Kur’an’ın istediği nüfus

Kur’an, mal ve nüfus çokluğuna karşı nitelik zenginliğini önermekte, mutlu ve başarılı bir hayatın garantisi olarak nitelikleri, değerleri öne çıkarmaktadır.

Haberin Devamı

Tekâsür ve kevser sözcükleri Kur’ansal sözcüklerdir ve ikisi de çokluk anlamındaki ‘kesret’ kökünden türemiştir. Bunların ilki (tekâsür), kelle sayısı ve madde ile övünmeyi, ikincisi (kevser) ise ölümsüz değerlerin bolluğuyla yücelmeyi ifade etmektedir.

Tekâsürü putperest bir tutku sayan Kur’an, kevseri yüceltmektedir. Kevser, ölümsüz değerlerin bol bol verileni veya verilmesidir.

Kur’an’ın insanı, tekâsür ile değil, kevser ile mutluluk ve onur arayacaktır. 108. sure (Kevser Suresi) bize göstermektedir ki, kelle sayısı bakımından öne çıkamayan insanlar, kevser değerleriyle yücelebilmektedirler.

Kevser değerlerinde gerilemeye sebep olan bir nüfus artışının bir tekasür sergilemeye başladığının bilinmesi gerekir. Kur’an bu noktada bir uyarı yapmaktadır:

Haberin Devamı

Dünyayı felakete götüren denge bozukluğunun temelinde de nüfus çokluğu ve bunun yarattığı kaos ve korkunun saptırmaları vardır. Nitelikli nüfus, hiçbir zaman çok olmaz. O daima, azlığından yakınılan bir nüfustur. Nüfusun fazlalığından yakınma başladığı anda niteliksiz nüfus var demektir. Bunun diğer anlamı ise kaos ve felaketin başlamış olduğudur.

Kur’an, insanı en büyük emaneti taşıyan varlık olarak gördüğünden yetenekli, üretken, yapıp-eden insan aramaktadır. Sadece fotoğraf ve nüfus kağıdıyla ‘insan’ olan yığınların Kur’an’ın idealindeki ‘emanet taşıyıcı’ sorumlu varlık olmaları söz konusu edilemez.

Nüfus çokluğu yerine nüfusun niteliğini hem de sayısal örnekler vererek öne çıkaran ayetler vardır. Bazılarını görelim:

“Sayıca az nice topluluk vardır ki, sayıca çok nice topluluğa Allah'ın izniyle galip gelmiştir.” (Bakara, 249)

“Sizden sabırlı yirmi kişi olsa, küfre sapanların iki yüz kişisine galip gelir; sizden yüz kişi olsa, onların binine galebe çalar. Çünkü onlar gereğince anlamayan bir topluluktur. İçinizden sabırlı yüz kişi olsa, iki yüz kişiye galip gelir; sizden bin kişi olsa, Allah'ın izniyle iki bin kişiye galebe çalar.” (Enfâl, 65-66)

Bu ayetlerde, galibiyetin arkasında iki değer gösterilmiştir: İman, sabır. Bunların ikisi de nitelik değerleridir ve ikisi de niceliğe (kafa sayısı fazlalığı) karşı öne çıkarılmıştır.

Haberin Devamı

“Onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırılmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir. Artık sen onları bir süreye kadar kendi gafletleri içinde bırak. Sanıyorlar mı ki, kendilerine verdiğimiz mal ve oğullarla güçlendiriyoruz onları ve iyiliklerine koşuyoruz. Hayır, farkında olmuyorlar.” (Müminûn, 53-56)

Bu ayetler, dindeki hizipçi-bölücü unsurların, yani dini Kur’an’ın dışına çeken mişnacı Allah ile aldatma fırkalarının şeytanî dayatma ve avuntularından birine dikkat çekmektedir. Nitekim Türkiye’de bu takımın öncü kadroları halka hep şu Kur’an dışı hezeyanla dayatmalar yapmaktadırlar:

Haberin Devamı

“Allah’ın verdiğine itiraz edilmez, Allah her doğan insanın rızkını elbette verir. Daha çok doğurun, en az üç tane doğurun. Aksini söyleyenler bizim kökümüzü kesmek istiyorlar.”

Bu ‘şeytanî gaza getiriş’in laf ebeleri şunu unutmaktalar: Allah her doğanın rızkını verir, böceklerin de rızkını verir ama rızkının verilmiş olması insan olmak için yeterli değildir. Kur’an, rızkı verilen veya rızkını temin eden insan değil, emanet taşıyabilecek nitelikli, yetkin insan istemektedir.

Allah ile aldatma hiziplerinin anlamak istemedikleri işte burasıdır. Ama biz şunu çok iyi anlıyoruz:

Allah ile aldatanlar, kendilerine taraftar yaratmak için Kur’an’ın ve insanlığın bütün değerlerini bir pula satmaktan asla çekinmemektedirler.

Haberin Devamı

Nüfus meselesinde de gerçek, onların iddialarının tam tersidir. Şimdi söylediklerimizi, Kur’an’ı izleyerek daha yakından ve daha açık görelim.

KUR’AN, NÜFUS ARTIŞININ FRENLENMESİNİ İSTİYOR

Kur’an, bazı koşullar altında izin verdiği dört kadınla evliliğin tek eşlilikle yer değiştirmesini önermekte ve gerekçelerden biri olarak da çocuk sayısının az tutulmasını öne çıkarmaktadır. Çünkü çocuk sayısı arttıkça nitelikli çocuk yetiştirme imkânı azalır.

Kur’an, nitelikli nüfusta ısrarlıdır.

Mal ve nüfus çokluğu ile övünmeyi putperestliğin bir belirişi (veya uzantısı) sayan Kur’an, nüfusu bol toplum değil, nüfuzu kuvvetli toplum istemektedir. Yani Kur’an, insan meselesinde sayıya değil, niteliğe önem vermektedir.

Haberin Devamı

İnsan meselesinde önemli ve güvenilir olan; değerli, üretken insana sahip olmaktır, sayı çokluğuna değil. Ne yazık ki Müslümanların çekirdek kuşakları bile nüfus ve mal çokluğuyla övünme ve insan sayısını artırma tutkusuna yenik düşmüşlerdir. Oysaki Kur’an çok açık konuşmaktadır:

“Cemaatiniz çok da olsa size zerre kadar yarar sağlayamaz. Allah inananlarla beraberdir.” (Enfâl, 19)

Burada sayısal çoğunluğa karşı nitelik öne çıkarılmıştır. İman bir nitelik-değerdir, sayısal değer değil.

Nüfusun niteliğini dikkate almadan sayıyı artırmak, insanlığı çok zor durumda bırakmıştır. Bugün yakındığımız küresel felaketlerde en büyük pay düzensiz nüfus artışınındır.

Yazarın Tüm Yazıları