Kendi şarabıma 80 TL ödemek zoruma gidiyor

YAZGAN Şarapçılık’ın üçüncü kuşak temsilcilerinden Murat Yazgan’la İzmir Pınarbaşı’ndaki fabrikada bir aradayız.

Haberin Devamı

Murat Bey, bu sektörün belki de en dobra konuşan birkaç isminden biri. İçi dışı bir. Hiçbir şeyi içinde tutmuyor, söylüyor. Kimi kesimleri kızdıracağını bilse de lafını hiç ama hiç esirgemiyor.
Yazgan, söze, “Türkiye’de şarap zaten pahalı ama bu yıl daha da pahalı olacak” diye başlıyor.
- Hayırdır?
- 2011, sıkıntılı bir yıl oldu. Bağlarda hastalık gözlemlendi. Bu da rekolteye direkt etki etti. Belli bölgelerde üzüm kesilemedi. Dolu da vurdu. Hastalığın etkileri bu sene de devam edecek gibi. Rekoltenin düşük olması kaliteye olumlu, maliyete ise olumsuz yansıdı. Bu, en ucuz şarabın fiyatının yüzde 25 artması demek.
- Bir de vergi yükü var tabii...
- Evet, Türkiye’de biz üreticiler için bir yük ama konuya yine vergiden başlayan, ağlayan, şikayet eden bir sektör temsilcisi olmak istemiyorum. Şu anda yüksek vergi oranlarından şikayet edemeyiz. Hiçbir üretici de şarabın pahalı oluşunda sadece vergiye yaslanamaz. Çünkü iki yıldır yüzde 63.9’luk nisbi vergi yok. Sofra şarabında da, üst düzey şarapta da artık sadece maktu vergi var. O da litrede 2.98 TL. Söylemeye çalıştığım şu: Üst düzey şarapların bayi satış fiyatlarının artık nisbi vergi kalkmışken bu düzeyde olmaması, daha düşük olması lazım. Ama değişen bir şey olmadı. Kimse de bunu fark etmedi. Herkes alıştı.
- Peki, siz de alıştınız mı?
- Şimdi, restorana gidiyorum. Kendi şarabımı içiyorum. Şişesine 80 TL yazıyorlar. Düşünebiliyor musunuz bana bile o rakamı yazıyorlar. Maliyetini biliyorum, kaça verdiğimi biliyorum. Gücüme gidiyor doğrusu. Bu, sadece şarapta var. Siz hiç rakıya, şaraptaki gibi 4-5 katı fiyat yazan yer gördünüz mü? Yazamaz.
Murat Yazgan, bu nedenle Türkiye’de şarap tüketiminin evlere kaydığını, restoranların marjlarını çok yüksek tutmaları nedeniyle zincir marketlerde satışların adeta patlama yaptığını söylüyor.
Sözü, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (TAPDK) bira hariç tüm alkollü içeceklerin sadece cam şişede satılmasına getiren Yazgan, uygulamadan memnun olduğunu belirtiyor. Özellikle kayıtdışını zaptı rapt altına alacağı için gayet olumlu bulduğunu kaydeden Murat Yazgan, uygulamada ise hata yapıldığı görüşünde.
Yazgan, “Yönetmelik, biz üreticilere, ‘1 Temmuz’a kadar üretebilir, 1 Ekim’e kadar satabilirsin’; tesis sahiplerine de, ‘31 Aralık’a kadar ikram edebilirsin’ diyor. 1 Temmuz sezonun tam ortası. Bu durumda, sezonun ortasında, yılın kalan döneminde satacağımız şarabı da stoklamak durumundayız. Biz dahil kimsenin öyle bir yeri olduğunu sanmıyorum” diye konuşuyor.
Murat Yazgan, bu eksikliğine rağmen uygulamanın, turistin ne içtiğini bilmesi, bu ürünün kim tarafından üretildiğini öğrenmesi ve marka bilinirliğine katkısı açısından olumlu olduğunu da ifade ediyor.
- Peki, hiç olumsuz yanı yok mu?
- Bakış açınıza bağlı. Tesislere ek yük getireceği açık. Eskiden müşteri şarabını kendi alırken şimdi garson servis yapmak zorunda. Örneğin, aynı anda 500 kişinin yemek yediği bir tesis için ortalama 40 garson lazım. Bu da yaklaşık 60 milyon TL demek.
Yazgan, bir de şarapçılık yapıp da şişeleme hattı olmayan firmalara dikkat çekiyor. Bunların sayısının yüzde 10-15’e tekabül ettiğini bildiren Murat Yazgan, ya bu ek maliyeti üstleneceklerini ya da kepenk indirmek durumunda kalacaklarını dile getiriyor, “Ama yine de iyi oldu” diye de ekliyor.

Haberin Devamı

Yeni markaların esin kaynağı memleketlerimiz

Haberin Devamı

ÖNÜMÜZDEKİ yıl kuruluşunun 70’inci yılını kutlamaya hazırlanan Yazgan Şarapçılık, sektörün en büyük oyuncularından biri olmasına rağmen, adı diğer üreticiler kadar bilinmeyen, daha çok ekonomik fiyatlı kitle şaraplarıyla sürümden kazanmayı tercih eden bir firma.
Geçen sene başında kurumsallaşmaya daha fazla ağırlık verip üç kuşaktır aile fertleri olarak sürdürdükleri işleri profesyonellere devretmeye başlayan ve Fransız önolog Antoine Bastıde d’Izard liderliğinde güçlenen, girdiği değişim sürecinin ilk sinyallerini Roseo’yla veren, diğer bir çıkışı da Mahra serisiyle yapan Yazgan Şarapçılık, bu yıl iki iddialı lezzeti daha şarap severlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Murat Yazgan’dan dinliyoruz:
- Biri Casaba. Orta segmentte. Dolce Vita’nın bir üstüne konumlandırdık. Adı, bağlarımızın bulunduğu Turgutlu’dan. Turgutlu’nun o bölgedeki adı olan Kasaba’dan yola çıktık. Hem Casaba hem de Kasaba olarak tescilini aldık. Martta şişelemiş olacağız. Diğeri Vodina. Selanik göçmeniyiz. oradaki kasabamızın adı. Üretimimizin en üst kademesine koymayı arzu ediyoruz. Fransa’dan getirdiğimiz meşe fıçılarda bekliyor. Beyaz Chardonnay, kırmızı Cabernet, Merlot, Syrah kupajı. Kasım gibi nihai tüketiciyle buluşacak. Çok iddialıyız. Üst segmentte bizim de olduğumuzu, atılım yaptığımızı tüm şarap tutkunlarına ispat edeceğiz.

Haberin Devamı

Dışarıda rekabet için yerel üzüm kullanalım

MURAT Yazgan’la ihracat da konuşuyoruz. Bu kadroyu da yenilemişler. İlk etapta Singapur ve Danimarka’ya birkaç konteyner şarap göndermişler. Çin pazarıyla da temasları olmuş. “Zor ve tehlikeli bir pazar. Ticari anlayışları çok farklı. Şarabı bilmiyorlar. Doğru kanal, temsilci ve yol arkadaşı lazım” diyor.
Yurtdışında fiyat rekabetinde sektör olarak sıkıntıları olduğunu da belirten Yazgan, Avrupa’da maliyetlerin de fiyatların da bizden düşük olması nedeniyle piyasaya girmekte zorluk yaşadıklarını dile getiriyor:
- Bir de tüm dünyada bilinen üzümlerle üretilmiş şaraplar yerine sadece bizim ülkemize özgü yerel üzümlerle (Kalecikkarası, Öküzgözü, Boğazkere gibi) şaraplarımızı Avrupalı’nın beğenisine sunabilirsek daha başarılı oluruz. Son yıllarda aldığı ödüllerle kalitesi tescillenen Türk şarabının marka olabilmesi için bence yapmamız gereken bu.

Haberin Devamı

Keyif için bağda şaraphane ve butik otel kuracağız

TURGUTLU Çepnidere’deki bağlarında kurmak istedikleri “Chateau” şaraphane için seneye düğmeye basmayı hedeflediklerini de dile getiren Murat Yazgan, “Bir butik otel de yapabiliriz. Zira son yıllarda şarap dostları, meraklıları artmaya başladı. Bağbozumunda makasla üzüm kesip üretime iştirak etmek istiyorlar. Bu anlamda sektörde boşluk var. Belki biz doldurabiliriz. Bunlar işin ticari değil, keyif yanları. Keyfiniz olacak ki, böyle şeyleri hayata geçirebilesiniz” diye konuşuyor. Yazgan, belki ileride tüm tesisi buraya taşıyabileceklerinin sinyalini de veriyor.

1 milyon Euro harcayıp üretimi hızlandıracağız

Haberin Devamı

MURAT Yazgan, karar aşamasında oldukları bir başka yatırımdan da söz ediyor. Avrupa’da yeni yeni kullanılan, Türkiye’de olmayan bir cihazdan bahsediyor. Doğal olarak, ismini vermekten ticari kaygılarla kaçınıyor.
- Peki, biraz ipucu veremez misiniz?
1 milyon Euro’luk bir yatırım. Sofra şarabında kullanılan bir teknoloji. Maliyetleri minimize ediyor, fermantasyonu hızlandırıyor, verimi artırıyor. Bunun yanı sıra soğutma ünitesini büyüteceğiz, yeni tanklar alacağız, fabrikanın girişini de değiştireceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları