Kaleme kuvvet

YARGITAY test edip onaylamıştır:

Bir siyasetçinin ülkenin başbakanına "Kimlerin maşasısın sen, seni ipinde oynatanlar kimler?" diye seslenmesi hakaret değildir...

Çünkü:

Yargıtay, CHP’li Haluk Koç’un Başbakan Erdoğan’a, "Kimsin Allah aşkına sen, kimlerin maşasısın sen, seni ipinde oynatanlar kimler?" diye seslenmesini hakaret kabul etmedi.

Yargıtay’ın mesajı şu:

"Bu hakaret değildir. Demokrasilerde böyle eleştiriler olur. Başbakan tahammüllü olmalıdır."

Ve Haluk Koç aleyhine verilen kararı bozdu.

Ne güzel.

Yargıtay bu kararıyla, siyasetçilere hoşgörü dersi vermiş oldu.

Ancak...

Bu karar aynı zamanda bir içtihat da oluşturdu.

Madem öyle...

Biz de bu içtihadın açtığı özgürlük kapısından dalabiliriz.

Mesela Haluk Koç’a şöyle seslenme hakkımız var:

"Sen kimsin Haluk Koç! Sen kimin maşasın? Seni ipinde oynatanlar kimler?"

***

Merak ettiğimiz husus şudur:

Bakalım Haluk Koç, bu cümlelere ne kadar tahammül gösterecek?

Bakalım hemen mahkemeye koşup "Bana hakaret ediliyor" diye bizden yüklü bir tazminat talebinde bulunacak mı?

Ve bakalım Yargıtay, "Ey Haluk Koç! Sen siyasetçisin. Biraz tahammüllü ol" filan diyecek mi?

Bekleyip göreceğiz.

İş bununla sınırlı değil.

Yalçın Küçük adlı profesör var.

Bu profesör, Başbakan Erdoğan için şunları yazmış:

"Erdoğan sağlıklı görünmemektedir. Beyninde düzensizlikler görünüyor, patlamalarla karşılaşıyoruz. Bana göre, Deli İbrahim’den sonra Türkiye’de hükümet etmeye gelmiş en bilgisiz kişidir. Sabri Ülker’in bisküvi kutularını saymayı bilebiliyor."

Erdoğan Yalçın Küçük’ü mahkemeye vermiş.

Ancak yerel mahkeme, davayı reddetmiş.

***

Bu kararla da bir "içtihat" ortaya çıkmıştır.

O halde bu içtihat kapısından da dalmamız meşrudur.

Mesela Yalçın Küçük için şu cümleleri karalama hakkımız vardır:

"Bir süredir Profesör Yalçın Küçük’ün beyninde düzensizlikler görünüyor, patlamalarla karşılaşıyoruz. Küçük sağlıklı görünmemektedir."

Bu konuda da merak ettiğimiz husus şudur:

Bakalım profesörümüz, avukatlarını harekete geçirecek mi?

Bakalım profesörün avukatları soluğu mahkeme kapısında alacak mı?

Ve bakalım mahkeme Yalçın Küçük’ün avukatlarına ne yanıt verecek?

Bunu da bekleyip göreceğiz.

Cüneyd Zapsu ne der bu işe

ARALARINDA Başbakan’ın danışmanı Cüneyd Zapsu’nun eşi Beyza Zapsu’nun da bulunduğu bir grup, Çamlıca’daki Subaşı Camii’nde cuma namazı kılmış.

Görüntü şu:

Kadınlar ve erkekler aynı safta namaz kılıyorlar ve kadınların başında örtü yok.

İstanbul’daki tarihi camileri gezen yabancı devlet başkanı eşlerinin bile başlarına örtü takmak zorunda bırakıldıklarını hatırımızda tutarsak "Hayli cesur bir girişim" diyebiliriz.

Bu olay, "gelenek konusunda titizlenen ilahiyatçılar" ile "İslam’ın erkek egemen biçimde yorumlanmasına itiraz edenler" arasında tartışmaya neden olacaktır.

Başbakan Erdoğan’ın bu olayla ilgili olarak "gelenek" vurgusu yapanların yanında yer alacağından kuşkum yok.

Ben asıl Cüneyd Zapsu’nun tavrını merak ediyorum.

Acaba Cüneyd Bey, eşinin kıldığı namaz konusunda ne diyor?

Destekliyor mu? Desteklemiyor mu?

Destekliyorsa bunu açık yüreklilikle ortaya koyar mı?

Bütün bunları merak ediyorum.

Eh, ne demişler: Merak bir devrimcinin hazırlığıdır.
Yazarın Tüm Yazıları