Mucize inişin hikayesi

Netjets’in kadın Kaptan Pilotu Anette Saunders, 4 bin metreye alçalırken İkinci Pilot Mitchell Merchant’ın "Dikkat önümüzde" diye bağırmasıyla irkildi.

27 metre kanat açıklığıyla beyaz bir planör tam önlerindeydi. Kaçınma manevrası yaparken bir gümbürtü koptu. Havada çarpışmışlardı... İşte her iki pilota da "Uçuş Emniyet" ödülü getiren mucize inişin hikayesi...

Arizona Scottsdale’de sıcak bir yaz gününde tarihler 28 Ağustos 2006’yı gösteriyordu. Netjets hava taksi şirketinin iki pilotu Anette Saunders ile Mitchell Merchant 2 saat sonra yapacakları uçuşa hazırlanıyorlardı. N879QS tescil işaretli Hawker 800XP tipi iş jetiyle 3 VIP yolcuyu Scottsdale’dan Reno kentine uçuracaklardı. Yolcular, aynı zamanda uçağın 1/12 hissesine sahip şirketin yöneticileriydi.

Her iki pilot 7 günlük sürecek bir göreve çıkmıştı. İki çocuk annesi 38 yaşındaki Kaptan Pilot Saunders, babasının izinde yürümüş ve pilotluk mesleğini seçmişti. İki gün önce evden çıkarken çocukları onu ilk defa "dikkatli uç anne" diye uğurlamıştı. Netjets şirketine 2000 yılında giren Saunders, 6 bin saat uçuş tecrübesine sahipti. İkinci pilot 34 yaşındaki Mitchell Merchant ise 4 bin saat tecrübesi ile şirketin kaptan pilot adaylarından biriydi.

Kalkmadan önce pilotlar uçuş harekat uzmanlarıyla görüşerek hava durumunu aldı. Uçuş boyunca gökyüzü açık, Sierra Dağları yakınlarında hafif bir türbülans rapor edilmişti. Uçuş planlandığı zamanında başladı.

DAVETSİZ MİSAFİR

Bu sırada Japonya’dan her yıl planörle uçmak için gelen 57 yaşındaki Akihiro Hirao, Minden-Tahoe Meydanı’nda günün ikinci sortisine hazırlanıyordu. Bölge planörcüler için mükemmel bir arazi yapısına sahipti. Dağlar, ısı farklarıyla oluşan termikler, motorsuz hava aracı olan planörlerin rahatlıkla yükselmelerini sağlıyordu.

Çevre tanıma uçuşundan sonra tecrübeli Planör Pilotu Hirao, tek kişilik ASW-27 tipi yarışma planörüyle saat 13.00’te kalktı. Şansı iyi gidiyordu. Termiklerle birlikte dönerek hızla yükseliyordu. Yaklaşık 5 saatlik bir uçuş planlamıştı. Tek kötü giden şey, hızla şarjı azalan aküleriydi.

Bölgeyi iyi bildiğini düşünerek pilot telsiz ve planörün yerini bildiren transponder cihazını kapattı. Sistemi ara-ara açarak yerini bildirecekti. Japon pilotun bu hatası planörün aynı zamanda uçakların havada çarpışma ikazı veren ve transponder sinyalleriyle çalışan TCAS sistemleri tarafında da görülmesini engelleyecekti.

Hawker 800XP yaklaşık 5 bin 300 metrede uçuyordu. Pilotlar, Reno Havalimanı için Hava Trafik Kontrol Merkezi (ATC) ile konuştular ve 3 bin 600 metreye alçalma izni aldılar. Uçağın kumandaları Kaptan Pilot Saunders’daydı. İş jetinin yüksekliği yaklaşık 4 bin metreye gelirken Hava Trafik Kontrol Merkezi ile telsiz konuşmalarını yapan İkinci Pilot Merchant bir anda sol taraflarında bembeyaz, kanat açıklığı 27 metre olan planörü gördü. Kaptan’a "Dikkat önümüzde" der demez, Saunders oto pilottan çıktı. Hızlı bir alçalma için lövyeyi ileri ittirdi ve sağa kaçınma manevrası yaptı.

İşte tam bu sırada bir gümbürtü koptu. Planörün kanat ucu, Haker 800XP’nin önce burnunu, arkasında da sağ kanadından yaklaşık yarım metreyi kopartmıştı. Kokpitte ise kaptan pilotun oturduğu sol taraftaki gösterge paneli parçalanmıştı.

YAPISAL HASAR OLUŞTU

Sert hareket yolcuları da kabinde savurmuştu. İki pilotun ani şoktan sıyrılması birkaç saniye aldı. Hemen uçağın kumanda sistemini kontrol ettiler. Uçak havada sarsılarak uçmasına rağmen iş jeti, pilotların verdiği kumandalara itaat ediyordu.

İkinci Pilot Merchant hemen durumu ATC’ye bildirdi. Planörle çarpıştıklarını, uçakta yapısal hasar meydana geldiğini ancak uçabildiklerini söyledi.

PARAŞÜTLE ATLADI

Bu sırada planör pilotu Hirao, döne döne hızla irtifa kaybeden planörünü kontrol etti. Sağ kanadın üçte biri parçalanmış, planör verdiği kumandaları kabul etmiyordu. Yapılacak tek şey, planörü paraşütle terk etmekti. Kanopiyi fırlattı, kemerlerini açtı. Kendi boşluğa doğru bıraktı. Birkaç saniye içinde paraşütünü açacak deklanşörü çekti... Japon pilotun paraşütü dolarak tam açılmış, tatlı bir süzülüşle aşağı doğru iniyordu.

İş jetinin burnunun parçalanması nedeniyle kokpit uğultuyla dolmuştu. İki pilot birbirleriyle ancak bağırarak konuşabiliyordu. Çarpışma sırasında planörün kanadı, Kaptan Pilot Saunders’ı adet sıyırmıştı.

Acil durum çağrısıyla hava trafiği Hawker 800XP için kesilmiş, Reno Havalimanı’nda itfaiye ve kurtarma araçları yaralı uçağı beklemeye başlamıştı. Pilotlar, hayatlarının inişini yapmak üzere alçalıyorlardı. Uçağın sadece burnu değil, sağ kanadından yaklaşık yarım metrelik bölüm kopmuş, oluşan sürtünme, uçağın havada tutunmasını engelliyordu.

KOKPİTTEKİ EKRANLAR KARARDI

Kokpitteki tüm göstergeler simsiyah ekranlara dönmüştü. Uçak hızla çöküyordu. Bu sırada pilotlar ani bir karar aldı. Reno Havalimanı’na yetişemeyeceklerini anlamışlar, rotalarını daha yakın olan Carson City Havalimanı’na çevirmişlerdi. Fazla zamanları yoktu.

Pisti karşıladıklarında İkinci Pilot Merchant iniş takımlarını açmak istedi. Ancak sistem çalışmıyordu. Bir de bu zorlu duruma gövde üzerine yapacakları riskli bir iniş eklenmişti. Kaptan Saunders’ın aklına simülatörde defalarca yaptıkları gövde üzerine iniş senaryosu geldi. Bakalım bu sefer gerçek uçuşta simülatörde defalarca yaptığı inişi yapabilecek miydi?

GÖVDE ÜZERİNE İNDİ

Havalimanı’nın yaklaşık 2 bin metre uzunluğundaki 2-7 pistine doğru alçalırken artık çok az zamanları kalmıştı. İkinci pilot, yolculara bağırarak koltuklarını dik duruma getirmelerini, kemerlerini çok sıkı bağlamalarını söyledi. Uçak, 30-20-10 metre derken sert biçimde piste gövde üzerine oturdu. Kaptan Saunders, Hawker’ı pist içinde tutmaya çalışıyordu. Uçağın metal gövdesi, asfalt piste arkasında kıvılcımlar bırakarak ilerliyordu. Birkaç saniye sonra uçak pist içinde tamamen durmuştu. İki pilot hemen check-list yaparak motorları ve diğer sistemleri kapattılar. Kapıyı açıp indiklerinde etrafları yangın söndürme araçlarıyla çevrilmişti.

İki pilotun da akıllarına hemen havada çarpıştıkları planörün pilotu geldi. Acaba ne olmuştu?

Havadaki müthiş çarpışmayı atlatan Hiaro ise paraşütüyle yere indiğinde birkaç sıyrıkla bu badireyi atlattığına seviniyordu. İndiği yerde önce kurtarılmayı bekledi. Tam 1.5 saat bölgenin yakınlarından hiçbir hareket görmedi. Başının çaresine bakmak üzere yürümeye başladı. Tam 2 saat sonra Haira, bölgede arama çalışmalarına katılan polisler tarafından bulundu. Tolga ÖZBEK

Modern Hezarfenler boğazı aşacak

Türk Hava Kurumu’na bağlı 4 motorlu yamaç ile 10 paraşütçü 30 Ağustos’ta Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçarak boğazı aşacak. 377 yıl önce Hezarfen Ahmet Çelebi’nin kanat takarak gerçekleştirdiği bu uçuşta 4 motorlu yamaç paraşüt pilotu aynı rotayı izleyecek. Pilotlar, bu uçuş sırasında Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle İstanbul’u selamlayacak. Geçiş sırasında boğazın tam ortasında uçaktan atlayacak 10 paraşütçü de Üsküdar Meydanı’na inecek.

NASIL KAÇTILAR

Şaşkınlık içindeyim.

Dünya, böyle bir uçak kaçırma olayına sanırım hiç tanık olmamıştır.

Uçak, hava sahamızı delik deşik edip Antalya Havalimanı’na iniyor.

Ardından, uçağın tek hakimi pilotlar yolcuları bırakıp kokpit camından atlıyorlar.

Hiç zaman kaybetmeden... Sırra kadem basıyorlar...

Uçağı kaçıranlar kaçırmasın diye sistemleri de "Off" ediyorlar... Yani çalışmaz konuma getiriyorlar..

APU’nun çalışmadığını bile düşünmüyorlar.

Neredeyse yolcuları toplu olarak katledeceklerdi. İçerde hava bitmiş, kabin kontrolden çıkmıştı.

Kapılar açılmış, aşağı atlayan atlayana...

Pilotlar ortada yok. Hava korsanları şaşkınlık içinde.

Allah’tan kızmamışlar, çılgına dönüp ortalığı kan gölüne çevirmemişler.

World Focus Havayolları’nın sivil kökenli pilotları, sivil pilotlara olan güvenimi de yerle bir ettiler.

Kısaca ve tek kelimeyle pilotlar uçaktan sıvıştılar.

Soruyorum, "Kim verdi bu talimatı?" Cevap yok. Net cevap yok. Kıvırmalar var, delil yok. Emri üslenen yok...

*

Geçtiğimiz hafta Tayvanlı havayolu şirketine ait bir uçağın inişten sonra motoru hasarlandı, yakıt kaçağı oluştu. Durduğunda uçakta yangın başladı.

Bütün yolcular kapılardaki slaytlar patlatılıp kaydırılarak aşağı indirildiler. Mükemmel bir tahliye gerçekleşti. Uçaktaki alevler büyüyordu ama tahliye sürdü.

Bütün yolcu ve kabin ekibi tahliye oldu. Sonra iki pilot kokpit camını açtılar, halatla aşağı sarktılar ve uçaklarını terk ettiler.

Onların terkinden tam iki dakika sonra uçak orta gövdeden patladı ve cayır cayır yandı.

Pilotlar kaza yapmış olmanın müthiş moral çöküntüsüne rağmen kuralları uyguladılar ve uçaklarını en son terk ettiler.

Bizimkiler kuralları altüst ettiler. Yolcularını ve uçaklarını hava korsanları ile baş başa bıraktılar. Allah’a şükür, korsanlar yeterince korsan çıkmadılar.

Binlerce hatanın yapıldığı bu olaydan sonra Bakanlık en önemli tedbiri aldı.

Havalimanlarında görevli gazetecilerin hiçbir şartta aprona çıkarılmamaları talimatını verdi.

Ama unuttular.

Bütün uçak yolcuları, ellerindeki cep telefonları, kameraları ile Türk basınını apronlarda sonsuza kadar temsil edecekler.

Bitmeyen yayınlar gerçekleştirecekler.

Hadi hepsini aprondan çıkarın.

Ama lütfen elinize bir iğne, bir çuvaldız alıp önce pilotlara sonra kendinize batırın... Bakalım neler hissedeceksiniz...

AVRUPA’NIN EN BÜYÜK 50 HAVALİMANI

1Londra-Heathrow67.3

2Paris-CDG56.8

3Frankfurt52.8

4Amsterdam46.1

5Madrid45.5

6Londra-Gatwick34.1

7Münih30.8

8Roma FCO30.2

9Barcelona30

10Paris-Orly25.6

11Londra-Stansted23.7

12Palma22.4

13Manchester22.1

14Milano MXP21.8

15İstanbul Atatürk21.3

16Dublin21.1

17Kopenhag20.9

18Zürih19.2

19Oslo17.7

20Stockholm 17.5

21Viyana16.9

22Brüksel16.7

23Düsseldorf16.6

24Moskova-Domodedovo15.4

25Atina15.1

26Antalya14.6

27Moskova-SVO12.8

28Lizbon12.2

29Helsinki12.1

30Hamburg12.0

31Berlin-TXL11.8

32Prag11.6

33Las Palmas10.3

34Stuttgart10.1

35Cenevre10.0

36Nice9.9

37Köln9.9

38Milano LIN9.7

39Londra Luton9.4

40Birmingham9.1

41Alicante8.9

42Tenerife8.8

43Glasgow8.8

44Edinburgh8.6

45Budapeşte8.3

46Varşova8.1

47Venedik7.7

48Lyon6.8

49Marsilya6.1

50Berlin SXF6.1

Kaynak: Airports Council International 2006 sıralaması
Yazarın Tüm Yazıları