Nedir bu kadar acayip olan?

Son iki günün en çok konuşulan magazin olaylarından biri Arda Turan’ın Sinem Kobal ve bir grup arkadaşı için sinema kapatmasıydı.

Haberin Devamı

Her kafadan bir ses çıktı, yorumların çoğu “Arda Turan’ın görgüsüzlüğü” tadındaydı.
Birincisi, adam isterse sinema salonu, isterse bowling salonu, ister restoran kapatır, kime ne...
“Ay harika yapmış” demiyorum ama konunun Arda Turan’ın görgüsüzlüğü olduğunu da hiç düşünmüyorum.
şuna bir itirazınız olmaz herhalde: Arda’nın herhangi bir sinemaya, en az kendi kadar ünlü kız arkadaşıyla gidip, kalabalık içinde oturup paşa paşa filmini izlemesinin bir yolu yok.
“şöhret olmanın bedeli” denen hadise var ki, o da “herkes gibi yaşayabilme” lüksünü elinden alıyor.
şimdi Arda ve Sinem’i o sinemadan çıkarken gördük, eğer halka açık bir seansta izleselerdi cep telefonuyla çekilmiş milyonlarca resmi ulaşırdı elimize.
Peki, bu arkadaşların herhangi bir yerde insanların onlara gözlerini dikip bakmasını, fotoğraflarının çekilmesini istemediği bir zaman dilimi olamaz mı? Hakları değil mi? “Hayran hücumuna uğramadan, imza vermeden, ertesi gün haber olmadan kız arkadaşıyla film izleyemez mi?
Tabii Arda, Sinem’le parkta yürüse bile haber olur, onun önüne geçmesinin bir yolu yok.
Fakat belirli yerlerde kendine ait bir alan yaratma hakkını da kimse elinden alamaz.
Arda kardeş, her insan evladının hakkı olan basit bir “herkes gibi sinema izleme” eylemine ne yazık ki böyle ulaşabilir.
Görgüsüzlük meselesine gelince, deseniz ki Türkiye’nin en zengin işadamlarından biri olan ancak hiç kimsenin tanımadığı Zonkettin Zortoğlu isimli şahıs, sevgilisi için sinema kapattırdı ve kafasından aşağı gül boca etti, rahatlıkla “yuh be adam” diyeceğim...
Lakin Arda Turan gibi bir adamın bunu yapmasının sebebi ancak rahat etmektir.

Haberin Devamı

Bu ne şimdi?

Özen Yula’nın “Yala ama Yutma” oyununun sergilendiği Kumbaracı 50 sahnesi “teknik yetersizliklerden ötürü” kapatılmıştı biliyorsunuz. Son haber Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’dan geldi, “Biz oyuna karşı değiliz, yangın merdiveni yapılsın, salon açılacak” dedi.
Ben de tek yangın merdiveni eksiği olan tiyatro salonu Kumbaracı 50 mi, onu merak ediyorum. Daha da önemlisi şu tabii: Yangın merdiveninin eksikliği şimdi mi sıkıntı oldu?
Yala ama Yutma oyunu, Kumbaracı 50 sahnesinin açılış oyunu filan değil. Salon kasımdan beri açık, üç buçuk aydır kaç yüz kişi ağırlamıştır izleyici olarak. Üç ay boyunca yangın tehlikesi neden kimsenin aklına gelmedi?
Yani kapatılmasının ardında yatan “gizli” neden oyun değil, öyle mi?
ınsanın pek inanası gelmiyor bu duruma.
Salak yerine koyulmaya çok mu alıştık acaba?

Haberin Devamı

Çok sıkıldım!

Hatırlar mısınız, bir zamanlar “çok sıkıldım” isimli bir köşe yazan fakir ama gururlu bir genç vardı.
Hâlâ var. Fark ettim de uzun süredir sıkılmamışım hayattan.
Neden diyeceksiniz. Efendim, bir gün 36 saatten oluşsaydı sıkılmaya vakit bulurdum. Artık tam sıkılacakken bir bakıyorum saat 12 olmuş ve uyumuşum. Bu kışın erken uyku gelmesi hali de fena.
En fenası da nedir biliyor musunuz? DVD arşivimdeki hiçbir filmin sonunu bilmemek. Böyle iş olmaz olsun.
Tamam, vakit yok makit yok diyorum ama yine de huysuz bünyeden kimi detaylar kaçmıyor.
Nelerden mi sıkıldım?
ıbrahim Kutluay ve Bugs Bunny ikilisinden.
14 şubat’ta sevgilisi olmayanlar için yapılan saçma sapan partilerden. Sevgili yaratıcı parti canavarları lütfen kusura bakmayınız ancak bu durum bende “insanlar çıldırmış olmalı” hissi yaratıyor. Neyi kutluyoruz arkadaş? Otur evinde, koy kendine bir çay. Deli etme insanı.
Ezel konuşmaktan. Haydi, lütfen birisi de Jack London’ın Martin Eden’ını çeksin. ılla aynısı olması gerekmiyor, aynen Ezel gibi olabilir, hani Monte Cristo adaptasyonu ya... Aforizmalar havada uçuşur valla. Başrollere de Kenan ımirzalıoğlu ve Beren Saat’i uygun görüyorum. Gerçi onlardan da sıkıldım ama...
Ayaklarımın üşümesinden. Geçen yıl hayatımı kurtaran Ugg’ları ne yazık ki rafa kaldırdım... Yirmi kat çorap ve patik mi giymedim, ısıtıcı biber kremi mi sürmedim, sıcak su torbalarıyla mı gezmedim...
Yok, olmuyor, pes ettim.
Sevgili smirting dostu, dış mekan ısıtıcısı üreten girişimciler sözüm size. Sigara yasakları sayesinde köşeyi döndünüz, şimdi biraz kafayı çalıştırma vakti. Lütfen bir de ayakkabı içi ısıtıcısı üretin...

Yazarın Tüm Yazıları