Popüler mekanların ’uzun kulak’ raporu

Bebek Balıkçısı’ndaki malum hadiseyi biliyorsunuz.

Hálá DUYMAMIŞLARA özet: Ahmet Hakan ve Yalçın Doğan’ın konuşmalarını dinleyip ta Başbakan’a kadar ulaştıran Harvard mezunu Suna Vidinli, Ahmet Hakan’ın tanımıyla ’uzun kulak Suna’ hadisesi...

Aslında birçok mekanda böyle bir tehlike mevcut.

Çünkü masalar çoğunlukla dip dibe, insanlar neredeyse yanak yanağa oturuyorlar.

Hal böyle olunca hep bir "yan masa kulağı" tehlikesi var tabii.

İşte, sevgili Midas’ın kulağı okur, yemedim içmedim (yalannn), İstanbul’un en popüler mekanlarının "uzun kulak" raporunu hazırladım, buyrun...

n LUCCA: Masalar birbirine çok yakın, ama Lucca’da özellikle akşam yemeği yerken öyle bir konuşma ve müzik gürültüsü oluyor ki, hani yanıbaşınızdakinin söylediklerini de duymak mümkün olmuyor çoğu zaman. Dolayısıyla Lucca’da uzun kulağa yakalanma tehlikesi sıfır.

n LONGTABLE: Hafta sonu itibariyle yeniden kapılarını açan Longtable’de masalar birbirinden uzak. Ayrıca konuşma ve müzik gürültüsü burada da var. Yine de temkinli olunmalı tabii. Tanıdık insan çok.

n PAPERMOON: En riskli yer. Burada konuş tüm İstanbul duysun, durum o kadar vahim. Bir arkadaşım geçenlerde iş toplantısı yapmıştı Papermoon’da. Konuşurken yan masaların nasıl dikkat kesildiğinden bahsetmişti. Bir de Papermoon’a her sektörün önde gelenleri takılıyor. Dikkatli olmak elzem...

n THE MARMARA KITCHENETTE: Köşeli oturma grupları çok tehlikeli. Hemen arkanızda oturan bütün konuştuklarınızı duyabilir.

Bu oturma grupları sadece The Marmara’da değil, tüm Kitchenette şubelerinde var üstelik. Bağımsız masalara konuşlanmanızda fayda var. Aman aman...

n OTTO SANTRAL: En temiz bölge. Mekan ferah. Masalar öyle çok yakın değil. Ayrıca ses dağılıp gidiyor. Uzun kulak tehlikesi olmadan konuşmak mümkün.

n SALOMANJE: Girişteki masalarda "uzun kulak" riski had safhada. İçeriye konuşlanmanız şart.

n ZAZİE: Mekan küçük, ama sanki sesi emen bir şeyler var. Öyle büyük harflerle konuşmazsanız uzun kulaklar ne konuştuğunuzu pek anlamayacaktır.

n WHITE MILL: Cihangir’deki bu ünlü mekanın üst katı tıpkı Lucca gibi. Herkes birbirine "değme" noktasında. Ama öyle bir konuşma gürültüsü oluyor ki, bir süre sonra laflar birbirine karışıyor, rahat olun yani.

Klip atlası

TAN/ YILDIZLAR DA KAYAR

Tan arkadaşımızı bu klipte efendi efendi mikrofonu önünde şarkısını söylerken görüyoruz. Ama arada ne oluyorsa oluyor, arkasındaki dört-beş (azgın) kadın birden adamın üzerine çullanıyor.

Kafasını tutuyorlar, yanağını boyuyorlar bir şeyle, filan.

Hani bıraksalar adam da rahat edecek. Ama belli ki yönetmen bunun seksi olduğunu düşünmüş. Oysa seksi değil, komik duruyor.

Tan’ın beyaz tişörtünün üzerine doladığı siyah deri, hani dedektiflerin taktığı silahlık gibi duran aksesuvara ise bayıldım.

Ama sırf bu aksesuvar yüzünden not yükselemez tabii.

On üzerinden beş.

KENAN DOĞULU/ ARA BENİ LÜTFEN


Şatomsu bir yerde, sirk çalışanı gibi giyinmiş birtakım arkadaşlarla Kenan Doğulu’yu görüyoruz klipte.

Belli, emek harcanmış. Prodüksiyon, kostümler, çekimler, filan...

Evet, her şey çok iyi aslında. Ama gel gör ki bu şarkıya bu klip fazla yahu! Böyle karanlık, zaman zaman da seksi olan bu klibe başka bir şarkı lazımdı. "Ara Beni Lütfen" olmamış.

O yüzden TV’nin sesini kısıp bakılabilir klibe...

Bu uyuşmazlık yüzünden işte, on üzerinde altı.
Yazarın Tüm Yazıları