Kaçımız çokeşliyiz

SON yıllarda kendimi tuhaf bir kuşkuculuk içinde buldum.İtiraf edeyim, bu kuşkuculuğu bende özellikle de gazeteciler yarattı.

Mesela bir gazeteci ne zaman ki göğsünü yumruklaya yumruklaya "Tek dürüst benim, benden başka herkes namussuz, hırsız, soyguncu, vurguncu" demeye başlasa, kafama hemen o hınzır soru yerleşir:

"Acaba bilinçaltında veya başka bir yerinde saklamaya çalıştığı ne var?"

Ne zaman bir gazeteci durmadan aile erdemlerinden, ahlaktan söz etmeye başlasa yine o hınzır soru:

"Bu adamın saklamaya çalıştığı neyi var?"

Bu soruları sorarım; çünkü 20 küsur yıldır tanık olduğum olaylar ne yazık ki bende böyle kuşkucu bir ruh hali yarattı.

Neyse bu güzel pazar günü böyle meslek ahlakı sorularla zamanınızı boşa harcatmak istemem.

Her zaman olduğu gibi daha eğlenceli konulara gireceğim.

* * *

Bir gün çok kalabalık bir yerde etrafınıza bakarken şöyle çocukça bir soru aklınıza geldi mi?

"Acaba aramızdan kaçı çokeşlidir?"

Yanlış anlamayın.

Benden, sizden, bizim çevremizden söz etmiyorum.

Bütün dünyayı kastediyorum.

Acaba bu dünyada kaç insan çokeşlidir?

* * *

Şimdiye kadar böyle bir istatistik görmemiştim.

Geçen hafta Paris’te Jacques Attali’nin yeni kitabını aldım.

Bundan önceki kitabında "Geleceğin Kısa Tarihi"ni yazmıştı.

Şimdi kadın ile erkek arasındaki ilişkinin tarihini yazmış.

Yukarıda sorduğum sorunun cevabı bu kitapta vardı.

O nedenle kitabı bitirmeyi beklemeden ilk sonuçları sizlerle paylaşmak istedim.

Tabii işe, "çokeşlilik" kavramından ne anladığımızla başlamalıyız.

Hemen aklınıza "birden fazla kadınla evlenmek" geliyor değil mi?

O kadar basit değil.

Çünkü bu gökyüzünün altında "birden fazla erkekle evlenen veya beraber olan" kadınlar da var.

Üstelik bunlar, bazı toplumlarda ahlaksızlığın değil, tam aksine yerleşik adabın meşru durumu olarak kabul ediliyor.

İsterseniz sorunun cevabına bu ikincisinden başlayayım.

Yani "dünyada çokkocalı kadın sayısı nedir" sorusundan.

Halen dünyadaki kadınların yüzde 1’i "çokkocalıymış".

Sayıları kaç mı?

Kitapta onun cevabı yok. Siz kendiniz hesaplayın.

Ya çokkarılı erkek?

İşte orada rakam acayip.

Bugün dünyada 45 ülkede çokkarılılığa izin varmış.

Fransa’da bile 30 bin hanede erkekler, çokkarılı hayat sürüyormuş.

Bu da dünya nüfusunun yüzde 30’una tekabül ediyormuş.

Ancaak...

Bu bölgelerde yaşayan erkeklerin sadece yüzde 10’u çokkarılı bir hayat sürüyormuş.

Tabii şunu da belirteyim.

Bu verdiğim rakamlar, çokkocalılığın, çokkarılılığın "meşru" ve kanuni kabul edildiği ülke ve bölgelerle ilgili.

Aralarında Müslüman olmayan ülkeler de var.

Biliyorum hemen aklınıza öteki hınzır soru da geldi.

Diyorsunuz ki, çokkarılılık ve çokkocalılığın kanunen yasak olup da fiilen uygulandığı yerler...

O tür erkek ve kadınların sayısı ne derseniz, böyle bir istatistik kesinlikle yok.

Bu sorunun gerçek cevabını bilmek zor.

Aramızda bu kadar çok deklare "dürüst", bu kadar çok deklare "ahlaklı" insan var olduğuna göre ve biz de onların samimiyetine güvendiğimize göre, bu sayı herhalde "çok az" olmalı.

Gülmeyin, mutlaka öyledir...

Kitaptan şunu aktarmakla yetineyim.

Bazı bilim adamlarına göre, insanlık tarihi "poligami" (çokeşlilik) ile başlayıp "monogami" (tekeşlilik) ile devam ediyormuş.

Peki günümüzdeki durum?

Attali kitabının sonunda, en büyük bölümü şu başlık altında toplamış:

"Evliliğin can çekişmesi."



(*) Jacques Attali: "Amours: Histoire des relations entre les hommes ete les femmes" Fayard, 2007
Yazarın Tüm Yazıları