Kutsal ayda iftarlar politik şova dönüşmesin

RAMAZAN geldi, hoş geldi. Herkesin bu kutsal ayı en sağlıklı şekilde geçirmesini, oruç tutanlara güç diliyorum. Bu arada, aman bugünlerdeki aşırı sıcaklara da dikkat. Ramazan gelince akla hemen iftarlar gelir. Öncelikle söyleyeyim, çoğumuz gibi ben de beş yıldızlı, görkemli, anlı şanlı yerlerdeki, otellerdeki iftarlara karşıyım. (Dileyen istediği yerde iftar verir tabii ki, ama ben özellikle reklamına karşıyım. Bana göre böyle iftarlara harcanacak parayla, yardım gereken bir çok vatandaşın sorunları giderilir.)

Vatandaşın başına kakma
 

Kutsal Ramazan’da benim taktığım diğer bir konu da belediyeler, odalar ve bazı derneklerin iftarlarıdır. Daha doğrusu kurulan iftar çadırlarındaki gösterilerdir. Çadırı kurmuşsun, her akşam iftarda kaç kişiye, ne ikram edebileceğinin hesabını yapmışsın. Bırak artık çark dönüversin. Vatandaş çoluk çocuk, yaşlı genç, gelsin orucunu rahatlıkla, içine sindirerek açsın. Elinde kepçeyle yemeklerin başında kameraların, fotoğraf makinelerinin karşısına geçip, “Bakın bu yemekleri sayemde yiyorsunuz” gibi bir havaya bürünmeye hiç gerek yok. Vatandaşla oruç açacaksan, sohbet edeceksen seni alıkoyan yoktur. Ama reklamın da alemi yoktur. Hiç merak etme, vatandaş iftarı kimin verdiğini bilir, hayır duasını esirgemez. Amaç, bu kutsal ayda sadece vatandaşa yardımsa, “politikayla katiyen ilgisi yok” deniliyorsa sorun yoktur. Sen görünmesen de olur. Neyse bu benim kişisel düşüncemdir. Allah kabul etsin, herkese afiyet olsun.

Bir türlü içime sindiremedim

GEÇENLERDE DHA’nın Milas muhabiri Oktay Çayırlı bir haber geçti, “AKUT’a teşekkür belgesi” başlıklı. 17 Haziran’da özel bir şirketin arıtma tesisine teknik bir arıza için giren ve metan gazından zehirlenen Yüksel Kum, Özcan Özkan, Fikret Özdemir, Hasan Özgür, Mevlüt Özbakar, Serkan Miral ve Mustafa Öztürk’ü kurtarmak için AKUT ekipleri görev almıştı. Ancak 7 kişi yaşamını yitirdi. Habere göre; iki hafta sonra Milas Kaymakamı Bahattin Atçı, gönüllü olarak kurtarma çalışmalarına katılan AKUT ekiplerini ağırlayıp, teşekkür belgesi vermiş. Haberde şöyle deniliyor:

Canlar geri gelmez ama

“Kaymakam Atçı, 7 işçinin ölümünün üzüntüsünü yaşadıklarını belirterek, ‘Başlatılan adli ve idari soruşturma sürüyor. İhmal, suç varsa gereğinin yapılmasını hepimiz istiyoruz. Firma avukatları ile yetkilileriyle görüştüm. Onlar işçilere yönelik gerekli eğitim çalışmalarının yapıldığını, alet ve ekipmanlarının olduğunu söylediler. Şu an vahim olayın meydana geldiği alana ölçüm cihazları da yerleştirildi. Artık hazırlanacak raporları bekliyoruz. Yasalar çerçevesinde herkesin hesap vermesi lazım’ dedi. Olayın ardından AKUT ekibinin çalışmalarını takdirle izlediğini belirten Atçı, ‘Belki yapılanlar, giden canları geri getirmedi ama ölenlerin yakınlarının daha fazla acı yaşamamalarını sağladı’ diye konuştu. AKUT Bodrum Ekibi Lideri Sadettin Uslu da çalışmaları hakkında Kaymakam Atçı’ya bilgi verdi.”

Kimse kusura bakmasın

Haberi okuduktan sonra kafama takıldı, daha doğrusu anlayamadım. Öncelikle belirteyim... Kaymakam Atçı, mutlaka iyi niyetle çağırmıştır AKUT ekibini. Belki de gönüllülük esasına göre çalışan ekibi teşvik etmek istemiştir. Ama yine de benim içime sinmedi. Çok mu gerekliydi, medya temsilcileri önünde teşekkür etmek? AKUT ekiplerinin çabası tabii ki, övgüye değerdir. Ama benim taktığım zamanlama ve teşekkür şekli. Çünkü, ortada hala 7 kişinin acısı var. Ne bileyim işte, kimsenin çabasını küçümsemiyorum, ama içime sinmedi. Kimse kusura bakmasın, bana göre olmadı.