Karalahana guatr yapar mı

Tiroid bezinin kanser ve iltihabi nedenler dışında büyüdüğü durumlara guatr deniyor.

Haberin Devamı

Guatr özellikle bizim için çok önemli. Çünkü ülkemizde guatrın çok yaygın rastlandığı coğrafi alanlar var.
Bir yerleşim bölgesinde halkın yüzde 10’undan fazlasında guatr varsa o alan “endemik-yaygın ve yerleşik- guatr bölgesi” olarak kabul ediliyor. Bizde Karadeniz dışında Kastamonu çevresi ve Göller Bölgesi de endemik guatrın görüldüğü alanlar.
Guatrın bu kadar yaygın olmasının muhtelif nedenleri olabiliyorsa da en önemlisi iyot noksanlığıdır. Araştırmalar özellikle bizim ülkemizde iyot noksanlığının önemli bir problem olduğunu göstermiştir.

İYOTSUZ OLMAZ!

Sağlıklı bir yetişkinin günde 150 mikrogram civarında iyota ihtiyacı var. Bu miktarı yiyecek içeceklerle bedenimize kazandırmak zorundayız. Gıdalarla kazanılan iyot miktarı 50  mikrogramın altına düştüğünde tiroid bezinin hormon (T3, T4 hormonları) üretiminde azalma meydana geliyor. Bu durumda beyindeki hipofiz bezinden tiroid bezine ulaşan TSH isimli hormon uyarıları yoğunlaşıyor. TSH uyarıları artınca tiroid bezi büyümeye ve guatr süreci filizlenmeye başlıyor.
Bazı besinlerde bulunan ve tiroid hormonu üretimini aksatan maddelerin de guatr oluşumuna katkısı olabilir. Mesela karalahanada bulunan -özellikle Karadeniz bölgesinde çok tüketilen bir besindir- bir madde tiroid hormon yapımını engelleyebiliyor. Benzer engellemeyi bazı patates ve fasulye türlerinin de yaptığı biliniyor. Bununla birlikte karalahana ile guatr arasında doğrudan bir ilişki kurmak pek kolay görülmüyor.

DİĞER NEDENLER

Guatr başka nedenlerle de oluşabiliyor. Bazı ilaçlar (lityumlu ilaçlar), mikroplar (E.coli), iltihabi nedenler, kistler, kanamalar, antitiroid ilaçlar da guatra yol açabiliyor. Ayrıca büyüme faktörleri olarak bilinen bazı faktörler de tiroid bezinin guatr sürecine girmesine neden olabiliyor.

BUNLAR DA ÖNEMLİ

Bazı guatr olgularında tiroid bezi içinde kanamalar ya da tiroid bezinde gelişen iltihaplar nedeniyle ağrı ortaya çıkabiliyor. Büyüyen ve nodül geliştiren çok iri guatr hastalarında soluk ve yemek borusu üzerine baskı ortaya çıkabiliyor. Bu durum nefes darlığı ve/veya yutma güçlüğü gibi şikayetlere yol açıyor.
Çoğu guatrlı hastada “sinirsel kökenli” olduğu bilinen boğazdaki sıkışma hissi hastalığı uyaran ilk işaret oluyor. Ses kısıklığı, çatallanması ve boyunda ortaya çıkan şişlik de guatr için uyarıcı olabiliyor.
Guatrın özellikle kadınlarda yaygın bir sorun olduğu biliniyor. Bu nedenle kadınların bu konuda daha uyanık olmaları gerekiyor.

Guatrın belirtileri

Haberin Devamı

Guatrın tipik bir belirtisi yok. Ve bu nedenle de herhangi bir şikayete sebep olmayabiliyor. Özellikle tiroid bezi fonksiyonlarının normal olduğu guatr söz konusu olduğunda (ötiroid guatr) herhangi bir şikayete rastlanmıyor. Bu kişiler dikkatli bir fiziksel muayeneden ve radyolojik değerlendirmeden geçirilmedikleri takdirde (şikayetler olmadığı ve kanda tiroid hormonu seviyeleri normal kaldığı için) çoğu zaman “senin bir şeyin yok” deyip evine gönderiliyor!
Hipotiroidi veya hipertiroidi ile beraber olan guatrlılarda ise hipo veya hipertiroidi ile ilgili şikayetler, sorunlar dikkati çekiyor. Bu kişilerde kanda tiroid hormonlarının yüksek veya düşük bulunması da önemli ve dikkati çekici bulgular oluyor.

Guatrın tedavisi

Haberin Devamı

Guatr tedavisi için iç hastalıkları uzmanı veya mümkünse endokrinoloji uzmanlarından yardım almak gerekiyor. Tedavinin nasıl ve ne şekilde yürütüleceğine bu uzmanlar karar verebiliyor. Ne zaman biyopsi yapılmalı, ameliyat düşünülmeli, ne zaman ilaç veya atom tedavisi gündeme getirilmeli bütün bu sorulara en doğru cevabı işin uzmanları verebiliyor.

Uykusuzluk yapan ilaçlar

Alfa blokerler (metildopa), beta blokerler (tensinor, lopresör, dideral), idrar söktürücüler, nikotin bantları, beta agonistler (ventolin), bazı antidepresanlar (lustral, cipram, faverin, paxil), tiroid hormonları (levotiron, tefor, tiromel) ve teofilin içeren astım ve bronşit ilaçları uykuyu kaçırabiliyor.

Haberin Devamı

Sertleşme sorunu bu kadar yaygın mı

Son zamanlarda yapılan sağlık taramaları dikkate alınırsa Türk erkeklerinin geleceğini tehdit eden önemli sorunlardan birinin de sertleşme problemi gibi görünüyor. 60 binden erkeğin tarandığı son bir araştırmada Türk Androloji Derneği verilerine göre her üç Türk erkeğinden ikisi sertleşme sorunu yaşıyor. Kilo sorunu ön plana çıktığı oranda sertleşme probleminin de belirginleştiği anlaşılıyor.

Yazarın Tüm Yazıları