Rehavetinizi Wagner'le atın

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Hürriyet'in sanat sayfasında (21 Ocak) ‘‘Beethoven'la yatıp Mozart'la kalkmak’’ başlıklı şirin bir yazı okudum.

Parçaların hepsinin, insanın sinirlerini dinlendiren, stresten kurtaran etkisine katılıyorum ama rehavetin bu kadarı da fazla değil mi?

Bach'la kahvaltı edeceksiniz, Mozart'la Meditasyon yapacaksınız, Chopin'le şampanya yudumlayacaksınız, Debussy ile de gündüz düşleri göreceksiniz.

Müziğin günü, hatta hayatı belirlediğine inanan müzik tutkunlarından biriyim.

Sabahları Bach gerçekten insana şifa verir, zihin açar. Hele klavsen dinlerseniz, daha hoşgörülü, daha güleryüzlü başlayabilirsiniz güne.

Asıl bizim toplumsal/müziksel sıkıntımız başka.

Özel otomobilinize ne koyarsanız koyun, keyfiniz bilir. Herhalde iç kapayıcı, yorgun sinirlerinizi daha da geren, hele yağmurlu bir günü kuzey ülkelerindeki güneşsiz havaya çeviren parçalardan kaçının.

Otobüslerde, servis arabalarında, taksilerde dinleyeceğimiz müzik için nasıl bir çare bulalım?

Benim tavsiyem şu: Kendi kasetinizi cebinizde taşıyın, taksiye biner binmez; şoför arkadaşa, lütfen bunu birlikte dinleyelim, yolculuğumuz daha güzel geçsin, diyebilirsiniz.

Servis arabaları için de geçerli bir yöntemdir bu.

*

MÜZİK netameli iştir, kimseyi memnun edemizsiniz.

Hürriyet Medya Towers'a yeni taşındığımız günlerde, genel müzik yayını için benim seçim yapmamı önermişlerdi.

Ben de bir kaç CD aldım, makaralı teybe de üç saatlik bir müzik doldurdum. Bir iki ay benim seçtiklerim çaldı, ondan sonra makinenin başına geçen zevkine geleni çaldı.

Bir kere bu işi yaptım ya. Towers'ın sorumlu DJ'yi muamelesinden uzun süre kurtulamadım. Kime rastlasam, değiştir yahu şu müziği diye eleştirildim.

Aynı yöntemle, bizim çok sesli cumhuriyet bestecilerimizden böyle bir seçme yapılmalı.

Murat Bardakçı dostuma bir gönderme yapıyorum, Türk sanat müziğinin değişik ruh hallerimize seslenen makamlarından bir CD oluşturabilir. Şarkılardan, saz eserlerinden seçmeleri ancak o başarıyla gerçekleştirebilir.

Eski ağıza yeni taam, sözünü de unutmayın. Müzik sanayii bildiğimiz besteleri, yeniden allayıp pullayıp bize başka ambalajda sunuyor.

Dokuz gün tatilden sonrası için bu müzikleri asla uygun bulmuyorum.

Debussy dinleyip, gündüz düşlerine dalan memurlar, masanın önündeki kuyruğa ne diyecekler? Sağlığmız için bu şart, gerekçesi kabul edilebilir mi? Ya da kahve arası gibi, 'Gündüz Düşleri' arası verilebilir mi? Mevzuat buna uygun mu?

*

BENİM pazartesi gününden itibaren önereceğim müzikler biraz farklı.

Resmi dairelerde, hatta bütün işyerlerinde mutlaka Wagner çalınmalı, bunun bile etkili ve yeterli olacağına inanmıyorum.

Asıl çalınması gereken, Çaykovski'nin 1812 Uvertürü, hatta bunun gerçek top patlatılarak yapılmış icrası.

Siz gene de müziği bir amaca yönelik değil de hayatınızı güzelleştirmek, mutlu olmak için dinleyin.

Bakın, bu işe başlamak için de uygun bir gün.



Yazarın Tüm Yazıları