Muhteşem Gatsby

66. Cannes Film Festivali, bizde yarın vizyona girecek olan Baz Luhrmann filmi “Muhteşem Gatsby” (The Great Gatsby) ile başladı.

Haberin Devamı

F. Scott Fitzgerald’ın aynı adlı romanı, daha önce dört kez beyazperdeye uyarlanmıştı.
Ama hatırlarsanız en akılda kalanı, Jack Clayton’ın 1974 yılında çektiği, Robert Redford ve Mia Farrow’lu versiyonuydu.
Baz Luhrmann, “Moulin Rouge” sırasında bu romanı kendi üslubuyla sinemaya uyarlamayı kafasına koymuş.
Çünkü romanda anlatılan toplumun ahlaki yönden çöküşü, savurganlık ve etik değerlerin yok oluşunun günümüz için de söz konusu olduğunu düşünüyormuş.
125 milyon dolar gibi dev bir bütçeyle karşımıza gelen “Muhteşem Gatsby”nin başrollerinde Leonardo DiCaprio, Carey Mulligan ve Tobey Maguire var.
Modernize edilmiş bu versiyonun müziklerini ünlü rap şarkıcısı Jay Z yapıyor.
Bu kadar günümüze uyarlama olunca, filmin 3 boyutlu olarak çekilmesine de şaşırmamak lazım.
NOT: Cannes demişken, bu yıl Cannes’da yarışan Türk filmi yok. Cannes’daki tek varlığımız, kısa metraj filmler yarışmasında jüri olarak görev alan Semih Kaplanoğlu.

Haberin Devamı

Angelina Jolie

Angelina Jolie; asıl korkusunun meme kanseri olmak değil, çocuklarını annesiz bırakmamak olduğunu söyleyen bir cesur yürek.
Angelina Jolie; kariyerine zarar verebileceği halde hemcinslerine örnek olmak adına, kanser riski taşıdığı için sağlam göğüslerini aldırdığını açıklayan bir öncü.
Angelina Jolie; çocuklarına iyi bir baba, kendisine ise en zor gününde ve kararında yanında olan iyi bir eş seçmeyi başarmış zeki bir kadın.
Angelina Jolie; kamera önündeki kadınların aynı zamanda seksi olması gerektiği düşünülen bir dünyada, özgüvenin en seksi şey olduğunu herkese göstermiş bir isyankar.
Angelina Jolie; sıra dışı hareketleriyle hepimizi kendisine hayran bırakmaya devam eden ve bu operasyondan sonra da dünyanın en güzel kadınlarından biri olmaya devam edecek olan bir yıldız.

Sevmiyorum

Anneler Günü’nde bile utanmadan karşı tarafın annelerine küfür eden taraftarları...
Futbolu spor olmaktan çıkarıp savaş haline getirenleri...
Bilgisayar başında aslan kesilip, saydırdığı ünlüyü karşısında görünce süt oğlanına dönen klavye delikanlılarını...
Bülent Ersoy’un “Ben Ömür Gedik’i seviyorum ama kürk de giyerim” cümlesini...
(Bu arada ben de onu seviyorum ama kürk giymesini sevmiyorum.)
Mağazalarda her şeye elini atıp, ortalığı perşembe pazarına çeviren ve arkasında enkaz bırakan müşterileri...
Teröristlere, katillere “köpek” diyenleri... (Hangi köpek bomba attı, silah çekip vurdu ya da cana kıydı? Köpek deyince benim aklıma sadakat ve dostluk geliyor. Hakaret değil iltifattır ‘köpek’.)
Ateistlerden bile daha dinsiz olduğunu düşündüğüm sözde dindarları...
Sevmiyorum, sevmeyeceğim.

Yazarın Tüm Yazıları