Muhalefet ya da felsefesiz toplumun sefaleti

AYDINLARLA hiç uğraşmak istemedim. Ama Türkiye’de burnu sürtülmesi gereken bir aydın tipi var. Felsefesiz bir toplumun sefil aydınları bunlar. Ama felsefesiz bir toplumda sefil aydın olmamak da mümkündür.

Size iki örnek vereceğim:

Sefil aydın, Fukuyama adlı bir Amerikan sağcısı ‘Tarihin Sonu’ dedi diye gerçekten tarihsiz bir tarih çağına girdiğimizi sandı ve tarihin sonunun insanın sonu olduğunu, olabileceğini hiç düşünmedi. Ama tarih sona ermişse o tarihin insanı da ölmüştür.

Evren ve dünya tarihsiz kalmaz! Yeni bir tarih başlar ve yeni bir insan doğar!

Felsefesiz sefil aydın işte bunu fark edemez. Türkiye’de hiç edemez, zaten edemedi.

* * *

İşte bu nedenle ‘Yeni düzende ne sağa ne de sola yer var!’ diyorlar.

Yeni düzen varsa, yeni bir çağ ve yeni bir tarih başlamış demektir. Bu diyalektik yeni insanı işaret eder. Yeni düzeni eski insanla idare edecekler! Ve, sağ’sız ve sol’suz düzenin gerçekte ebedi sağ düzen anlamına geldiğini eski insanın anlaması mümkün değil.

Sefil aydın, yeni düzen adına eski düzenin mahşer borazanını çalıyor.

* * *

‘İdeolojilerin sonu’
şiarı, sefil aydının çok hoşuna gitti; çünkü onun kafasında bu şiar ‘Sağınkinin, kapitalizminkinin dışında bütün ideolojiler öldü’ anlamına geliyordu.

‘Sefil aydın’ın arayıp da bulamadığı at pazarı ortamı! Artık sol görünerek nefis körletmesine gerek kalmamıştı, artık unisex kıyafeti gibi tek ideoloji gömütüne upuzun yatabilir ve gerçek düşünsel yaşamın bu olduğunu ileri sürebilirdi. Nitekim öyle yaptı ve sefil aydına özgü o çifte kavrulmuş pişkinlikle ideolojilerin sonunu ilan etti.

Bu ilanın gerisinde herhangi bir düşünsel birikim ve deneyim yoktu. Berlin Duvarı’nın yıkılması, ideolojilerin sona ermesini simgeliyordu. Oysa ideolojinin duvarlarla hiçbir ilişkisi yoktu ve onlar bunu bilmiyorlardı.

İdeolojinin, ideolojilerin sonu (sona ermesi) insanın sonunu da işaret eder; en azından yeni bir insan umudunu, insanın kendini yenileyebileceğini, yenilenebileceği umudunu yok eder.

Ama bakıyoruz tarihin ve ideolojilerin sona erdiğini iddia edenler, Türkiye’de AKP’yi şampiyon ilan ederken, bu partinin karşısına ona yakışır bir sol monte etmek istiyorlar.

* * *

Her şeyin yolunda ve usulüne uygun olması için AKP iktidarına karşı bir muhalefet arıyorlar ve bu muhalefet tercihen bir sol muhalefet olmalı...

Sefil aydın, muhalefetin bir iktidara ‘Hayır!’ demekle sınırlı olduğunu sanıyor. Oysa gerçek muhalefet, iktidarın ‘Evet’ine karşı bir başka ‘Evet!’e sahip olmaktır.

Kapitalizme ‘Hayır!’ demek yetmez, bunun yanında bir de ‘Evet!’ gerekir. ‘Hayır!’ ile sınırlı muhalefet eksik muhalefettir.

* * *

Türkiye’nin halk muhalefetinden önce felsefi, sosyolojik, sanatsal ve yazınsal (edebi) muhalefete ihtiyacı vardır. O kutsallaştırılan halkın muhalefeti bir kilo pirinç, bir litre yağ ve üç kalıp sabunla sona erer! Sefil aydın, sanal sola esnaflaşarak halka ulaşmasını öneriyor.

Solun sorunu üretim araçlarının mülkiyeti değil artık! Yeni insan! Yoksunluk ve yoksulluk içinde bir kilo pirince, bir şişe yağa, üç kalıp sabuna tav olmayacak olan yeni insan. Bunun için de sol önce filozofunu, sosyoloğunu, edebiyatçısını, sanatçısını, gazetecisini bulmalı!
Yazarın Tüm Yazıları