Korkular sizi durdurmasın

Eski Fransa Başbakanı Dominique de Villepin’e göre, Türkiye bir anlamda Avrupa’nın korkularının kurbanı.

Avrupa’nın güveni yerine geldiği zaman, Avrupa bir global güç olarak kendisini kabul ettirmeyi başardığı zaman Türkiye’nin de işi kolaylaşacak.

İstanbul’dan bir eski Fransız başbakanı geçti.

Eski Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac döneminde önce dışişleri bakanlığı, sonra başbakanlık yapmış olan Dominique de Villepin’i Galatasaray Üniversitesi’nde dinledik.

Peşinen söyleyeyim ki, aristokrat bir aileden gelen De Villepin sıradışı bir politikacı.

Entelektüel kişiliği daima ön planda. Aynı zamanda şair ve yazar.

Bildiğim kadarıyla en son yazdığı kitap "Uykusuzluk Oteli" (Hot?l de l’insomnie) adını taşıyor.

Uykusuz geçirdiği gecelerde kendisini yalnız bırakmayan kitapları anlatıyor.

Dominique de Villepin’in, Türkiye açısından önemi hem dışişleri bakanlığı, hem başbakanlığı döneminde daima Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğini desteklemiş olması.

Fransa’da 1974-1981 arası döneminin cumhurbaşkanı Valery Giscard d’Estaing’in "Türkiye Avrupalı değil" sözleriyle kopan fırtınada De Villepin açıkça Türkiye’nin safında yer almıştı. "Türkiye Avrupalı" demişti. Kaydettik elbet bu sözlerini bir kenara.

Şimdiki cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Türkiye’yi her fırsatta "hırpaladığı" bir dönemde can kulağıyla dinledik Villepin’i.

Bu arada yeri gelmişken hatırlatayım: Sarkozy ile eski başbakanın arası hiç iyi değil.

Sarkozy’nin, De Villepin’in başına bir yolsuzluk soruşturması sararak politik kariyerini fena bir şekilde yerle bir ettiği söyleniyor.

GLOBAL KAOS


Peki, İstanbul’a dönersek Galatasaray Üniversitesi’ndeki konuşmasında neler anlattı Dominique de Villepin?

Konuşmasının başlığı "Global Kaos".

Global kaos dünyanın başından hiç eksik olmamış.

Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet’in 1453’te İstanbul’u fethetmesini ilk "modern globalleşme" olarak anlatıyor...

15. ve 16. yüzyıllar ile 21. yüzyıl arasında paralellik kuruyor.

O yüzyıllarda da dünya şimdiki gibi büyük bir değişimden geçiyor: Bir yanda büyük keşifler, yeni dünyalar var. Diğer yanda değişim nedeniyle korkular.

Korku, De Villepin’e göre bugüne de damgasını vuruyor.

"Gelecek korkusu", "bilinmeyenin korkusu", "ötekinin korkusu".

TÜRKİYE KORKUSU

Elbette bu kadar korku arasında Türkiye’nin payına düşen de var.

Dominique de Villepin’e göre, Türkiye bir anlamda Avrupa’nın korkularının kurbanı.

Zaten genişleme meselesi Avrupa’yı da felç etmiş durumda.

Avrupa’nın güveni yerine geldiği zaman, Avrupa bir global güç olarak kendisini kabul ettirmeyi başardığı zaman Türkiye’nin de işi kolaylaşacak.

"Korkular," diyor De Villepin, "Bizi durdurmamalı. Avrupa da, Türkiye de yoluna devam etmeli. Korkuları yenmenin yolu ise kimlik bunalımlarına, kültürel çatışmalara diyalog yolunu açmak."

Bu son günlerde adından sıkça söz edilen "Akdeniz Birliği"ne gelince Dominique de Villepin’e göre, bu Türkiye’nin AB üyeliğine bir alternatif değil.

Akdeniz çanağının daha güvenli, daha zengin bir bölgeye dönüşmesi için bir işbirliği projesi.

"Türkiye’nin bu projeye katkısı büyük olabilir" diyor.

Ankara’nın Avrupa Birliği’ne sırt çevirmiş gibi göründüğü bir dönemde De Villepin’i dinlemek insana iyi geliyor.
Yazarın Tüm Yazıları