Muharrem Sarıkaya: Sezer'e Meclis bakışı

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

YENİ yasama dönemine başlayan Meclis, üzerinden bir gün geçmesine rağmen, dün de Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in konuşmasını tartışıyordu.

Tartışmalarda, bir gün öncesinde olduğu gibi Sezer'in konuşmasının özüne dönük fazla bir eleştiri yoktu.

Eleştiriler, konuşmanın uzun olmasının yanında, tenkit edici üslubunda buluşuyordu.

Aslında önceki gün Cumhurbaşkanı konuşmasını yaparken de aynı yönde eleştirilere muhatap oluyordu.

Sezer, 80 sayfalık konuşmasının yarısına geldiğinde bazı bakanlar ve milletvekilleriyle, konuklar da sıkılıyor ve dışarı çıkıyordu.

Öyle ki, adli yıl açılışlarında yaptığı uzun konuşmalarıyla tanınan Yargıtay Başkanı Sami Selçuk bile sıkılıp kendini dışarı atanlar arasındaydı.

Bununla birlikte kullandığı öz Türkçe kelimeleri akıcı kullanamaması ve uzun cümleler kurması da bir başka eleştiri konusuydu.

ABD başkanlarının, kongrenin açılışında yaptığı gibi, Sezer de detaylı bir kitapcık dağıtıp, bunun özeti niteliğinde bir konuşma metniyle milletvekillerinin karşısına gelemez miydi?

Sezer'e dönük eleştirilerin ikinci noktası ise, konuşmasının başlangıcına hükümetle arasındaki krizi yerleştirmiş olmasıydı.

Kanun hükmünde kararnameler konusundaki bakışı destek görse de, konuşmasının başlangıcında bu konuyu açması, iktidar partileriyle arasındaki uçurumu açtı.

Bu aşamada muhalefetten gelen alkışlar da bu erozyonu büyüttü.

Her ne kadar FP'li Bülent Arınç ve Abdullah Gül dün, ‘‘Biz arkadaşları uyarıp alkışı kestirdik’’ dese de, Sezer'in irtica konusundaki yaklaşımları da FP'den gelen alkışların durmasına yetiyordu.

Daha birkaç ay öncesine kadar Sezer'e övgüler yağdıran dinci basının dün manevra yapan tavrı da bu rahatsızlığı yansıtmaya yetiyordu.

Sonuçta Sezer, önceki gün sadece iktidarla değil, muhalefetle de arasına set çekiyordu.

Sezer'in konuşmasının içeriğine gelince...

İktidar da, muhalefet de ‘‘Altına imza atarız’’ diyordu.

Nitekim, ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Taşar dün bu yaklaşımı gösterenler arasındaydı.

Taşar söylemese de ANAP'ın konuşmanın özüne dönük eleştirisi, Sezer'in ‘‘serbest piyasa ekonomisine karşı çıkıp, devletçi politikayı savunduğu’’ gerekçesine dayanıyordu.

Bu eleştiri, sadece ANAP'tan değil, dün DYP'den de geliyordu.

Sezer'e arkadaşlık derecesinde yakın olan DYP Grup Başkanvekili Turhan Güven'in eleştirisi de Cumhurbaşkanı'nın özelleştirme konusundaki yaklaşımınaydı.

Sezer, önceki gün kürsüde konuşurken, hem bakanların, hem de milletvekillerinin vücut dilinden eleştiri noktaları hemen fark ediliyordu.

Bunların en belirgin olanı da, Sezer'in çiftçilerin bu yıl daha fakirleştiklerine ilişkin görüşüne, MHP'li bakanların tepkisel yaklaşımıydı.

Oysa, daha birkaç ay önce yapılan Bakanlar Kurulu toplantısında çiftçinin yüzde 50 oranında fakirleştiğini söyleyen bizzat MHP'li Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp idi.

Gelir dağılımındaki uçurumdan söz ettiği sırada, ANAP sıralarından tepkisel hareketler gelse de, daha altı ay kadar önce aynı rakamlar bizzat ANAP Lideri Mesut Yılmaz tarafından grup konuşmasında dile getiriliyordu.

Aslında TBMM'de Sezer'e karşı gösterilen sessiz tepkinin gerisinde milletvekillerinin kendi gerçeğiyle yüz yüze kalmaları yatıyordu.

Yazarın Tüm Yazıları