Özdemir Nutku’ya sürpriz parti

HEPİMİZ çok ama çok heyecanlıydık.

Haberin Devamı

Özdemir Nutku hocamız; haberi olmadan Swissotel’e gelecek...
Ve Özdemir Nutku’nun öğrencileri, arkadaşları, dostları kendisine büyük bir sürpriz yapacaktı.
Sekseninci yaş sürprizi...
Bazıları çekimlerden izin alıp, bazıları turneye bir günlük mola vererek, bazıları da o yoğun tempolarının arasından İzmir’e gelmişti.
Eşi Hülya Nutku ve kızı Zeynep, hocayı “bir yakınımızın düğününe gitmemiz lazım, gitmezsek çok ayıp” olur deyip kandıracaktı.
Özdemir hoca bu...
Okuduğu, yazdığı kitapların arasından onu koparmak, yeni bir projenin taslağını yaparken alıp bir yere getirmek kolay mıydı?
Ama oldu...
Hiçbir şeyden haberi olmadan geldi ve sürpriz karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadı.
Ne diyeceğini bilemedi önce...
Çok duygulandı.
Bizler de öyle...
Hocaların hocasıydı.
Bizlerin örnek aldığı insan...
Türkiye’nin en iyi sanatçılarını keşfeden; tiyatroya, sinemaya, medyaya kazandıran bir bilim adamı...
Dünyayı çok farklı algılayan, yorumlayan bir bilge...
Salonu dolduranlar, o geceye isteyip de gelemeyenler, herkes ama herkes çok mutlu oldu.
Çünkü biliyoruz ki...
Özdemir Nutku’lar kolay bulunmaz...

Haberin Devamı

Tutkularının peşinden gitmek

BAZI insanlar taşıdığı sıfatların arkasına sığınır. Ve hayatı boyunca; eline fırsat geçtikçe bu sıfatları hatırlatır.
Özdemir Nutku için sıfatlardan çok; insan olmak gelir, iyi bir sanatçı olmak...
Sıfatların önemi yoktur.
Hoca; bizlerle öğrenci oldu önce, beraber öğrendik... Ya da bize öyle hissettirdi.
Yönlendirmedi, hep minik tavsiyelerde bulundu.
“Ama yine de siz bilirsiniz” demeyi unutmadı.
Yani kalıpların içinde bir öğrenci olmamızı istemedi.
Herkesin kendine, hayallerine, yeteneklerine göre bir eğitim almamızı sağladı.
Ve tabii ki, bu ortamı hazırladı.
Hayatın kuru ve monoton olmadığını, yaşamın renklerini keşfetmemiz gerektiğini söyledi.
O gece mikrofonda konuşurken de benzer şeyler ifade etti:
“Bu kadar kitap yazıyorum, ama hiçbir kitapta bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. Bütün öğrencilerimi çok seviyorum. Ama özellikle yeteneğini daha da geliştirmeye çalışanları ve geliştirenleri biraz daha fazla seviyorum. Çünkü, ben hiçbir zaman öğrencimi yabancı gibi görmedim. Kendi kızım oğlum gibi gördüm her zaman...
Her öğrenciyi kendi karakterine, kendi psikolojisine göre yetiştirmek, ona öyle eğilmek gerek. Hepsi kendi başına bir kişiliktir. Kalıplaşmış fabrikasyon öğrenciler değildir. Bununla gurur duyuyorum. Zaten hayatımdaki başarı da kitapları bir kenara bırakın, öğrencilerimdir.
Çünkü, onlar yaşayan insanlardır. Onlar bu topluma hizmet veren, sanatsal olarak yaratıcılıkta bulunan kişilerdir.
Benim için yaratıcılık, bizim yapay hayatımızdan daha önemli bir hayat... Çünkü, yaratıcılık bu dünyada sadece insanlara verilmiş. Her insan farklı bir şey yaratabilir. Yaratıcılık tarafını kullanırsa matematikte de kimya da bir şeyler yaratabilir. Şunu hiç bir zaman unutmayalım. Yaratıcılığın sanatla meşgul olduğumuz zaman farkına varıyoruz. Dikkat ederseniz dünyadaki en büyük fizikçiler, matematikçiler, kimyagerler ve en büyük pozitif ilimcilerin hepsi bir yerde sanata bulaşmışlardır. Ya resim yapmışlardır ya piyano çalmışlardır ya da çok iyi bir sanat seyircisi olmuşlardır. Bütün dünyadaki önemli bilim adamları, insanlar sanatla ilgilenenlerdir.
Ben neden kendimi onurlu sayıyorum? Boynuz kulağı geçer derler ya...
Kulaklarımı geçen boynuzlar görmek istedim hep ve bunu görüyorum...”
Her insan aldığı eğitimden sonra kendine bir yol çiziyor. Benim yolum da gazetecilikti, medyaydı.
Ama Özdemir Nutku’nun kulağımıza küpe olan lafı gibi “tutkularımızın peşinden koşmayı” hiç bırakmadık.
Yaptığımız işin en iyisini yaparak, ama hayatı anlamlı kılan detaylarını da unutmadan yapmaya çalıştık.

Haberin Devamı

Nutku’yu sevmem için birçok neden

· Bana tiyatroyu, sinemayı ve sanatın birçok dalını sevmeme neden olduğu için...
· Hayata farklı açılardan bakmamı sağladığı; yaşamda siyah ve beyazdan farklı renklerin olduğunu da
zaman zaman hatır-
lamam gerektiğini öğrettiği için...
· Satır aralarında kalanlara dikkat etmem gerektiğini söylediği için...
· Hayatta başarının önce iç disiplinden geçtiğini kulağıma küpe yaptığı için...
· Çalışırken eğlenmem gerektiğini vurguladığı için...
· Shakespeare’i bana sevdirdiği için; tabii Lorca’yı da Haldun Taner’i de Anton Çekhov’u da Gogol’u da Arthur Miller’ı da ve daha birçok yazarı da okuttuğu için...
· Yazı yazma tutkumu ateşlediği için...

Yazarın Tüm Yazıları