusal alan kalitesinin kent açısından önemi, kanunların üstünlüğünü bir yönetim ilkesi olarak benimsemenin gerekliliği, yerel mali sistemin adil ve şeffaf yönetimi, imar uygulamaları ile oluşan katma değerin kente dengeli dağılımı, motorlu trafik talebinin kontrol altına alınması ve yaya kullanımına öncelik verilmesinin gerekliliği, karma kullanım esasına dayalı planlama anlayışı...

***

Tabii kağıt üstünde iyi gibi gözüken bazı şeyler uygulamada çok da zor olabilir.
Matheu, kurulan bu komitelerin ve kentin yeniden planlanmasında yapılan uluslararası yarışmaların çok önemli olduğuna dikkat çekiyor.
Matheu; kamusal alanların bir kentin ruhunu, geçmişini ve kimliğini yansıtan, stratejik önemde kentsel mekanlar olduğunu vurguluyor.
Ve bu tür alanların planlanması ve tasarımında bireysel değil, toplumsal çıkarların gözetilmesinin önemine dikkat çekiyor.
Bir de örnek veriyor.
Barselona’daki olimpiyat köyü arsa mülkiyetlerinin yüzde 50’sinin kamuya ayrılabilmesinin süreçlerine ve kentteki yolların düzenlenmesi için büyük imkanlar yarattığını söylüyor.
Matheu; bir kentin total kalitesini artırmanın yolunun, nitelikli ve çok sayıda kamusal alan yaratmaktan geçtiğini de özellikle vurguluyor.
Barcelona şanslı bir kent...
Çünkü şehri yenilemek için geçmişte çeşitli bahaneler yakaladı.
Olimpiyatlar onlardan biriydi.
Bana kalırsa EXPO da İzmir için öyle bir şans...

***

Haberin Devamı

Aziz Kocaoğlu’nun sahil şeridini yeniden yapılandırması, tasarlaması o yüzden önemli... Ama bana kalırsa bunu yaparken Barselona’da olduğu gibi İzmir’de de hem halka sorulmalı ancak deneyimi olan, konularının uzmanı, geleceğin kentlerini yaratan insanlara da sorulmalı.
Çünkü kentsel dönüşümlerin etkisi bir-iki kuşak devam ediyor.
Bir yanlış da kolay kolay düzeltilemiyor.

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları