Muharrem Sarıkaya: Otomobil ithalatında 5 Şubat krizi...

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Gümrük ve Dış Ticaret müsteşarlıklarında, bir aydır ‘‘5 Şubat’’ krizi yaşanıyor.

Krizin nedeni, Türkiye'nin, AB ile yaptığı Gümrük Birliği Anlaşması dolayısıyla, ‘‘Bedelsiz otomobil ithalatından alınan Gümrük Vergisi’’ oranlarının 5 Şubat tarihinden itibaren sıfıra inecek olması.

Türkiye, halen yurtdışından bedelsiz olarak ithal edilen otomobillere, silindir hacimlerine göre yüzde 49 ile yüzde 129 oranında Gümrük Vergisi ve KDV uyguluyor.

Örneğin, bedelsiz ithalat hakkından yararlanılarak, Frankfurt'taki bir galeriden 100 bin marka alınan orta-üst sınıftaki bir otomobil, Türkiye'ye Gümrük Vergisi ve KDV'siyle 179 bin marka sokulabiliyor.

Bu da bedelsiz ithalatta bulunacaklar için çok cazip bir fiyat olmuyor.

Dolayısıyla, yurtdışından bedelsiz ithalat yoluyla getirilen otomobillerin sayısı, Türkiye'deki otomotiv sanayiini sıkıntıya sokan bir rakama da ulaşamıyor.

Ancak, yeni çıkan 4458 sayılı Gümrükler Kanunu ve Gümrük Birliği Anlaşması yükümlülükleri gereği, 5 Şubat tarihinden itibaren tersine bir işleyiş başlayacak.

Nasıl, Almanya'da üretilen bir otomobil Fransa'ya sıfır gümrükle giriyorsa, 5 Şubat'tan itibaren Türkiye'ye de aynı şartlar altında ithal edilecek.

Yani, yurtdışında iki yıl kalmış ve üç yaşından küçük olmak kaydıyla, aldığı otomobili 6 ay önceden üzerine kaydettirmiş bir kişi, şimdi hiçbir gümrük vergisine tabi olmadan, sadece KDV'sini ödeyerek bu otomobilini Türkiye'ye sokabilecek.

Buna, Necmettin Erbakan başkanlığındaki Refahyol döneminde çıkarılan ‘‘50 bin mark yatırana’’ verilen bir kura numarası ile bedelsiz otomobil getirme hakkını elde edenler de eklenecek.

Gümrük Müsteşarlığı, yurtdışında 6 milyon Türk'ün yaşadığından yola çıkıyor. Bunun bir milyonu düşüldüğünde ve her beş kişinin bir aile olduğu varsayıldığında, yaklaşık bir milyon kişinin bu haktan yararlanabileceği hesaplanıyor.

Yüzde birinin otomobil getirdiği varsayıldığında, rakam yılda 10 bin otomobile ulaşıyor.

Özellikle, hükümetin son dönemde aldığı ekonominin iyileştirilmesine dönük kararların başlangıcında, böyle bir tabloyla karşılaşmanın yerli sanayiciye ikinci bir darbe vuracağından çekiniliyor.

Bunun önüne geçilmesi için bir haftadır yapılan yoğun çalışmalar sonucunda herhangi bir formül de bulunamamış.

Formüllerden birisi, Özel Tüketim Vergisi'ne benzer bir uygulamanın getirilmesi yönünde.

Gümrük Müsteşarlığı üst düzey yetkilisinin vurguladığına göre, bu durumda karşı ülke de aynı oranda vergiyi Türk ihraç ürünü için koyuyor.

Bu da, Türkiye'de son yıllarda kurulan birçok yabancı otomobil firmasının Avrupa'ya yapacağı ihracata darbe anlamını taşıyor.

Bir diğer önlem ise Taşıt Alım ve Ek Taşıt Alım ile Çevre Vergilerini artırmak.

Gümrük Birliği Anlaşması dolayısıyla bu da olanaksız. Bu tür vergilerin, Türkiye'de üretilen otomobillerin fiyatlarına da yansıtılması gerekiyor. Bu da içerideki otomobil fiyatının yükselmesini beraberinde getireceğinden, yurtdışından bedelsiz ithal edilecek olanların cazibesini artırıyor.

Gümrük Müsteşarlığı, içinden çıkamadığı bir sorunu gidermek amacıyla gelecek hafta otomobil üreticileriyle bir araya gelmeyi planlıyor.

Soruna çözüm bulunamazsa ne olur?

1970'in başından itibaren emekleyen ve 30 yılda büyük aşama kaydedip koşan Türk otomotiv sanayii için ciddi bir sıkıntı doğacak.

Hükümet de bunun bilincinde olarak ortak çözüm bulmaya çalışıyor.

Yazarın Tüm Yazıları