Kadınları yanlış yönlendiriyorsunuz

Güzin hanım sizin bu aptalca yönlendirmeleriniz yüzünden, kadınlar hep ezilmeye mahkum oluyor. Kadın kocası eve geç geldiği zaman dırdır etmeyecek, her şeye boyun eğecek öyle mi? Hangi devirde yaşıyoruz? Bu devirde bu kafayla sizin yeriniz müze olmalı. Kaderlerine boyun eğenler yüzünden Türk kadını hep ezilmeye mahkûm. Bunu da sizin gibi örümcek kafalılar yapıyor işte. Sizden iğreniyorum.

İstanbul'dan Gül

BU
mektubu yazan Gül Hanım'ın gerçek adı bu olmamalı. Çünkü bu mektup bu kadarla kalmıyor. Bana ağır hakaretler yağdırıyor. Bu mektubu yayınlamamı istiyor. Ama hakaretlerini buraya geçirmiyorum. Gazetemdeki bu köşemin böyle çirkin sözlerle kirletilmesini hiç istemem. Çünkü bu tür mektuplara hiç alışık değilim. Allaha şükür genç, yaşlı tüm okurlarım tarafından her zaman çok sevildim, takdir edildim. İlerleyen yaşıma rağmen de çağın gerisinde kalmadığımı, her yaştan okurlarımla bütünleştiğimi hep hissetmişimdir. Yine de ‘‘Gül’’ Hanım gibi düşünenler varsa, onlara geçenlerde Piar araştırmalarının acı gerçeklerini gözler önüne seren istatistik sonuçlarıyla cevap vermek istedim. Türk kadınının % 77'si hiç kitap okumuyor. Türk kadınının % 82'si hiç sinemaya gitmiyor. Türk kadınının % 87'si hiç tiyatroya gitmiyor. Türk kadınının % 60'ı kocasına bağımlı yaşıyor. Tabii okuma yazma bilmeyenlerin oranını hiç sormayın. Burada Türk kadınının genel kültür düzeyi gözler önüne seriliyor. Çok düşündürücü değil mi? Ve ben yıllardır bu küçük köşemde, maddi olanakları olmayan, kocasına kesinlikle bağımlı yaşayan, dört ya da beş çocuk annesi, genç kızsa anne ve babasının sözünden çıkamayan, onlardan Allah'tan korkar gibi korkan , geleneklerimizin pençesinde sıkışıp kalmış kadın ve kızlardan aldığım mektuplara karşılık veriyorum genellikle. Eğer kadınlarımız bu durumdaysa, bunun sorumlusu ben değilim. Bu suç önce toplumumuzun, eğitim sistemimizin ve yıllardır kadını yanlış değerlendirenlerin suçudur. Burada kadınlarımızın acınacak durumları karşısında ben de çaresiz kalıyor ve ancak içinde bulundukları şartlara göre onlara yön vermeye çalışıyorum. Ben eğer o kadına, eve geç gelen kocasına karşı çıkmamasını söylüyorsam, o kadının o gece öldüresiye dövülmesini önlemek içindir. Ben eğer o kadına aldatıldığını bile bile sabretmesini söylüyorsam, o kadının dört çocuğuyla gidecek yeri olmadığını bildiğim içindir. Ben eğer o genç kız, bekaretini kaybetmişse, bunu ailesine ve evleneceği adama söylememesini, gerekiyorsa doktordan yardım istemesini öğütlüyorsam, aksi halde ailesi ya da evleneceği eşi tarafından, tereddütsüz öldürülebileceğinin endişesini taşıyor olmamdandır. Bunca yıllık tecrübeme rağmen, benim kadar çok mektup alan ve benim kadar yıkılmış, parçalanmış, ezik ve acılar içindeki yaşamlara bu mektuplar sayesinde şahit olan ‘‘Güzin Abla’’nın duygularını okurlarıyla paylaşmak istemesini hoşgörün. Belki de hep sevilmiş, takdir edilmiş ve güvenilmiş bir insan olarak bu mektubu içime sindiremedim. Kimbilir?
Yazarın Tüm Yazıları