Moskova ve İstanbul sokakları

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Rusya krizi Türkiye'nin kapısına dayanmadan kısa süre önce Merkez Bankası'nın üst düzey bir yöneticisi, özel bankaların genel müdürlerini arayarak şu mesajı veriyor:

‘‘Muhtemel bir kriz anında çok sıkışırsanız paniğe kapılarak yanlış işler yapmayın. Siz merak etmeyin, biz gerekirse limitleri yükseltiriz.’’

Bu mesajın sözlü olarak verildiğini biliyorum.

1994 RANTI

Ancak yazılı olarak resmiyet kazandırılıp kazandırılmadığını öğrenemedim.

Yazılı yapıldığını da sanmıyorum.

Merkez Bankası'ndan verilen bu mesaj ve Türkiye'de bankalarla şirketlerin bu defa 1994'e göre daha serinkanlı davranmaları şunu açıkça ortaya koyuyor:

Türkiye, 1994 krizinin ‘‘rantını yiyor’’.

Bu ne demek?

Türkiye, 1994 krizinde yaşadığı tecrübenin şimdi yararını görüyor.

1994 krizi Türkiye'yi çok hazırlıksız yakalamıştı. Üstelik o krizin uluslararası boyutu da yoktu.

Buna rağmen bankalar ve şirketler bu krizde tam anlamıyla bir panik psikolojisi yaşadılar.

Bazı bankalar battı. Birçok şirket el değiştirdi.

Ama birçok şirket de yaşayabilmek için küçülme, daha rantabl çalışma yolları aradı.

Bunu başarabilen şirketler bugünkü krize daha dayanıklı hale geldiler.

Başka deyişle Türk bankacılık sistemi ve şirketleri, 1994 tecrübesinden sonra gerçek anlamda verimli ve rekabete dayanıklı hale geldiler.

DAHA 5 MİLYAR

Tabii devlet de bugün ekonomi konusunda daha tecrübeli ve bilgili kişilerin elinde.

Hazine ve Merkez Bankası, daha bu yılın başından itibaren bankaları açık pozisyondan kurtulmaları konusunda uyarmaya başladı.

En önemlisi Türk medyası, 1994 krizinde olduğu gibi bu krizde de son derece sorumlu bir tutum içinde oldu.

Kriz atlatıldı mı?

Henüz değil.

Ama en azından Türkiye, Rusya'nın düştüğü duruma düşmedi.

Bankacılık sektörü dimdik ayakta.

Bugünlerde birçok bankada durum değerlendirmeleri yapılıyor. Bunun ilk sonuçları da ortaya çıkmaya başladı.

Bu kriz nedeniyle Türkiye'den kaçan para 5 milyar doları buldu. Bazıları gerçek rakamın 8 milyar dolar olduğunu söylese de, şu ana kadar gelen rakamlar 5 milyar doların aşılmadığını gösteriyor.

Ciddi bankacıların hesaplarına göre, gidecek bir 3 milyar dolar daha var.

Buna karşılık Türkiye'nin elindeki rezervler, 5 milyar dolara kadar daha para çıkışını karşılayabilecek durumda.

Yani panik yapacak bir durum yok.

SOKAKTAKİ FARK

Daha da önemlisi, Rusya'da olduğu gibi Türk halkında bir panik belirtisi yok.

Şu günlerde Moskova'da yaşananlarla İstanbul'daki havayı karşılaştırıyorum.

Moskova'da yaşanan insanlık dramlarını okuyorum.

Bankaların önündeki kuyruklarda nelerin olduğunu izliyorum.

Bir de İstanbul'a bakıyorum.

Ne bir kuyruk, ne bir telaş, ne de bir panik...

Türkiye, krizi Rusya gibi değil, Amerika gibi yaşıyor.

Bu da Türk ekonomisindeki yapısal değişmenin belli bir noktaya geldiğini gösteriyor.

Şimdi Türkiye, kriz faktörünü kendi lehine çevirecek atılımı yapmak zorunda.

Önde gelen bankacılar, ekonomistler, şirket yöneticileri, borsa yetkilileri, bütün dünyaya Türkiye'nin kriz performansını ve Rusya'dan üstünlüğünü anlatmalıdır.

Belki de bakanlarla milletvekilleri de aynı şeyi yapmalı.

UP EMERGING

Krizi avantaj haline çevirmenin tam zamanıdır.

Türkiye artık sadece bir emerging market (yükselen pazar) değildir.

Bütün dünyaya onun bir up emerging market (üst yükselen pazar) olduğunu anlatıp, kaderini Rusya'dan ayırmayı başarmalıyız.













Yazarın Tüm Yazıları