Panik butonu

DERBİNİN üç ihtimalinden, Galatasaray için galibiyet süper, beraberlik idare eder, mağlubiyet ise ‘panik butonuna’ basmak manasına geliyordu.

Haberin Devamı

Maça kontrollü ve serin kanlı başlayan taraf, Fenerbahçe’ydi. Lider ise, maça girme konusunda etkisizdi. Konsantrasyon düşüklüğü, yanından geçen topu seyretmek veya manasız pas tercihleri yapmak şeklinde kendini gösteriyordu. Buna rağmen maç, Fenerbahçe’nin yarı sahasında geçiyordu ama gol noktalarına ulaşmakta güçlük çekiyordu Galatasaray...
Fenerbahçe’nin kontarakta bulduğu gol, soğuk duş etkisi yarattı elbette... Engin, Emre, Eboue ve Melo gibi oyuncuların etkisiz kalması, insiyatif kullanamaması, takımın bütün ritmini bozdu. İkinci yarı ise, başka bir hikayeydi. Toparlanan ve rakibi sahasına, hatta ceza sahası çizgisi üstüne yığan bir oyun sergilemeye başladı sarı kırmızılı takım...
Ancak gol, bu bitmek tükenmek bilmeyen akınlardan değil, duran toptan geldi. Golün anonsu yapılmadan, bir gol daha kaçırmıştı Galatasaray... Ardından da, çılgınca denebilecek şekilde, gol kaçırmaya devam etti. Volkan’ı ve kendi beceriksizliğini aşamamanın cezasını, futbolun en eski klişelerinden biri olan, ‘Atamayana atarlar’ şeklinde tezahür etti.

Haberin Devamı

Doğru taktik tercihi

Fenerbahçe maçta ne istediğini bilen ve bu konuda çözüm üreten taraf oldu. Aykut Kocaman, ligin ilk yarısındaki maçı, taktik hatalarla kaybetmişti. Bu maçı, kazanmak için doğru taktiği bularak tamamladı. Böylece, şampiyonluk kupasını yakalamış olan ve bir galibiyet halinde, neredeyse kaldırıp müzeye koyacak pozisyona gelmiş olan Galatasaray, çok büyük bir avantajı kaybetti.
Bütün sezonu yüksek konsantrasyonla geçiren takımın, en ihtiyaç duyduğu anda konsantrasyonunu yitirmiş olması, elbette büyük talihsizlik... Ancak, yine de göbeğini kendisi kesecek durumda lider... Maç kaybetmezse, amacına ulaşabilir.

Yazarın Tüm Yazıları