Milletler finans raporlarından ibaret değildir

‘BY the summer, Ankara will be out of money, out friends and out time.’’

Stratfor.com'da yer alan Türkiye analizi bu cümleyle sona eriyor.

Yani, ‘‘Yaz geldiğinde Türkiye'nin ne parası, ne dostları, ne de vakti olacak.’’

Analiz Türkiye'nin savaştan neler yitirdiğini de iyice anlatıyor.

Türkiye'nin ikinci büyük döviz girdisi olan turizmin savaştan etkileneceğini, ülkenin büyük sıkıntıya düşeceğini, borçlarını ödeyemeyeceğini, IMF'nin para vermeyeceğini, yabancıların faizleri yükselteceğini, enflasyonun tırmanacağını, Irak'tan aldığı ucuz petrolün kesileceğini ve Türkiye'nin oyun káğıtlarından yapılmış bir ev gibi çökeceğini de yazıyor aynı rapor.

Kafkaslar, Balkanlar ve Ortadoğu meselelerinde Türkiye'nin öneminin azalmayacağını ama bunun Türkiye'yi ekonomik olarak kurtarmayacağını da ekliyor.

Bu rapor çok yeni değil.

Bir haftadır masamda duruyor. Yazmadım çünkü maksatlı bir rapor. Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak amaçlı.

Benim yazmadığım bu rapor anlaşılan başka masalarda da vardı ve onlar ‘‘tuzağa düştüler’’.

TÜSİAD Başkanı Tuncay Özilhan'ı ‘‘ülkesine inançsızlığa’’ sürükleyen bu rapor olmalı.

Eski siyasetçilerden Mesut Yılmaz'ın kuzeni Global Menkul Değerler'in sahibi Mehmet Kutman'ı yurt dışında ülkesi aleyhine ‘‘atıp tutmaya’’ sevk eden de büyük ihtimalle bu veya benzeri bir rapordur.

Ama hayat raporlardan ve ‘‘düşmanca’’ öngörülerden ibaret değildir.

Mustafa Kemal, Bandırma vapuruna bindiğinde Türkiye'nin içinde bulunduğu durum bir rapor halinde önüne konsaydı ve o da Tuncay Özilhan'ın ‘‘meşrebinden’’ olsaydı büyük ihtimalle Samsun'a değil, başka bir yöne giderdi.

Ama Allah tarafından, Mustafa Kemal Türkiye'nin geleceğini ‘‘yabancı bankacıların’’ raporlarına bakarak değil, inandığı doğrulara dayanarak kurdu.

Kuzey Irak için uzlaşma tamam ama...


TÜRKİYE Kuzey Irak konusundaki ‘‘hassasiyeti’’ ve ‘‘samimiyeti’’ konusunda ABD'yi büyük ölçüde ikna etti.

Aslında ABD bu konuda baştan beri ikna olmuştu.

Yani Türkiye'nin Kuzey Irak'taki petrol bölgeleri ile ilgili bir girişimi olmayacağını biliyordu. Başta ABD, Batılı ülkeleri bu konuda şüpheye sevk eden kişi, eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış oldu.

Sempatik ve iyi niyetli kişiliğine rağmen ‘‘boşboğaz’’ bir Dışişleri Bakanı olan Yakış'ın ‘‘Musul ve Kerkük'le ilgili haklarımızı incelemeye aldık’’ sözleri Kuzey Irak'ta Türk varlığına karşı çıkılmasının ‘‘miladı’’ oldu.

Yakış'ın bu sözleri bir çuval inciri berbat etti.

Bu siyasi gafı telafi etmek ise yine askerlere düştü.

Geçen hafta gelinen noktada ABD Türkiye'ye iki ayrı kanaldan ‘‘Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulmayacak’’ sözü veriyor. Bunun üzerine de Genelkurmay Başkanı Özkök geçen hafta Diyarbakır'da bir açıklama yaparak Kuzey Irak'taki grupları rahatlatıyor.

Özkök'ün açıklaması ABD'den alınan söze karşı yapılmış bir jest.

ABD'nin verdiği sözler arasında Türkmenlerin korunması da yer alıyor.

Özkök'ün jestine karşılık Amerikalı General Henry Pete Osman da, Türkmen bölgesine giderek bir ziyarette bulunuyor.

Musul ve Kerkük konusunda ABD'nin verdiği söze rağmen iki gündür Kürt gruplar bölgeye doğru ilerliyorlar.

Türkiye bundan tedirgin oluyor.

Ancak ABD Türkiye'nin bölgeye girmemesi konusunda ısrarlı.

‘‘Kuzey Irak'ta sorun çıkarmayın. Zaten Kuzey Cephesi diye bir şey, izin vermediğiniz için doğru dürüst kurulamıyor, ısrar ederseniz Kürtler ile aranızda çatışma çıkacak. Bu da savaş içinde savaş demek. Oradaki az sayıda askerimizin dikkati buna dönerse, Irak tepemize biner’’ diyen ABD, Türkiye'nin rahat olmasını istiyor.

Ancak görülen o ki, Kürt gruplar rahat durmaya çok niyetli değil.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Vatan sevgisinin her türlü siyasetten üstün olduğunu anladığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları