Nobel Edebiyat Ödülü ikinci kez Güney Afrika’nın

NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ'nün hem edebi hem de siyasi yanı vardır.

Kısa süre içinde Nadine Gordimer'den (1991) sonra bu yıl da ödül John Michael Coetzee'ye verildi.

Coetzee'nin ‘‘ırk ayrımı’’na olan düşmanlığının ilk tohumu, sekiz yaşındayken zamanın iktidarının babasına yaptığı haksızlıkla atıldı.

Babası koyun tüccarıydı ve hükümetle iş yapıyordu, ne var ki görüşleri ırkçı hükümetle uyuşmadığından, ondan mal almaya son verdiler, bu yüzden aile başka yere göç etmek zorunda kaldı.

J.M. Coetzee, 1963 yılında evlendi, 1980'de ayrıldı. Evliliğinden bir kızı ve bir oğlu oldu. Oğlu 23 yaşında bir kazada öldü.

Boşanmasının üzerinde durmamın nedeni; arkadaşlarının böyle bir sonu beklediklerini, çünkü Coetzee'nin çok kendine özgü bir dünyası olduğunu söylemiş olmaları.

İlk Booker Ödülü'nü aldığında Londra'ya gitmedi.

Dostları özelliklerini şöyle sıralıyorlar:

İçki içmez, tütün kullanmaz, et yemez. Her gün en az bir saat yazı masasının başında oturur, davetli olduğu yemeklerde çoğu zaman ağzından tek kelime çıkmazmış.

* * *

BARBARLARI BEKLERKEN
kitabından bir bölüm, onun işkenceye, sorgulamaya bakışını açıklar:

‘‘Albay Joll'u vakti olup da yeniden gördüğümde sözü işkenceye getiriyorum. Ya tutuklu doğruyu söylüyor da durum çıkmaz mı ortaya? Düşünün: Alçalmayı göze almak, boyun eğmek, başını dik tutmasına olanak veren tüm dayanaklarını yitirmek, yıkılmak, ancak daha da alçalması için yeniden baskı. Sorguyu yürütene ne büyük sorumluluk. İnsanın gerçeği söyleyip söylemediği nasıl bilinebilir?

Belirli bir tını vardır, diyor Joll. Gerçeği söyleyen adamın sesinde belirli bir tını sezilir. Uygulama ve deneyimle bu tınıyı tanımayı öğreniriz.’’

Hayvanların Yaşamı
kitabında, Batı kültürünün mütecaviz tavrından söz eder.

Bir Amerikan üniversitesinde yaptığı konuşmalardan biri; Filozoflar ve Hayvanlar başlığını taşıyordu, bu Franz Kafka'nın Akademiye Rapor'uyla benzerlikler taşıyordu.

Yakında Türkçe'de yayınlanacak son romanı Petersburg'lu Usta'da, Dostoyevski'nin romanından bir kesiti ele alıyor.

Güney Afrika, hiç kuşkusuz Batı'nın sürekli ilgi alanı içinde. Orayı Nobel'le ödüllendiriyorlar.

* * *

NOBEL'
i küçümseyecek değilim; en azından, bir yazarın eserlerinin yeniden basılmasını, okunmasını sağlayan, yeryüzünün en büyük edebiyat ödülü.

Ama unutmayalım ki, Nobel listesinde yer alan birçok yazarın bugün adı sanı unutulmuştur, ödül verilmeyen birçok yazar bugün de okunuyor.
Yazarın Tüm Yazıları