Muharrem Sarıkaya: İran'ın kullandığı casuslara da ulaşıldı

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

UĞUR Mumcu suikastının failleri ile birlikte, Türkiye'de önemli mevkilere kadar gelen İran ajanlarının isimlerine de ulaşılıyor.

Bu bilgileri, dünkü basın toplantısından sonra, Başbakan Bülent Ecevit ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ile sohbetimizde öğreniyoruz.

Basın toplantısı sonrası, Başbakanlığın giriş kapısında Kültür Bakanı İstemihan Talay ile karşılaşıyoruz.

Birlikte, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın odasına çıkıyoruz.

Odaya İçişleri Bakanı Sadettin Tantan da geliyor.

Tantan, son operasyonlarla ilgili her zamanki ketumiyetini sürdürüyor.

Biz üç gazeteci, Tantan'a, şu cümlesinin altında yatan anlamı soruyoruz:

‘‘Biraz daha sabırlı olursanız, ülkemizde yıllardan beri nüfuz casusluğu yapan insanları yakından tanıma şansı elde edilebilir...’’

Bu sırada Özkan'ın odasına, Ecevit giriyor.

Şaşırdığımızı görünce, ‘‘sohbet etmek için’’ geldiğini belirtiyor.

Ecevit de bizler gibi merak içinde, Tantan'a aynı soruyu yöneltiyor:

‘‘Basın toplantımda gazeteci arkadaşlarım da sordular. Nüfus casusluğu sözünüzün anlamını ben de öğrenmek isterim...’’

* * *

Tantan, Ecevit'in yanıt bekleyen tavrını görünce, önce kelimeyi düzelterek söze giriyor:

‘‘Efendim nüfus değil, nüfuz...’’

Ecevit, ‘‘Yani son harfi Zonguldak mı, Sinop mu?’’ diye teyit istiyor.

Tantan, ‘‘Zonguldak efendim’’ deyince Ecevit, ‘‘Yani etkin konumda olan, hatırı sayılır kişi anlamında kullanıyorsunuz’’ diyor.

Tantan, anlatmaya başlıyor:

‘‘İngiltere'de yıllar önce önemli bir olay yaşandı. Çok önemli mevkilere gelmiş kişiler KGB casusu çıktı...’’

Tantan, bunların arasında üst düzey seviyeye kadar gelmiş bürokratlar, etkinliği olan gazeteciler ve işadamlarının bulunduğunu söylüyor.

Tantan, bunları aktarırken Ecevit olayı anımsıyor.

‘‘Kraliçe'nin Sanat Danışmanı da vardı aralarında. O da KGB ajanı çıkmıştı. Neydi ismi?’’ diye soruyor.

Arkadaşlarımızdan biri ‘‘Sir Antony Blunt’’ yanıtını veriyor.

Bu sırada Tantan'a sözlerinin, ‘‘İran ajanı olarak önemli mevkilere gelmiş kişilere ulaştık’’ anlamına gelip gelmediğini soruyoruz.

Tantan, Ecevit'e, ‘‘Size daha önce arz ettiğim konular ve kişiler efendim’’ anımsatmasında bulunuyor. Her ikisi birden susuyor.

Ecevit, olayın gerisinde İran'ın olduğunun sabitleşmesi halinde, bunun ekonomik yaptırıma dönüşüp dönüşmeyeceği sorumuza şu karşılığı veriyor:

‘‘Tabii doğalgaz anlaşmamız var. Boru hattının yapımı sürüyor. Ticari ilişkilerimiz de. Ancak bugünden bir şey söylemem doğru olmaz. Her şey netleşsin, ondan sonra bu konuları konuşabilirim. Zaten basın toplantımda İran'a biraz fazla yüklendim, ama gerekiyordu da...’’

* * *

Ecevit yanımızdan ayrılırken, sohbeti sürdürdüğümüz Tantan, ‘‘nüfuzlu casusların’’ kimliği hakkında yine ayrıntı vermiyor.

Ancak, İngiltere'de yıllar önce yaşanan Sir Anthony Blunt örneğinden yola çıkıldığında, sözlerinin anlamı ağırlık kazanıyor.

Sir Blunt, 1930'lu yıllarda KGB ajanı oluyor. 1945'de Kral'ın, ardından Kraliçe'nin resim danışmanlığına atanıyor. Aynı zamanda İngiliz gizli servisi MI-5'ta da görev alıyor.

Sir Blunt, MI-5'ta görevli iken KGB'ye ajanlık yapan, soğuk savaş döneminin en iyi casusu Kim Philby'nin saf değiştirip itiraflarda bulunmasıyla yakalanıyor.

Geçen yıl da Savunma Bakanlığı'nda uzun yıllar sekreterlik yapıp, emekliye ayrılan Norwood'un KGB casusu olduğu belirleniyor.

Bu iki örnek, Tantan'ın ‘‘Nüfuz casuslarını tanıma fırsatı bulacaksınız’’ cümlesi ve Mumcu operasyonunun boyutunu gözler önüne seriyor.

İki hafta önce Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Şağar'ın ‘‘kamudaki casuslara dikkat’’ genelgesiyle bütünleşince işin önemi daha bir anlaşılıyor.

Yazarın Tüm Yazıları