Kimse kılıf aramasın

NİĞDE’de Başbakanlık korumalarından birisinin ’gazetecilere silah’ çekmesi olayı gerçeklerden uzaklaştırılmak isteniyor. Başbakan’a yakın bir gazeteci köşesinde bize haksızlık etmiş.

Haberin Devamı

Sanki olayın tanığıymış gibi ahkám kesiyor. "Pes yani. Siz devletin güvenlik güçlerinin uyarılarını hiçe sayacaksınız, şüpheli hareketler yapacaksınız, muameleye uğrayınca da kıyameti koparacaksınız" diyor.

Böyle bir şey yok; önyargılı bir bakış bu... Aynı Başbakanlığın yaptığı yanlış ve maksatlı ifadelerle dolu açıklaması gibi...

Bir kere bulunduğumuz minibüsü bize TOKİ tahsis etti. Zaten orada iş yapan müteahhitlik firmalarınca kullanılıyormuş. Yani aracın ’siyah renkli ve camları siyah filmle kaplı (aslında orijinal olduğunu öğrendik) olması bizim tercihimiz değil; biz konuğuz o anda... Niğde-Bor’da TOKİ’nin anahtar teslimi töreninde Başbakanlık ve AKP’nin otobüslerinin yanında saatlerce durdu. Peki Başbakanlık korumaları, ’kuşku uyandırıyorsa’ daha o zaman neden fark edilmedi, bloke edilmedi o araç!

BİZİ GÖRMEDİLER Mİ

Başbakan törenden sonra daireleri gezerken ve vatandaşlarla sohbet ederken, biz Niğde’deki miting alanına doğru hareket ettik. Yaklaşık 1-1.5 km uzaklaştık. Başbakan’ın konvoyu daha tören alanından hareket etmemişken, gereksiz bir şekilde Başbakanlık açıklamasında yer alan ifadeyle ’bloke’ edildik. Aracımız, megafon ve sirenle yapılan ısrarlı ikazlara uymamış!

Böyle bir uyarının olmadığını samimiyetle söylersek Başbakanlık Koruma Müdürü ile Basın Danışmanı inanır mı bize? (Olayı duyduklarında bize ne oldu diye sorma nezaketi bile gösterilmedi.)

Önümüzdeki yol açık, konvoyun gelmesine daha 5 dakika var.

Ama Başbakanlık korumalarından bazılarının ’korkudan’ olsa gerek aşırı hassasiyeti ile işgüzarlık yapıldığı niye dikkate alınmıyor.

Tamam uyardılar durduk. Bizim araçtaki koruma polisimiz, ilk yol kesmede içerde gazetecilerin olduğunu söylüyor meslektaşına; ikinci kez de yineliyor.

Öyle iddia edildiği gibi bizim aracımızın şoförünün, görevli Başbakanlık polisinin üzerine maksatlı bir araç araç sürme olayı katiyen yok. Zaten aracın daha ileri gideceği nokta; ekip arabasının üzerine çıkmak ya da tarlaya girmek olabilir. Silahı gördüğünde şoförümüzün ne hale geldiğini biz yaşadık...

CANLI BOMBA MI, TERÖRİST Mİ

Bizim koruma polisimiz, "Ben polis molis dinlemem. Bundan sonra senin kim olduğun hiç önemli değil, çeker vururum. Güvenlik tedbiri var" diyen meslektaşına aynı şekilde mi karşılık vermeliydi?

İyi ki soğukkanlı davrandı? Çünkü her ikisi de aynı görev tanımına giriyorlar. Yoksa, olacakları hiç düşünmemek gerekiyor.

Eğer ’terörist’ veya ’canlı bomba’ kılıfına sokuluyorsak, bizi baştan gören -buna Koruma Müdürü de dahil- koruma polisleri bizi daha baştan ’entegre’ etmeliydiler. Görevleri orada başlamalıydı.

Allah’tan aynı koruma aracından inen Başbakanlığın öteki duyarlı ve saygılı polisleri geldi de, minibüsün içinde ’üç gazeteciye ve, bilgisayarları ve fotoğraf makinelerini’ görüp meseleyi hemen anladılar.

Bu arada bir saptama yapmak gerekiyor... Niğde’deki bu olaydan sonra birçok çevreden anlatılanlarla, Başbakanlık korumalarının ne kadar zor görev yaptıklarını bir kez daha öğrendik.

Mersin’de Başbakan’ın yol açtığı ünlü "ananı al da git" olayından sonra Başbakanlık polisleri daha sıkıntılı görev yapıyorlar. Neler çektiklerini de, Ankara’da herkes biliyor. Dileriz yarın hiçbirinin psikolojisi bozulmaz.

Bu ortamda güvenlik zafiyetini kimse göz ardı edemez; bizler de... Ama ortada yaşanan gerçekler var.

Başbakan ve koruma müdürü; halkın Başbakan’a laf atmasına, tepki pankartı taşımasına ve eleştirmesine tahammül edemiyorlar. Sonuçta olanlara karşı amirler polisleri, polisler de vatandaşı ciddi şekilde ’sıkıyor’. O zaman da olanlar oluyor.

Ama bugün bunun çözümü (!) bulunmuş; gazeteciler ’Japon turistler’ gibi toplu halde bir yerde bulunduruluyor. Başbakan’ın ev gibi gezilerini izleyemiyor ve örneğin çocuklara oyuncak verirken dahi yanına sokulmuyor ve en önemlisi de soru sormaya cesaret edemiyor.

Bu uygulamayı Bush’un korumalarına ’özenen’ Özal başlatmadı mı?

O korumalar beni Hannover’de dövdü

BERLİN’den arayan Avrupa Türkleri Dayanışma Derneği Başkanı Muhammet Demirci, Başbakanlık korumalarının davranışlarına ilişkin bir gerçeği anlatıyor:

"Türkiye’den gelen Başbakanlık korumaları, Honnover’de, Erdoğan ve Merkel’in gözleri önünde, yeşil sermaye holdinglerinin vurgununu, Alman Başbakanına Almanca anlatmak isterken beni yaka paça salondan atarak dövdüler. Merkel, Türk polislerinin davranışını gözleriyle takip etmiş. Başbakanımıza neler söyledi, bilemiyorum. Ama beni onların elinden Alman polisi kurtardı. Alman gazeteleri, bu olaya geniş yer verdi. Berlin Kriminal Polisi bu konuda soruşturma açtı; geçenlerde ifademi aldı, şimdi bu polislerin isimlerini tespit etmeye çalışıyor. Sanıyorum bu dayağı, Yimpaş’Dursun Uyar’a karşı haklarımızı aramak istediğimiz için yemiş oldum. Almanya ve Hollanda’da bu konuda soruşturmalar tamamlandığında Türkiye adına utanacağız."

Biliyor musunuz

CHP Kozyatağı’nda 3 dönümlük bir alanda (eski McDonalds’ın yeri) yapılan coşkulu açılışında Oktay Kaynarca, Cem Davran, Tarık Ünlüğüoğlu, Selçuk Yöntem, Erman Toroğlu, Emre Kınay gibi sanatçılar ile milletvekili adayları Algan Hacaloğlu, Prof. Nur Serter, Bayram Meral ve Koruk Kalender’in katıldığını... HIRANT Dink’in öldürülmesi ile ilgili davaya 2 temmuz pazartesi günü Beşiktaş’taki Ağır Ceza Mahkemesinde başlanacağını... İP Genel Başkanı Doğu Perinçek’e, İsviçre’nin sadece mahkumu günü için vize vereceğini bildirdiğini...

Haberin Devamı

Mesaj Panosu

YTÜ İnşaat Mühendisliği bölümünün yılsonu etkinliği Oditoryum’da bugün 14.00’te; Leyla Pınar (piyano), Elif Sanem Güleç (şan), Nazlı Işıldak (piyano), Selim Dündar (ney), Faruk Yükseler (gitar).

SULTANAHMET esnafını kim dinler? "Ayasofya’nın yanında Yerebatan’ın yanında gündüzleri yanan elektrik direklerini kimse görmüyor mu? Elektrik idaresine telefon ediyoruz, ilgilenmiyorlar."

İbrahim DELİBAŞ- Divriği Yağbasan Köyü Muhtarı

UNUTMA

Sokaktaki hayvanları bu sıcakta unutmayın; bu günlerde yemek ve su bulmak her zamankinden daha zor. Boş bir yoğurt kabına doldurduğunuz suyu akşamdan evinizin bahçesinin önüne koyunuz.

Yazarın Tüm Yazıları