Mesut Yılmaz ve çeteler

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

ANAP-DSP-DTP Koalisyon Hükümeti'nin icraatını pek çok alanda eleştirmek mümkündür. Ancak çetelerle mücadelenin, bu alanların dışında tutulması gereken bir başlık olduğu da teslim edilmelidir.

Başbakan Mesut Yılmaz, dünkü basın toplantısında, Türk kamuoyunun karşısına çetelerle mücadelede önemli mesafe katetmiş, bir siyasi olarak çıkmıştır. Yaptığı açıklamalar, hükümetin geçen 15 ay boyunca bu alandaki mesaisinin kapsamlı bir envanterini oluşturmuştur.

Yılmaz'ın dünkü rahatlığı bu envanterin somut sonuçlara dayanmasından kaynaklanıyor. Bunlar arasında, başta Baybaşin Grubu olmak üzere çok sayıda uyuşturucu çetesinin yakalanması, yeraltı dünyasının en önemli ismi Alaattin Çakıcı'nın Fransa'da ele geçirilmesi sayılabilir.

* * *

Görülmüştür ki, hükümet katında kararlılık, kuvvetli bir siyasi irade ve takipçilik sergilendiği ve devlet görevlileri de bu doğrultuda çalışmaya yönlendirildiği zaman pekala bir fark olmaktadır.

Bu farklılığı getiren en önemi faktörlerden biri, Emniyet Genel Müdürlüğü ile Milli İstihbarat Teşkilatı arasında, geçmişte başgöstermiş olan husumet havasının ortadan kaldırılarak, bu iki kuruluş arasında sınırları iyi çizilmiş bir çalışma ilişkisinin tesis edilmesidir.

Bir dönem bu iki kuruluş arasındaki ilişkiler, hâkim olan çatışma ve rekabet ortamı, bugün yerini uyumlu bir işbirliğine bırakmıştır.

Ayrıca, çetelerle mücadelede etkili olabilmek amacıyla özel grupların oluşturulması, Susurluk Skandalı ile bağlantılı olarak pek çok devlet biriminde açılan soruşturmaların çoğunun sonuçlandırılması, gerek MİT gerek emniyet örgütü içinde hukuk dışına çıkan görevliler hakkında işlem yapılması, yine hükümetin bu alandaki iradesinin gözle görülebilir diğer yansımalarıdır.

Varılan noktada, Başbakanlık eski Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ın Susurluk Skandalı konusunda hazırladığı raporun sonuç bölümünde yaptığı tavsiyelerin uzantılarını görmek mümkündür.

* * *

Çetelerle mücadelede bundan sonraki aşamada özellikle parasal hareketlerin derinlemesine incelenmesi gerekiyor. Bu amaçla Başbakanlık'ta ekonomi bürokrasisinden uzmanlarla, MİT ve İçişleri temsilcilerinin biraraya geldiği özel bir çalışma grubunun kurulmuş olması, isabetli bir karardır.

Sorun, bütün olumlu sonuçlara karşılık, Türk kamuoyunun alınan mesafeyi yine de tatmin edici bulmamasıdır. Hükümetin icraatı, geçmişteki başıboşluğun toplumda yarattığı güvensizliği dağıtmada yeterli olmamaktadır.

Burada, hükümetin önündeki en önemli sınav, çetelerin iş çevreleri ve özellikle siyasetçilerle olan bağlantılarını günışığına çıkarmada ne ölçüde cesur davranabileceği sorusunda düğümlenmektedir.

Ayrıca Yılmaz'ın kabinesindeki bir bakanın, geçmişte Çakıcı ile kurduğu diyaloğun, hükümetin çetelerle mücadeledeki inandırıcılığına gölge düşürdüğü de inkâr edilemez.

Yine de, Yılmaz'ın hükümeti kurduğunda çetelerin üzerine gideceği konusunda Türk halkına yaptığı vaadi büyük ölçüde yerine getirdiğini kabul etmeliyiz.













Yazarın Tüm Yazıları