Nihat Doğan’ın havlusuzluk dramı

Dedikodulara, daha doğrusu Hillside spor kulübüne gidenlerin iddialarına göre Nihat Doğan malum salonun saunasına havlusuz girmiş.

Haberin Devamı

Böyle salına salına sinsice terlemeye kalkışınca da üyelerin hışmına uğramış filan. Manşetlerdeydi bu havlusuzluk geçenlerde.

Diğer üyeler gerçekten bundan rahatsız olduysa, dertleri ne hiç anlamadım.

Sauna kadın-erkek karışık girilen bir yer olmadığına göre Türkiye’de, bırakınız ister havlulu ister havlusuz otursunlar.
Sauna dediğiniz zaten terli bir kıraathane ortamı değil midir bu ellerde? Car car car memleket kurtarılmaya çalışılır o terliksi ortamda bir de... Ah ah Finlandiya değiliz ki, şöyle kadın-erkek karışık, korkusuzca, medeni medeni terleyelim hep beraber...

Yoksa çıplak girememenin altında yatan, penis boyutu sınavından alnının akıyla geçemeyecek olmanın ezikliği mi? Bilmiyorum, durum çok sosyolojik, ayrıca penisolojik.

Demet Akalın’ın doğum günü duvağı

Haberin Devamı

Benim doğum günümden bir-iki gün sonra filan, bu kez Demet Akalın doğum gününe davet etti. Doğum günü partileri gergin günlerdir aslında.

Hem doğum günü sahibi hem de davetliler için. Doğum günü sahibi herkes eğlensin, sarhoş olsun ister. Bir yandan da tek tek gelenlerle ilgilenmek, hal hatır sormak. Yüz kere “e bebeğim, nasıl gidiyor?” demek.

Gelen davetlilerin gerginliği ise gündüzden başlar. “Ne alsam, ne alsam?” diye. Demet’in doğum günü öncesi de düşündüm durdum tabii, “ne alınır, ne almalı?”. Akşamüstü ampul yandı, “duvak, bir tane duvak yeterliydi”. Neden?

Çünkü esprili, çünkü güzel, çünkü beyaz, çünkü Demet yeniden evlenmek ve çoluk çocuğa karışmak istiyor, içten içe...
Akay Gelinlik’e girdim, şık bir duvak kaptım. Ve hop, akşam Etiler’deki El Torito’da partideyim. Demet de gelin gibi giyinmiş, bu kadar olur. Beyaz beyaz...

Duvağı verdim, aldı taktı. şahane oldu. Bütün gece bu konuşuldu.

Sanırım geceyi de öyle sonlandırdı. Yaşasın, son dakikada yanan ampul fikirler...

Demir’le Sertab’ın beğenilmeyen albüm kapağı

Demir Demirkan ve Sertab Erener bildiğimiz türkülerin melodilerini alıp yeniden düzenlemişler. Üzerine ıngilizce sözler yazmışlar. Söylenen o ki, yaptıkları sound epey caz okyanusu olmuş. Muş, çünkü yapılan işi henüz dinlemedim. Gerçi biz dinleyelim diye de yapılmadı. Bu albüm sadece Amerika’da çıkacakmış. Orada ne kadar ilgi görür, ondan da emin değilim. Belki “world music” raflarında bir hoş seda olarak yer bulur kendine.

Neyse konumuz bu değil. Konumuz, bu albümün kapağı. Sertab düz bir poz vermiş. Onun yanıbaşında duran Demir Demirkan ise sırtı çıplak, dövmesini ön plana çıkaran, gitarlı bir pozlama takınmış. Takınmış ama, bu kare de Sony’cilere takılmış. Henüz onaylamamışlar albüm kapağını.

Bu yüzden iş uzamış.

Peki ya Sertab’ın pop albümü? O da uzamış. Ta 2010’a...

Haberin Devamı

Oğuz Kayhan’ın Bodrum Chocolate’ı

Ülkenin 24 saat açık tek kafesi Maçka Chocolate’a Bodrum Türkbükü’nde bir rakip daha geliyor. Bizzat Chocolate’çılar, yani ortakların en ünlüsü Oğuz Kayhan bir şube açıyor Türkbükü’nde. Cafe Inn’in olduğu yere.

Gündüz beach-cafe, akşam restoran, gece kulüp, sabaha karşı yine cafe. Yani 24 saat vızır vızır işleyen bir mekan olacak Türkbükü Chocolate, kısaltırsak: TC.

Artık sıkıcı ve tekdüze olmaya başlayan Türkbükü’ne yeni bir soluk olacak gibi TC... Üstelik kulüp konusunda da iddialı Oğuz Kayhan. “Bir Ship A Hoy olacak, bir de biz” diyor. Yaz gelsin diyorum, artık...

Yazarın Tüm Yazıları