Müzelerden kurtarılacak eserler

HÜRRİYET’in sanat sayfasında hepimizi düşüncelere salan bir haber çıktı.

Anımsatmalıyım: “ABD’nin ulusal sanat müzesi, National Gallery’nin küratörü Andrew Robison bugünlerde çok zor bir işle meşgul. Müze yönetimi, Robison’dan Üçüncü Dünya Savaşı çıkması halinde, müzeden öncelikle kurtarılması gereken 74 eserin listesini hazırlamasını istedi.”
Bu eserler için, Robison, “WW3” (3. Dünya Savaşı) yazılı kutular hazırlamış.
Büyük sorumluluk isteyen bir iş. Acaba tek başına bir kimseye teslim edilebilir mi? 
Ben bunu bir kurulun seçmesinden yanayım.
Diyeceksiniz ki, o zaman da sonuç alınamaz. Belki haklısınız.
Peki, bizim toplu bir başlık altında eserleri bir araya getiren bir müzemiz yok. O yüzden bütün müzelerde olanlara bakılacak, envanter klasörleri masanın üstüne konulacak, tartışılacak, sonuç alınamaması da kuvvetle muhtemel.
Ben böyle bir soruşturmanın yetkililer, sanat tarihçileri, eleştirmenler arasında yapılmasını öneriyorum.
Haliyle, tespit edilecek eserlerin niteliğini merak ediyorum. Çünkü bu seçim sadece ulusal bir kültür varlığının değil küresel bir kültür mal varlığının gözetilerek yapılmasının daha doğru olacağı kanısındayım.
Böyle bir öneri bana Irak işgali sırasında talan edilen müzeyi hatırlattı.
Acaba Amerikalılar, Iraklı müdüre ya da küratörüne, böyle bir seçim yapmasını, listeye alınmayan eserleri umursamadan tahrip edeceklerini söylemişler miydi?
Yağmalanan eserlerin görüntüleri hâlâ belleğimde.
Şimdi uzmanlar ne yanıt verecekler bilmem ama bizim için çok önemli olan bazı eserlerin uluslararası bir önem taşıması mümkün mü?
Olası bir dünya savaşında korunmak üzere, kutularda saklanacak eserlerin sanatçılarının adı ilan edilince bir başka spekülasyona yol açacak mı?
Sözgelimi listede adı bulunan eserlerin ressamlarının, diğer eserlerinin de hiç kuşkusuz fiyatı artacak.
O zaman o sanatçının eserine sahip, özel koleksiyoncuya da gün doğacak.
Bizde bu görevin kime verileceğini düşünelim?
Acaba kime verilmeli sorusu bazı çevrelere yöneltilmeli mi? Yetkili küratör olarak kimi seçerler?
Benim asıl merak ettiğim bir sayıyla sınırlayıp, bunların hangi eserler olduğunu bulmak.
İlgi çekici olabilir.
BAŞKASI İÇİN YAŞAMAK
SPOR
sayfalarını okuduğumu söyleyemem. Ne maçları takip ederim ne diğer etkinlikleri.
Ancak içlerinde, insani unsurların yer aldığı haberleri birinin uyarısıyla okurum.
Zaten gazetelerde, spor sayfalarında şike ile ilgili haberlerden herkes kadar ben de sıkıldım, gözümün ucuyla bile bakmıyorum. Haliyle sporla ilgili haberler sadece futbolla, onlar da baştan sona şike ile ilgili olunca, karşıma çıkan bir “insanlık” haberi beni çok mutlu etti.
Pazartesi Hürriyet’in spor sayfasındaki haberi arkadaşımız Çağlayan Çevik bana okudu, “Aslında, tam size göre bir yazı konusu” dedi.
Pazartesi günü Hürriyet’in spor sayfasındaki başlık şuydu: “Dünya Böyle Fair Play Görmedi.”
12 Ağustos Cuma günü düzenlenen at yarışlarında, yarışın favorisi Halis Karataş’ın atının kantarma kayışının koptuğunu gören Erhan Yavuz, Karataş’ın atına yaklaşarak, kopan parçayı rakibine uzattı ve bu sayede Karataş yarışı sağ salim bitirdi. Üstelik Halis Karataş yarışmayı birinci bitirirken, Erhan Yavuz dördüncü olmuştu. Son zamanlarda duyduğum ve “sporun ruhuna en yakışan” hadise buydu sanırım.
Yardım eden jokey Erhan Yavuz’un adını bir yere yazacağım. Haberi yapan Adil Demirçubuk’u ve bunu manşet yapan Hürriyet gazetesi spor servisini kutluyorum.
Ben meslektaşlarının başarısı için çalışanları çok severim. Bencilliğin girdabında debelenen insanlardan hoşlanmam. Arkadaşının yaşamı söz konusu olduğunda, başarıyı da, birinciliği de unutuyor, sadece onu kurtarmayı düşünüyor.
Bu toplumdaki bütün bencillere örnek olmasını isterim.
Yazarın Tüm Yazıları