Mehmet Ali Erbil de durmalı

Dizisi ve gündüz programı tutmayan Hülya Avşar’ın Erman Toroğlu’yla program yapmasının da yanlış olduğunu yazmış, magazinden ve ekrandan biraz uzaklaşması gerektiğini söylemiştim geçenlerde...

Avşar arayıp, "Haklısınız, bazı magazin programlarının benimle ilgili haber yapmaması için önlem alacağım" demişti.

Koşarken insan fark etmez ama biraz durup, soluklanmak herkes için iyidir.

Hülya Avşar kadar Mehmet Ali Erbil’in de buna ihtiyacı var.

Özellikle sinemada...

Son üç yıldır her sezon aynı dönemlerde iki filmi birden oluyor Erbil’in vizyonda...

2004’te Hababam Sınıfı Askerde ve Hırsız Var...

2005’te Maskeli Beşler ve Hababam Sınıfı 3,5, yanında da Keloğlan Kara Prens’e Karşı...

Bu sezon ise Dünyayı Kurtaran Adam’ın Oğlu ile Emret Komutanım Şah Mat.

Filmlerin tamamı gişeye yönelik, rollerin neredeyse hepsi birbirine yakın...

Dünyayı Kurtaran Adam’ın Oğlu, 6 haftada 443.773 izleyiciye ulaşmış.

Erbil’in son filmi Emret Komutanım Şah Mat’ı ise ilk haftasında sadece 43.313 kişi izlemiş. Aynı haftada vizyona giren Son Osmanlı-Yandım Ali, Erbil’in filminden neredeyse dört kat fazla seyirciye, 160.663 kişiye ulaşmış...

Emret Komutanım’dan bir hafta önce vizyona giren Maskeli Beşler Irak filminin seyirci sayısı ise 625.716.

Rakamlar da gösteriyor ki, yer aldığı kötü projeler Mehmet Ali Erbil’in "gişesi garanti oyuncu" imajını derinden sarsıyor.

Gelen her teklifi gözü kapalı kabul etmesi, Erbil’in yarattığı film enflasyonu ile en başta kendisine zarar verecek.

Yapımcılar bu kadar çok filmde oynayıp seyircide tepki yaratmaya başladığı için, kendisine film teklif ederken artık iki kere düşünecek.

Erbil’in işleri maddi kaygılarla kabul etmesini, sektör canlıyken pastadan en büyük payı kapma çabasını bir noktaya kadar anlarım.

Ama bu durum Erbil gibi çok başarılı bir komedyeni sinemada geri götürmeye başladı.

Onun da Avşar gibi durup soluklanmaya ihtiyacı var.

24

Dün yoğun bir gündemle programlı yayına başladı 24 adlı yeni haber kanalı.

Bir süredir hummalı bir çalışma içindeydiler, Hrant Dink’in öldürüldüğü cuma günü 4 saatlik bir yayın yaparak ilk denemelerini gerçekleştirmişlerdi.

Pazartesi 09.00’da Hrant Dink’in cenaze törenini kesintisiz canlı vererek resmen yayına başladılar.

Cenaze törenini yeni haber kanalından takip ettim. İnce bir işçilik olduğu belli. Ekran grafikleri, dekor, ışık, vtr geçişleri çok temiz.

Sanki uzun süredir yayındaymışlar gibi başladılar, hiçbir acemilik yoktu kanalın üzerinde.

Deneyimli gazeteci Ardan Zentürk sahada, Remziye Demirkol stüdyoda hatasız götürdüler yayını...

Canlı yayın araçları, kameralar çok iyi organize olmuştu. Kanalın Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Hoş’un nasıl titiz, nasıl işine asılan bir haberci olduğunu çok iyi bilirim.

Geçmişte Kanal 6 gibi ölü bir kanalı bile yaptığı haberlerle ayağa kaldırmıştı.

Bu yüzden 24’e başından beri inandığımı her fırsatta söyledim.

İlk günkü yayınlarıyla beni haklı çıkardılar.

Yolları açık olsun...

Bu kadar çok engelli olduğunu bilmiyordum

Zaman zaman metroda Taksim-Gayrettepe güzergahını kullanıyorum.

Her seferinde dikkat ediyorum, engelliler için ayrılan asansörün önünde büyük bir kalabalık var.

Eli ayağı sapasağlam insanlar engellilere ayrılmış asansörü kullanmak için bekliyor.

Oysa iki adım ötede yürüyen merdiven var. Oraya gitmeye üşenip, yürüyen merdivenlere binemeyecek engellilerin asansörünü kullananlara ne denir ki...

Ben İstanbul’da bu kadar çok engelli olduğunu bilmiyordum.
Yazarın Tüm Yazıları