Kurumlar ve sanat hamileri

BÜYÜK sergilerin arkasında bankalar, holdingler, büyük kurumlar var.

Haberin Devamı

Hiç kuşkusuz bunları yönlendiren de kurumların başındaki genç sanat hamileri. İşte onlardan biri.
10 Eylül’de İstanbul’da SSM’de (Sakıp Sabancı Müzesi) açılacak Aniş Kapur (Anish Kapoor) sergisinin gerçekleşmesinin ardındaki isim Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer.
Dinçer, Artbasel
için yatırım yapan kişi, aynı zamanda.
Sanatı korumak, yurtdışına gidemeyenlere oradaki büyük sanatçıları, akımları tanıtmak için böyle sanat hamilerine ihtiyaç duyuluyor.
Akbank, sanatsal işlevini unutmayan kurumlardan biri. Bu kişiler, bu kurumlar para yatırarak, çağdaş sanatın yaygınlaşması misyonunu da üstleniyorlar.
Aniş Kapur İstanbul’da sergisinin açılışından önce Londra’ya gidip Kapur’un stüdyo/atölyelerini gezdiğimi yazmıştım. Sanatla zanaatın bir arada nasıl yapıtlar yarattığını, buraları gezdikten sonra anlayabilirsiniz.
Yaratıcılığın sanatçının zihninde doğduktan sonraki aşamalarını izledim. Atölyedeki ilk ortaya çıkıştan bitişe kadar olan süreç, sanatçının dünya görüşünün, felsefesinin, okuduklarının, dünyaya sanattan bakmanın gizlerini sezdiriyor.
Serginin İstanbul Bienali’ne denk düşmesi, herkese görebilme fırsatı veriyor. Sergi Bienal’den sonra da devam edecek. 12 Eylül’de de Müze’de ilgi çekici bir panel yapılacak. Dünyadan birçok tanınmış müze yöneticisinin, uzmanların katılacağı panelin konusu ilgi çekici: çağdaş sanatın (artık) geleneksel (halini almış) koleksiyonuna sahip müzelerde yer alan çağdaş sanat sergileri. Yani çağdaşın çağdaşını, güncelini ele alacak bir panel.

* * *

ANISH KAPOOR’un Londra Olimpiyatları için yaptığı Yörünge’yi gördüm. 115 metre boyundaki çelik heykel, konstrüksiyon Olimpiyat Parkı’nda bakıma alınmıştı. Bu yapıt Cecil Balmond ile ortak bir çalışma.
İlgililerin verdiği bilgiye göre eser ve çevresindeki, tepesindeki kafeler, lokantalarla Paris’teki Eyfel Kulesi’ni nin işlevini görecekmiş.
Her zaman ziyaret edilebilecek, her zaman yararlanılacak.
Bir heykelin, böyle bir sanat eserinin seçilmesi, yüceltilmesi karşısında, bizim yöneticilerimizin, yetkililerin heykel karşısındaki olumsuz tavırlarını düşünmeden edemedim. O ülke bu yapıtla övünüyor! Oysa biz!..
Elbet bizim de övünecek heykeltıraşlarımız var, onların birçok yapıtı yurtdışında, parklarda, meydanlarda sanatseverlerle buluşuyor.
Dilerim, İstanbul’un en büyük parkı için heykel yarışmaları açılır, heykeltıraşlarımızın eserleri bu parkta sergilenir.
Müze dışında, Beyoğlu’nda Akbank Sanat’ta da bu serginin izleri görülebilecek.
Kapur, zengin malzeme kullanmasıyla tanınıyor, atölyedeki farklı doğal ve yapay birçok malzemeyi bir arada görüyorsunuz. Taştan pvc’ye, plastikten pigmente kadar uzayan bir malzeme listesi. Atölyede yapılmakta olan aynalar, beni adeta içine çekti, parlak ve mat olanları, ayna kavramına bakışımızı değiştiriyor, zenginleştiriyor. Gökyüzü aynası da varoluştan itibaren varlık üzerine düşünmeye çağırıyor bizi.
Sanatçı retrospektiften pek hoşlanmıyor. Her sergi için yeni çalışmalar yapıyor. Mimari, mühendislik, teknoloji yaratım sürecinin içinde birlikte olunca, bu mesleğin mensupları da üretimde çalışıyor.
Elbet büyük boyutta eserler yarattığından, atölyelerin de tavan yüksekliğini, metrekaresini tahmin edebilirsiniz. İstanbul Bienali sırasında, dünya sanat meraklıları, ilk kez tonlarca ağırlıkta olan bu eserleri de görecekler.

* * *

İSTANBUL’DA büyük bir sanatçının, dev yapıtlarını görmeye hazır olun.

Yazarın Tüm Yazıları