Kebabımız sağlığa zaralı bir yemek mi

Bir İngiliz Üniversitesi, yürüttüğü araştırmaların sonuçlarına dayanarak "kebabın en zararlı Fast Food olduğunu" açıkladı.

Bu, sonuçları ve güvenirliliği oldukça tartışmalı bir araştırmadır. Kebabın bazı sağlık zararlarının olduğu doğrudur, ama hamburgerle veya sokak işi pizza ile karşılaştırıldığında, durumu asla onlardan daha kötü değildir. Hatta, belirli kurallara uyulabilirse sağlıklı bir Fast Food haline bile getirilebilir.

KEPAP türü yiyeceklerin temelde iki sorunlu yanı var: İlki, kırmızı etin ihtiva ettiği damar tıkayıcı doğal doymuş yağlardan ve pişirilme sürecinde oluşan trans yağlardan kaynaklanıyor. Doymuş yağlar da, trans yağlar da damar sertliği oluşturan ve damarları daraltıp tıkayan "Ateroma" plakalarının oluşumunu hızlandıran besinler.

Kebapla ilişkili ikinci sağlık sorunu kömürde veya ateşte pişirme sürecinde oluşan zararlı kimyasal maddelerdir. Bu maddelerden bazılarının kanserojen özellik taşıdığı, özellikle kalın bağırsak kanserinin oluşumunu hızlandırdığı ileri sürülüyor.

ÖNLENEBİLİR ZARARLAR

Doymuş yağ ve trans yağı az bir kebap yemek de mümkündür. Dana etinin yağsız bölümleri ile hazırlanmış ve pişirilme sürecinde margarin, kuyruk yağı, tereyağı ilave edilmemiş bir kebabı, ölçülü miktarlar ve sıklıkta tüketirseniz sorunu çözebilirsiniz. Pişirilen etin ateşle doğrudan temas etmemesine, ateşle arasında 15-20 santimetrelik bir mesafe kalmasına dikkat etmek, alevin etle doğrudan temasına ve yanmasına engel olmak, kanserojen kimyasalların oluşmasını engelliyor. Kısacası eti yakmayacak, pişireceksiniz!

Bu önlemleri özellikle "Kendin pişir kendin ye" sloganı ile çalışan yerlerde kolayca uygulayabilirsiniz. Piknik yaparken yaptığınız kebap pişirme keyfinin tadını bu önlemleri uygulayarak da çıkarabilirsiniz.

NE YAPMAK GEREK

Kebap türü besinler bizim kültürümüzün önemli köşe taşlarıdır. Onları reddetmek yerine sağlıklı yiyecekler haline getirmek gerekiyor. Tatlarını, sunumlarını, görünümlerinin bozmadan, besinsel faydalarını arttırmak, zararlı yönlerini törpüleyip azaltmak yetiyor. Ölçülü miktarlarda tüketilmeleri ve çok sık yenmemeleri gerekiyor. Özellikle kalp-damar hastalığı, kolesterol yüksekliği, aileden gelen yoğun koroner kalp hastalığı mirası olanların daha dikkatli olmalarında yarar var. Bol miktarda ve tereyağı ilave edilmiş kebap seçimleri özellikle onlar için riskli gibi görünüyor.

Kebap düşmanı olmayın. Kebap korkusu yaşamayın. Bu lezzetli ve protein deposu besini daha küçük porsiyonlarda ve daha seyrek tüketin tüketirken daha çok taze sebze (domates, biber, maydanoz, soğan, sarımsak) tüketerek antioksidan kapasitenizi güçlendirin. Eti ateşten mümkün olduğu kadar uzakta pişirmeye, kömür ve alevle doğrudan temasını engellemeye özen gösterin yeter.

Yeni bir cilt dostu: Kinetin

Cilt yaşlanmasının en önemli nedeni, genetik mirasınız ve çevresel etkenlerdir. Özellikle sigara, güneş, rüzgar ve alkol, cildi erken yaşlandırıyor. Aşırı şeker tüketimi, uykusuzluk ve kötü seçilmiş cilt bakım ürünleri de cilt sağlığını bozuyor, yaşlanma işaretlerini hızlandırıyor.

Cilt yaşlanmasını yavaşlatan ürünler sadece kozmetik sektörünün değil, ilaç sektörünün de yeni ilgi alanları. "Retinoik asid" ve "AHA" ile başlayan, "Ascorbyl Palmitat, Magnezyum Ascorbyl Stearat ve Ascorbyl Picolinat" gibi moleküller ile elde edilen başarılar "kosmosötikal ürün" pazarını oldukça büyüttü. Kosmosötikal sözcüğü, cilde ilaç gibi etki eden, etkinliği kanıtlanmış cilt koruyucu ve gençleştirici ürün anlamında kullanılıyor.

BİTKİ ÖZÜNDEN

Geçen yılın yıldızları Alpha Lipoik Acid, Coenzym Q-10, Ascoroyl Palmitat içeren ürünlerdir. Bu yılın yıldızları "Peptid" grubu ürünler, Argirelin, Hyalüronik Asid ve özellikle Kinetin içerenlerdir. Özellikle Kinetin (Furfuryl Adenin) aktif maddesinin yaşlanma belirtilerinin oluşumunu yavaşlatabileceğini, yaşlanmaya bağlı ince çizgi ve kırışıklıkları önemli oranda yok ettiğini gösteren bulgular var.

Kinetin bitkisel bir özden elde ediliyor, ciltde iltihabi- yangısal süreçleri engelliyor. Uzun süreli kullanımda cilde genç, dinç, bakımlı, pürüssüz ve parlak bir görünüm sağlıyor. Anti-aging sözcüğü bu yeni moleküller sayesinde bir hoşluk olmaktan çıkacak ve en azından cilt yaşlanmasını 20-30 yıl geriye atılacak gibi gözüküyor.

TRANS YAĞLARI BİZ ÜRETİYORUZ

Trans yağların sağlığa zararlı olduğunu sık sık yazıyoruz. Bir günde tüketilen trans yağ miktarı arttıkça, damar sertliği riskinin arttığını sık sık yineliyoruz. Sağlık düşmanı trans yağlar, normalde doğada, doğal besinlerde yok! Onları biz üretiyoruz, biz yapıyoruz. Sıvı sebze yağlarının katılaştırılması ile oluşturulan margarinler, trans yağların en önemli kaynaklarıdır. Bu yağlar, daha ekonomik olduklarından özellikle fast food üretimlerinde, atıştırmalık gıdalarda (cipsler, gofretler,bisküviler, pastane, fırın ürünü unlu mamüller) ve hazır besinlerin( hazır çorbalar, pizzalar, dondurulmuş gıdalar) içinde bol bol var! Çocuklarınızın ekmeğine ısrarla sürdüğünüz kahvaltılık margarinlerin de pek çoğu trans yağ asidi deposudur. Özellikle çok sert olanları.
Yazarın Tüm Yazıları