Meşaz

SİSTEMİN “makul” veya makul pozisyonuna yerleştirdiği isimlerinin “itidal”, “sağduyu” çağrılarının ortak cümlesi şu: “Mesaj alınmıştır”.

Haberin Devamı

Bütün şiddeti, öfkeyi, kırgınlığı, toplumsal gerginliği “Uf olmuş, öpeyim geçsin” tadındaki bu cümleyle sistemin hamuruna dahil edip eritebileceğine inananların cümlesi bu.
Burnundan kıl aldırmayı sevmeyen, hiç sevmemiş olan sistemin bugünkü kullanıcıları, nutukları, demeçleri, manşetleri ve mesela ekran ibişleri tarafından körüklendikçe büyüyen “ayrışma/çatışma” yangınını “Aaaa hadi ama bakayım” diyerek söndürme çabasının bayrak cümlesi bu.
“Mesaj alınmıştır” sihri ve kerameti kendinden menkul bir cümle oysa; aslında söyleyen de duyan da inanmıyor. Ama sistemin burnundaki kıl için verdiği mücadelede duraksadığını işaret ettiği için önemseniyor.
“Ben bu haldeyim ama sen bir de Gezi’dekilerin halini görecektin” demenin kibarcası olarak da algılamak mümkün bu cümleyi.
Başbakan Erdoğan’ın artık “illerimiz, ilçelerimiz, dost ve kardeş ülkeler, giriş, gelişme, sonuç, şarkı, şiir, kapanış” şeklinde milletçe ezberlediğimiz son dönem nutuklarında da rastlıyoruz, piyesteki “ombudsman” rolünde
silik performans sergileyenlerin açıklamalarında da.
Geçen gece seyrettiğim bir “konuşan kafalar” programında namlı üniversitenin profesörü “15 yıldır yaptırdığımız düzenli araştırmalarda, anketlerde 90’lar gençliğinin böyle bir tavır geliştirebileceğine dair en ufak bir işaret görmedik” itirafında bulunuyordu.
Sistemin çalışmadığı yerden sordu sorusunu kitle, devlet kullanma el kitabında bahsi geçmeyen eylem yöntemleri geliştirdi.
Devletin asabı bozulduğunda, “Yürümeyeceksin, paralarım üstünü başını” dediğinde bu kez “Peki abi, duruyorum o zaman” dedi mesela sokak.
Duran adamı durarak polise direnmekten gözaltına almaktan (sonra mecburen salıvermekten) öte cevap üretemeyen devlet, paşa keyfine göre yazdığı “toplumu anlamak sözlüğü”nde karşılığını bulmakta güçlük çekti bu yeni halin, türbülansa girdi.
Türbülanstan çıkmak, paranoyasına gem vurabilmek için bildik ceberut tavrını sürdürürken, hem topluma hem de meraklı konu komşuya karşı “Aslında yufka yürekliyimdir” demek için ezber bagajında acil durumlarda kullanmak için küflendirdiği bu cümleyi devreye sokmasının yeterli olacağını düşündü: “Mesaj alınmıştır”.
Kendi diline, kendi tartışma biçimine, evinin baş köşesine serdiği güreş minderine (lekeli siyasettir adı) çekmek için bu cümlenin yeterli olacağını, “kriz”i otomatikleşmiş refleksleriyle savuşturabileceğini, içinde eritebileceğini düşündü.
Aslında almak isteyen için gerçek mesaj net. 3 hafta önce, “tazeden yapılmış tespitler” hâlâ yerli yerinde duruyor; allame-i cihan olmaya gerek yok.
Mesaj, bugün de öylece asılı durmakta gazla beslenmiş atmosferde:
“Bana bağırma, bana bu kadar karışma, gerçek işini yap, daha çok demokrasi vermek için çabala”.
Mesaj istiyorsanız, en kaba, en ham hali budur ve hiç de almış gibi davranmıyorsunuz sayın abiler...
Sizin aldığınıza, hiç kusura bakmayın ama, mesaj değil “meşaz” diyoruz...

Yazarın Tüm Yazıları