O beni hatırladı ben onu tanımadım

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Türk Hava Yolları'yla Frankfurt'a uçuyorum. Sağ tarafımda iki genç var. Biri; uzun boylu, esmer, sıradan bir yolcu görüntüsü veriyor.

Uçak, Frankfurt Havaalanı'na inerken, ben ikisine yaklaşıp, valizimi bagaj taşıma konveyöründen arabaya yüklemeleri konusunda yardım rica ediyorum.

Esmer, uzun boylu olanı, hay hay diyor.

Birlikte uçağın kapısından çıkıp bagajların alındığı yere doğru yürüyoruz.

O, zaman zaman benim önüme geçiyor, durup beni bekliyor.

Yolda bir diyalog başlıyor. İlk soru ondan:

- Adınız ne ?

- Doğan Hızlan

- Ne iş yapıyorsunuz ?

- Hürriyet'te yazı yazıyorum.

- A, evet şimdi hatırladım, arada sırada size rastlıyorum.

- Siz kimsiniz ?

- Ben futbolcuyum adım Mustafa Doğan. Fenerbahçe'de oynuyorum.

- Hürriyet'ten kimleri tanıyorsunuz ?

- Ziya Şengül'ü ve Hulki İlgün'ü.

- Ben kitap fuarına geldim. Ya siz ...

- Alman milli takımında oynayacağım, antrenmana geldim...

Bu diyalog, onun iki yaşında Almanya'ya gelip, orada futbolcu oluşuna kadar sürüyor.

*

BİRDENBİRE kendimi, televizyona konuk çağırıp, sizi tanıyabilir miyiz diye soran bilgisiz sunuculara benzettim.

Hiç kuşkusuz benim - doğru ya da yanlış- bildiğim futbolcu profiline uymuyordu.

Mustafa Doğan, hosteslerle zarif biçimde konuşuyor, şımarıklık yapmıyor, ünlü olmanın taşkınlıklarına yüz vermiyordu.

Doğrusu onu futbolcuya benzetmedim.

Havaalanına indik bagaj taşıma konveyöründen o eşyasını aldığı halde, benimkini bekledi arabaya yükledi, teşekkür ettim, el sıkışarak ayrıldık.

Mustafa Doğan oynuyor diye, maçın sonucuyla ilgilendim, röportajlarını okudum.

Sevgili dostum Hulki İlgün'e bu karşılaşmayı anlattığımda, yazmamı söyledi, Mustafa Doğan'ı övdü. Ben de ilk izlenimimde yanılmamanın tatminini yaşadım.

Dün Hürriyet Pazar'da okudum, ünlü futbol dergisi World Soccer'da 2002 yılındaki Dünya Kupası'nın yirmi kişilik listesinde onun da adı vardı. Sevindim.

Yeni sporcunun simgesiydi. Para, şöhret ve estetik bileşkesinde modern, çağdaş bir insan.

Farklılığı alçakgönüllülükte törpülemiş.

P Sanat ve Kültür Dergisi'nin 10. sayısını okuyunca; kafamdaki kopuk düşünceleri birbirine bağladım.

Spor ve sanat ilişkisini gündeme getiren P, gerçekten 21.yüzyılın iki önemli unsurunu, kavramını birleştirmişti: Sporu ve sanatı. Kültürle sporun artık 2000'e doğru birlikte yola çıktıklarını, bu özel sayı, en güzel örneklerle ispatlıyordu.

Yeni tip sporcu hababam kimliğinden uzak, modern bir profesyoneldi.

Abidin Dino'nun 1966 dünya kupasını belgeleyen Gol filmini hatırlayanlar, onun sanat eseri niteliğini de unutmamışlardır.

*

MUSTAFA Doğan'la tanışmam bana sporun çağdaş yüzünü gösterdi.

P Sanat Kültür ve Antika Dergisi'nin 10. sayısını mutlaka okuyun.Dergide; Camus, Handke, Nabokov, Duras, Semprun ve Eco gibi yazarların futbol üzerine yazdıklarından seçmeler var.

Ben sanatın yanına sporu da koydum, siz de sporun yanına sanatı koyun.

Dünyanın gidişi bu.



Yazarın Tüm Yazıları