Moda günleri’nin ‘en’leri

EN İYİ PARTİ: Hakan Yıldırım’ın defilesi sonrası avluda yapılan kapanış partisi. Bergüzar Korel-Halit Ergenç çiftinden tutun da Hande Ataizi’ne kadar herkes oradaydı.

EN ÇOK BEĞENİLEN DEFİLELER: Sırasıyla; Hakan Yıldırım, Gamze Saraçoğlu, Koton, Gizia ve Mehtap Elaidi defileleri.

EN ÇOK TÜKETİLEN YİYECEK: Otto’nun vejeteryan pizzası.

EN FELSEFİ DEFİLELER: Bahar Korçan ve Özlem Süer’in defileleri. Aslında her iki defilenin ana teması birbirine benziyordu. Korçan’ın defilesi “Kabullen ya da Değiştir” sloganından yola çıkıyordu. Süer’inki ise Mevlana’nın şu sözlerinden: “Dünle beraber gitti cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım”.

SEDEN GÜREL’İN ŞAPKALI DÖNEMıNıN ANILDIĞI DEFıLE: Bahar Korçan defilesi! Defilenin başında, Seden Gürel’in ilk dönemlerinde kafasına taktığı silindir şapkaların benzerlerini gördük mankenlerde, nostaljikti...

DEFıLELERı TAKıP EDEN SÜRPRıZ ÜNLÜLER: Önce Tuğba Ekinci! Çünkü en az üç defilede gördüm kendisini. Gören herkes, “Ne alaka?” dedi, ama ben takdir ettim. Demek ki meraklı. Yoksa bir tane defile izleyip gidebilirdi. Bir diğer sürpriz isim de Elif şafak. O da Özlem Süer defilesindeydi.

EN ÇILGIN YABANCI DAVETLıLER: Brezilyalılar! IFD’yi takip etmek için gelen Brezilya’nın en ünlü sosyete dergisi Caras, beraberinde iki ünlü oyuncusunu da getirmiş: Daniela Escobar ve Marcelo Woellner. Meğer bu iki oyuncu nişanlıymış. Ve son dakikada, hem Caras’ın kapağına “Türkiye’de gizlice evlendiler” diye haber olmak hem de ıstanbul onlara romantik geldiği için evlenmeye karar vermişler! Düğünleri bugün The Sofa Oteli’nde. Gelinlik de Bahar Korçan’dan.

EN GINA GELEN: Hala vazgeçilemeyen origami şeklindeki kat kat kıyafetler, geometrik kesimler, felsefi dozu fazla kaçmış bol altmetinli defileler, biraz ondan biraz bundan olsun diye çorbaya dönen belli bir çizgisi olmayan koleksiyonlar... Hakikaten gına geldi böyle şeylerden.

EN SEMPATıK MANKENLER: Hatice Gökçe’nin defilesine çıkan Brezilyalı ikizler! Bütün defile boyunca ilgi odağı onlardı.

EN ıYı KONUK MANKEN: Ünlü ressam Taner Ceylan. Hatice Gökçe’nin defilesine bir anda sürpriz bir şekilde çıktı. Üstelik elinde fotoğraf makinesi vardı. Podyumda yürürken kendisini izleyenlerin fotoğrafını çekti.

EN GÖZDEN KAÇMAYAN AYRINTI: Hatice Gökçe defilesinde gömlekten bağımsız kolluk ve yakalık kullanılması olayını, Miu Miu ve Prada’nın 2008 koleksiyonlarında denemiş olması. Miu Miu’nun kadın koleksiyonunda (2008 İlkbahar/Yaz) bolca vardır bu detay. Keza Prada’nın erkek kış koleksiyonunda da.

İTÜ’lülerin tepkisi

ıstanbul Moda Günleri’nin yapıldığı ıTÜ Taşkışla Binası’nın şahane bahçeli avlusuyla ilgili cumartesi günü şöyle fantezilemiştim:
“O geniş avlu ve bahçesi nedir öyle! Tıpkı Barselona-Madrid’deki binaların avluları gibi, nefis! Hani içinde kafelerin-restoranların olduğu meydan genişliğindeki avlular... ıstisnasız herkesin şunu söylediğine tanık oldum: Keşke burası kafe-restoranların olduğu bir kompleks olsaydı!”
Bu cümleler üzerine ıTÜ’lü öğrencilerden tepki geldi.
“Bizi dehşet içinde bıraktınız bu düşüncelerinizle, sizi kınıyorum” diyen de var e-mailinde, daha serinkanlı yaklaşan da. Mesela onlardan biri:
“Okulumuz daha önce ıTÜ’den alınıp otel yapılmak istenmiş ve büyük çabalarla bu önlenmiş. ıyi ki öyle olmuş. Aslında bahsettiğiniz cümleyi yadırgamıyorum. Biz de sürekli Taşkışla’da olmak istiyoruz. Bu okula ilk girdiğimde aşık oldum ve belki de bu yüzden ÖSS’de ilk tercihim Taşkışla’ydı.
Okulumuz restoran olsaydı ya da bir otel, biz orada olamayacaktık. Belki de hayatımızın en güzel günlerini geçirme sebebimiz olmayacaktı Taşkışla.
Bırakın bize kalsın Taşkışla. Parası olan, düzgün kıyafetli insanların yemek yediği yerler olup sadece bir iki saatliğine onların olmasın.
Sizin birçok konuda duyarlı olduğunuzun farkındayım, bu nedenle paylaşmak istedim. Okulumuza hoş geldiniz!”
Hemen savunmamı yapayım: Benim yazdığım yazı “Burası tez elden alışveriş merkezi ola!” gibi algılanmış. Yok öyle bir şey yahu, AVM’lerden nefret eden biriyim. Niye öyle düşüneyim? Sadece, “şu gönül bahçesinde birkaç tane restoran-kafe olsa, her zaman gelip nasiplensek fena olmaz mıydı”, dedim. Yani fantezi yaptım. Okulu derhal boşaltın filan demedim. Sakin olun arkadaşlar...

En yeni Türkçe Poplamalar (3)

MUSTAFA CECELı-LıMON ÇıÇEKLERı: Lübnanlı şarkıcı-aranjör Marwan Khoury ile yine Lübnanlı şarkıcı-oyuncu Carol Samaha’nın 2007 ürünü şahane düetleri “Ya Rab”, Mustafa Ceceli’nin ilk albümü öncesi piyasaya sürdüğü single’ında çıktı. Tabii ki Türkçe sözlerle. Sermiyan Midyat’ın yazdığı sözler fena halde Sezen Aksu kokuyor. Hatta kartonete bakmasam, Sezen Aksu sanmaya devam edebilirdim, o derece.
Neyse, önemli olan sözlerin şarkının ruhuna uyup uymaması. Ne yalan söyleyeyim, ona hâlâ karar veremedim. Acaba orijinalindeki gibi düet mi yapsaydı Ceceli biriyle? Mesela ızel’le? şarkı nefis çünkü.
Gördüğünüz gibi kararsızlık başa bela. O yüzden siz de bir bakın internetten şarkının orijinaline. Sonra da Ceceli

Kısa bir mola: Ve kulunuz dört yıldır ilk kez böyle bir şey yapıyor, yazılara iki günlüğüne ara veriyor. Yani o klişe ağızla, “yıllık izninin minnacık bir bölümünü tepe tepe kullanıyor”. O halde: Cumartesi görüşmek üzere!
Yazarın Tüm Yazıları