Kapılar yeniden açılıyor

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Geçen pazartesi akşamı, Türkiye'nin Bonn Büyükelçisi Volkan Vural'ın verdiği yemekteyiz. Yemekte, Almanya Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Hans Friedrich von Plötz de var.

Hans Friedrich, bu yıl başında bakanlıkta yaptıkları uluslararası değerlendirmede, birinci sıraya Türkiye'yi koyduklarını söylüyor.

‘‘2010 yılında Türkiye, bugünkünden de daha önemli hale gelecek'' diyor.

TAM GÜN AYIRDI

Huntington'ın ‘‘Uygarlıklar Çatışması'' tezine atıfta bulunarak, ‘‘Bu tezin geçerli olmadığını kanıtlamak zorundayız. Türkiye bu bakımdan da çok önemli'' diye konuşuyor.

Bu arada, bize bir haber veriyor.

Almanya Başbakanı Kohl, Başbakan Mesut Yılmaz'ı, 30 Eylül günü Bonn'a davet ediyor.

Aslında bu ziyaret daha önce Başbakan Erbakan için öngörülmüştü. Ancak kerhen verilmiş bir randevuydu. O yüzden, çok gerilere atılmıştı.

Şimdi bu davet Mesut Yılmaz'a yapılıyor.

Yalnız burada önemli bir fark var.

Kohl, Başbakan Yılmaz'a bir de mesaj gönderiyor. Bu mesajda önemli bir ayrıntı dikkati çekiyor.

Alman Başbakanı, ‘‘30 Eylül günü yapacağınız ziyarette bütün günümü size ayırıyorum'' diyor.

Bu tür ifadeler resmi davetlerde pek yer almaz. Ayrıca bir başbakanın bütün gününü bir resmi ziyarete ayırması da sık rastlanan olay değildir.

Kohl'ün daveti, Batı dünyasında kapıların yeniden Türkiye'ye açılmaya başladığını gösteren örneklerden birisi.

AMBARGO KALKIYOR

Benzer bir açılım da, Amerika Birleşik Devletleri'nden geliyor.

ABD, Türkiye'ye karşı uzun süredir uyguladığı ambargodan vazgeçeceğini gösteren sinyaller veriyor.

Uzun süredir bekleyen firkateynlere izin verilmesi gündemde.

Ayrıca helikopter ambargolarının kalkacağını gösteren işaretler var.

Madrid zirvesinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e gösterilen ilgi de bunu doğruluyor.

Bütün bu gelişmeler, Refahyol Hükümeti'nin 11 ayda Türkiye'nin dış görüntüsüne ve ittifaklarına ne kadar zarar verdiğini gösteriyor.

Kaddafi çadırlarındaki komediler, İran'da sarf edilen abuk sabuk sözler, D-8 fasaryaları, meğer Türkiye'yi nerelere sürüklemiş.

Şimdi dış politikada bir rehabilitasyon dönemi başlıyor.

Aynı şeyi ülke içinde de yapmak zorundayız.

Dün Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin'le konuşuyorum:

‘‘Üzerimizde devleti yeniden restore etme sorumluluğu var. Devletin çarkları gıcırdıyor'' diyor.

İçerde de görüntüye, demokrasinin çizgilerine dikkat etmek gerekiyor.

Dün konuştuğum üst düzey bir komutan da aynı şeyleri söylüyor. Askerler, yeni hükümetle ilişkilerinde son derece dikkatliler.

İLGİNÇ GÖRÜŞME

Bunun örneklerinden birisi önceki gün meydana geldi.

Önceki gün Ankara'da ilginç bir siyasi trafik yaşandı. Bunlardan en çok dikkatimi çeken, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in Başbakan Mesut Yılmaz'la yaptığı görüşmeydi.

Bu görüşmenin perde arkasını araştırdım.

Çevik Bir, önce Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı İsmet Sezgin'le görüşmüş.

Tahmin edileceği gibi konu, Meral Akşener'in basın toplantısında söyledikleri ve Batı Çalışma Grubu.

Bir bu konularda Sezgin'e bilgi veriyor.

Bunun üzerine Sezgin, ‘‘Aynı bilgiyi Başbakan'a da verirseniz çok iyi olur'' diyor.

Orgeneral Bir'in Başbakan Yılmaz'la yaptığı görüşme, işte bu çerçevede gerçekleşiyor.

Devletin tarumar olan görüntüsü yavaş yavaş yeniden inşa ediliyor.

Yine önceki gün, Cumhurbaşkanı Demirel'in Esenboğa Havaalanı'nda karşılanış biçimi de bunu gösteriyordu.

HAVAALANI DERSİ

Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Meclis Başkanı, uzun süreden beri ilk defa tam kadro havaalanına gidiyorlar.

Yaşadığımız son 11 ay, Türkiye'ye pahalıya mal oldu.

Üstelik bu 11 ay, Refah Partisi ile DYP'nin de yararına olmadı.

İnşallah herkes bu 11 aydan payına düşen dersi çıkarır da, ilerde yine böyle krizlerle karşı karşıya kalmayız.

Yazarın Tüm Yazıları