Nasıl geçti habersiz hafta sonu

Haberin Devamı

ECE SÜKAN’IN GİZEMLİ ARKADAŞI

Cuma gecesi Blackk’in üst katında, nam-ı diğer “Blackk Tie”da Davidoff’un “Be My Guest” partisi vardı.
Bu partilerde her hafta bir ünlü, denk gelirse doğum gününü ya da başka bir özel gününü kutluyor. O gece de yıllardır şahane parti fotoğrafları çeken Bige Tınaztepe doğum günü kutluyordu. Dolayısıyla tüm popüler figürler oradaydı. Misal: Ece Sükan.
Can Akçay’dan ayrılmış Ece. Üç hafta olmuş.

Ece’nin yanında Paris’te yaşayan bir arkadaşı vardı.

Arkadaşı gömleğinin yaka düğmesini dahi iliklemiş, rahipler gibiydi.

Bir de kolunda kocaman bir bilezik vardı.

Merakıma gem vuramayıp sordum tabii, “Pardon siz rahip misiniz? Daha da önemlisi bu kolunuzdaki nedir?” diye.
Hayır rahip değilmiş. Ama bilezik, girdiği ortamlardaki kötü enerjiyi emiyor, iyi enerjiyi de depoluyormuş! Çıkarıp bileziği gösterdi. Termometre gibi bir şey vardı üzerinde. Hep 30’lu rakamlar olan.

Meğer ruh hali mood’ları derecelendirilmiş!

Mutluluk, ne iyi ne kötü, kafası karışık diye diye...

“İşe yarıyor mu bari?” dedim Ece’nin gizemli arkadaşına.

“Evet” dedi, “şimdi tüm kötü enerjileri alıyor, bu yüzden eve gidince şarj edeceğim bileziği!”

Kaldım bir anda. “Nasıl yapacaksın bunu?” dedim haliyle.

Özel bir şarj aleti varmış, onunla yapıyormuş. “şimdi tarif edemem” dedi. Ben de o müzik gürültüsünde daha fazla anlattırmadım ve
rahip imajlı-enerji bilezikli adamı kendi haline bıraktım. 

ŞAMDAN’DAKİ TAPON KİTLE
Blackk’teki enerji-sinerji olayından sonra kendimi şamdan’da buldum.

Şamdan müdavimi arkadaşım, “Nolmuş buraya böyle?” dedi.

Hayret ettiği, içerideki taponluktu elbet. Gerçekten de şamdan’ın kendini konumlandırdığı yere hiç yakışmayan bir kitleydi.

Apar topar çıktık. Hande Yener’i izlemek üzere Love’a uçuştuk.

HANDE YENER LOVE’DA ESKİ ŞARKISINI SÖYLEDİ

Gecenin üçüne çeyrek kala Love’a girdiğimizde Hande Yener hâlâ sahnedeydi. Üzerinde Madonna’nın “Blondie Ambition” turunda giydiğine benzer iç çamaşırı-büstiyer karması bir kıyafet. Saçlar siyah. Çok şıktı... Hande saçlarını zırt pırt boyamaktan vazgeçmiş anlaşılan.

Haberin Devamı

Saç bukalemunluğunu sahnede düet yaptığı Kemal Doğulu’ya devretmiş.

Onun saçları 10 yıl önce pek moda olan platin sarısındandı.

Neyse, saçı başı bırakalım. Beni asıl şaşırtan Hande’nin eski şarkılarından birini (“Sen Yolunaaa, Ben Yolumaaa”) yeni düzenlemeyle söylemesiydi.

Oysa onunla en son yaptığım röplemede, “Eski şarkıları bu yeni formatında söyler misin?” diye sormuş ve “hayır” yanıtını almıştım.

Murat Boz’dan ortaya karışık

Bu yolu yıllar önce ilk Tarkan açmış, samimi (ya da belki stratejik) bir şekilde kendini -bir röplemesinde- şöyle ifade etmişti:
“Sahnede hissettiğim hem kadınlık hem erkeklik.

Kendimi ekrandan ben de şaşkınlıkla izliyorum. Allah Allah ne yapmışım dyorum. Sahnedeyken kendimden geçiyorum.

Müzikle sevişiyorum. O zaman kalça, omuz yerinde duramıyor... Söylediğim gibi androjen bir kimliğim var”.
(Müge Dağıstanlı’nın Posta Gazetesi’nde Ağustos 1997’de yayınlanan röportajından).

Şimdi 12 yıl sonra aynı yolu Murat Boz izliyor.

Hatta beş-altı tık daha ileri gidip kafa karıştırmaktan bilhassa hoşlanıyor.

Hürriyet Cumartesi’de Hakan Gence’ye verdiği röportajda söyledikleri bunun kanıtı: “Cinsel kimliğimle ilgili sorular beni rahatsız etmiyor.

Belki biseksüelimdir belki değilimdir.

Belki heteroseksüelimdir belki değilimdir...

Pek çok gay hayranım var. Homofobik değilim”.

Bu demecin yanisi şu: Boz daha keskin, daha “umrunda değilmiş bu meseleler” gibi konuşuyor, ama Tarkan’ın bahsettiği gibi, sahnede hem kadınsı hem erkeksi niteliklerin iç(ten) karmaşasıyla kendinden geçme durumu pek yok.

Onunki, Tom Ford’un bir röportajında kendi cinsel kimliği için söylediği, her türlü cinsel kategoriyi reddeden panseksüelliğe kucak açıyor gibi!

Yani, cinsel istek duyarken cinsiyet, cinsel ayrım, özetle dil, din, ırk veya herhangi bir kriter gözetmeme haline (panseksüelliğin açılımı).

Neyse, olabilir de olmayabilir de...

Yazarın Tüm Yazıları