Klasik filmler asla ölmez

GÜNLERDİR sanat sayfalarında, dergilerde en çok sözü edilen film; Roman Polanski’nin Charles Dickens’ın romanından sinemaya yeniden uyarladığı Oliver Twist.

Kısa bir süre önce International Herald Tribune’de ünlü rejisörün, ünlü romana getirdiği yeni yorum üzerine uzun bir yazı yayınlandı.

Newsweek’te Ginanne Brownell’in Oliver’in Yeni Twist’i (21 Kasım 2005) yazısını görünce yeniden edebiyat-sinema ilişkilerine değinme gereği duydum.

Reşat Nuri Güntekin’in hemen hemen herkesin okuduğu Çalıkuşu romanı da Yeniden Çalıkuşu adıyla televizyonda dizi olarak gösteriliyor.

Bizden vereceğimiz örneklerden Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı, Halide Edip Adıvar’ın Vurun Kahpeye romanları da anılabilir. Onlar da birkaç kere filme alındılar.

Ancak Charles Dickens, Oliver Twist’i 1838’de yazmış, üzerinden 167 yıl geçmiş.

1909 yılından beri de 20 kez filme çekilmiş. Sağanak yağmura rağmen Londra’daki gösterimine kalabalık bir seyirci kitlesi gelmiş.

* * *

GOGOL’
un Ölü Canlar’ı da yeniden sinemaya aktarılıyormuş. 2006 yılında Pasternak’ın Doctor Jivago’sunun yeni bir çekimi yapılacakmış.

Benim o filme hayran bir dostum, acaba o kadar iyi çekilebilir mi diye sordu.

Sahi hiç aklıma gelmemişti; 20 kez çekilen bir filmi seyredenler mutlaka bir karşılaştırma yapacaklardır, sanırım bir yönetmenin de cesareti bu olsa gerek.

1967’de çekilen John Galsworthy’nin The Forsyte Saga’sı hálá mini dizi olarak birçok televizyonda gösteriliyor.

Türk okurunun da yakından tanıdığı Jane Austen, bu konuda liste başı olanlardan.

Dünya edebiyatının zenginliği sinemaya da yansıyor. Bizim edebiyatımızın da çok güçlü olduğu kansındayım. Neden aynı eserler birkaç kez filme çekilmez. Sadece küçük dizilerle yetinilir?

Edebiyat-sinema ilişkisi neden bizim ülkemizde, tam anlamıyla kurulamamıştır?

Çok satan romanlarımızdan biri perdeye aktarılamaz mı, dizi olamaz mı?

Her zaman iyimser bir yorum yaparım. Sinemaya aktarılan, dizi yapılan kitapların satışı nasıldır?

Birbirini etkilemiyor. Eskiden yabancı klasik eserler gösterildiğinde, kitabı da satabiliyordu.

Seyirciler bugün modern eserlerden sinemaya aktarılanlara aynı ilgiyi gösteriyorlar mı?

Bir eleştirmenin yargısında ne derece gerçeklik payı var?

‘1980’den bugüne geldiğinizde, film ve dizi versiyonlarını seyrettiğinizde insanların hálá 19. yüzyılı çok sevdiklerini fark edeceksiniz.’

* * *

SİNEMA-
edebiyat ilişkisini güçlendirmeliyiz.
Yazarın Tüm Yazıları