Odamda sonbaharı bekliyorum

YAZ mevsimini sevmem. Nereden fark ettim? Ezberimde, bellek antolojimde yaza dair şiirler, satırlar çok az.

Dün sakin, sessiz sokaklardan gazeteye gelirken, yazın tek iyi özelliğini fark ettim. Şehirde insanların azalmasını.

Sonbaharın belirtileri benim için başladı. İspatı hazır. Çünkü dün kırtasiyecileri gezdim, onlar sonbaharın habercisidirler.

Önce bir firmanın yeni açılan bir otelde açtığı sergiyi gezdim. Kuruboyalar, suluboyalar, kurşunkalemler, keçelikalemler, roller ball’lar, tükenmezkalemler, dolmakalemler, mekanik kurşunkalemler, sırt çantaları, dosyalar, zımba makineleri, zımba sökücüleri, her şeyi silen silgiler, PVC’siz silgiler, kalemtıraşlar çeşit çeşit... Artık kaleminizin ucunu; sokakta, otobüste, metroda, otomobilde bile açabilirsiniz, odun kıymıklarını kendi haznesinde saklayabilirsiniz.

Uçakta dolmakalem ya da roller ball’unuz patlayabilir. Tanrı korusun benim başıma geldi.

Kaygılanmayın, onun da çaresi bulundu, uçakta akmayan kalem yapıldı. Daha da çılgın öneriler var. Hangi káğıda hangi kalemle daha iyi yazılır. Defteri almakla iş bitmiyor ki, ona uygun kalem için de bir araştırma yapmanız lazım.

Piercing’iniz varsa, onun için de ayrı bir model var. Şimdi bu kalemi kullanabilmek için piercing yaptırırsam, sakın bu yaştan sonra diye başlayan bir cümle ile ayıplamayın.

ÇOCUKLAR RENGÁRENK KALEMLERLE RESİM YAPACAKLAR

Fosforlu kalem kullanıyor musunuz? Roller ball’lar çıkalı biraz gözden düştü ama, ben hálá kullanırım, yeri ve işlevi farklıdır.

Ya post-it’ler... Küçükten büyüğe rengárenk. Etiketleri de es geçmeyin, klasik etiketlerden uzaklaşmış olabilirsiniz ama modernleri de var.

Şimdi bir firma birbirine bağlanan, geçmeli fosforlu kalemler yapmış, böylece isterseniz dört rengi bir arada taşıyabiliyor, kullanabiliyorsunuz.

Mekanik kalemler kurşunkalemlerin yerini aldı demeyin sakın. Öylesine iyi kalemler çıktı ki, öylesine güzel kalemtıraşlar var ki.

Ya, kalem kutuları... Ben maden olanlarını severim. Çantamda mutlaka onlardan 4-5 adet taşırım. Ahşap olanları da var, olmaz olur mu? Klasiği unutur muyum? Hele çift katlı cilalı tahta kutuları.

Bunları araştırmak, tek tek denemek... Zevkli bir eziyet.

Ben neden bunları yazıyorum? Bazı yörelerde 40 dereceye yaklaşan sıcaklarda sonbahar rüyası görmek biraz garip değil mi?

Hayır... Siz de benim gibi kırtasiyecileri gezseydiniz, okulların açılışının yaklaştığını fark eder, çocukların gönlüne girmek için neler yaptıklarını görürdünüz.

Şimdi düşünüyorum da, kısa bir süre sonra çocuklar kırtasiyecileri şenlendirecekler. Oradan oraya koşuşturacaklar. Renkli kalemler, onları siyah-beyaz dünyadan gökkuşağı álemine götürecek.

* * *

SONBAHARA daha çok mu var, diyorsunuz. Beni ilgilendirmez.

Ben odamda sonbaharı bekliyorum. İnanıyorum ki, okul çocuklarının sesleri bir süre sonra benim odamda yankılanacak, yazın yapışkan dünyası geride kalacak.
Yazarın Tüm Yazıları