Kabataş meselesi bir haysiyet meselesidir

BAŞBAKAN Erdoğan, “Kabataş Olayı”nın ardından şunları deseydi:

Haberin Devamı

-Bu olay tekil bir olaydır.
-Kabataş’ta meydana gelen bu insafsız saldırı nedeniyle Gezi olaylarına katılan vatandaşlarımızın tümünü suçlayamayız.
-Genelleme yapmamak gerekir.
-Hamdolsun toplumumuz böylesi bir vahşilik içinde değildir.
Başbakan bunları söyleseydi...
“Kabataş olayı yalan çıktı” meselesi bu denli yankı uyandırmazdı.

*

Başbakan Erdoğan “Kabataş Olayı”nın ardından “acımasız” bir genelleme yaptı.
Yaklaşımı şu sonuçları doğurmayı hedefliyordu:
-Bunların alayı böyledir.
-Bunların alayı başörtülü kadını gördüler mi deri eldivenlerini giyip saldırıya geçerler.
-Cinsel organlarını bir saldırı aracı olarak kullanırlar.
-Bunların alayı vahşidir, zalimdir, sapıktır.

*

Soruyorum:
Bu vicdansız genellemenin kıyıcılığına maruz kalmış insanlar, Kabataş’ta söz konusu olayın yaşanmadığına dair en küçük bir kanıt kırıntısı gördüklerinde üzerine abanmazlar da ne yaparlar?
Bu insanlar için...
“Siz öyle insanlarsınız ki... Başörtülü bir kadın saldırıya uğrayınca ‘Olmamıştır’ diyorsunuz, başı açık bir kadın saldırıya uğrayınca ortalığı birbirine katıyorsunuz” denebilir mi?

*

Haberin Devamı

“Kabataş’ta böyle bir olay olmamıştır. Hepsi yalandır, hepsi iftiradır” diyenler, saldırıya uğradığını iddia eden kadın başörtülü olduğu için böyle demiyorlar.
Onların tek bir amacı var:
Başbakan Erdoğan’ın zalim ve kıyıcı genellemesi yüzünden zedelenen onurlarını, şereflerini, haysiyetlerini kurtarmaya çalışmak.

Nasıl bir medya istiyorlar

“BEYEFENDİ ne derse o” diyen bir medya istiyorlar.
Mesela şöyle bir medya:

*

Beyefendi, “Fethullah Gülen Hocaefendi çok büyük bir âlimdir” dediğinde “Öyledir efendimiz” diyen... Beyefendi fikir değiştirip “Gülen bir âlim müsveddesidir, bir yalancı peygamberdir” dediğinde ise “Siz nasıl tensip buyurursanız efendimiz” diyen bir medya istiyorlar.

*

Beyefendi, “Cemaat çok süperdir, yedi kıta dört bucakta Türk’ün şanlı bayrağını dalgalandırmaktadır” dediğinde “Ne güzel buyurdunuz efendimiz” diyen... Beyefendi fikir değiştirip “Bunlar paralel, bunlar Haşhaşi, bunlar çete, bunların inlerine gireceğiz” falan dediğinde “İşte budur efendimiz, aynen öyledir” diyen bir medya istiyorlar.

*

Haberin Devamı

Beyefendi, “Polisimiz Gezi’de büyük bir destan yazmıştır” dediğinde “Ne destanı efendimiz, destandan ötesini yazmıştır” diyen... Beyefendi fikir değiştirip “Polis Gezi’de paralellerin emrindeydi, destan mestan yok” dediğinde “Hay ağzınıza sağlık efendimiz, gerçekten de neydi polisin Gezi’deki o hali” diyen bir medya istiyorlar.

Bir örnek olay: Şort giyiyor diye yumruk yiyen kadın

HATIRLAR MISINIZ:
2011 yılında genç bir voleybolcu kadın, belediye otobüsünde “şort giydiği” için kendisine yumruk atıldığını söylemişti.

*

Ne olmuştu o zaman?
Şu olmuştu:
-Bugün “Kadının beyanı esastır” diyenler, o gün şortlu kadının palavracının teki olduğunu kanıtlamakla meşguldüler.
-Bugün “Başörtülü bacımız yalan söylemez” diyenler, o gün “Ne yani, şortlu kadınlar yalan söylemez mi?” diye yazıp çizdiler.
-Bugün “Başörtülü kadın iddiasını kanıtlamak için elinde kamera görüntüsüyle mi dolaşacak” diyenler, o gün “Şortlu kadın iddiasını ispatlamalıdır” dediler.

*

Haberin Devamı

O günlerde...
Herkesin Başbakanı olmasını beklediğimiz Başbakan Erdoğan bir kez olsun “Benim şortlu bacıma otobüste yumruk attılar” demedi.
Böyle bir olay olmamış gibi davrandı.

*

Şunu da atlamayalım:
Bugün “Başörtülü kadın yalan söylüyor” diye kesin iman edenler de, o gün “Şortlu kadın doğru söylüyor” diye kesin iman ediyorlardı.

*

Burası böyle bir ülkedir:
İlkelere göre değil kıyafetlere göre muamele edilir.

Bir hayal kırıklığı: Cumhurbaşkanı Gül

HAYAL kırıklığının nedeni...
-Hükümetle arasını iyi tutmaya çalışması değil.
-Erdoğan’a tavır almaması değil.
-AK Parti karşıtlarının safına geçmemesi değil.

*

Hayal kırıklığının nedeni şu:
Üç yıl önce “Hiçbir özgürlük kısıtlaması olmamalı. İsteyen herkes internette özgürce dolaşabilmeli” derken...
Bugün internete kısıtlama getiren yasayı veto edememesi.

*

Haberin Devamı

Bu çelişkidir hayal kırıklığının nedeni...
Başka bir şey değil.

Yedi Kabataş sorusu

KABATAŞ’ta saldırıya maruz kalan kadının anlattıklarına inanmaya hazırım.

*

Tek bir şartım var:
Herhangi bir yetkilinin, aşağıdaki yedi soruyu tatmin edici bir şekilde yanıtlaması.

*

İşte o yedi soru:
-BİR: Devletin tüm birimlerinin aylardır yürüttükleri amansız soruşturmalara rağmen neden bir tek tanık bile ortaya çıkmadı?
-İKİ: Saldırıya maruz kalan kadın, “Bir yaşlı adam geldi, durun yapmayın dedi, ona da saldırdılar” demişti... Bunca zamandır o “yaşlı adam” da bulunamaz mıydı?
-ÜÇ: Gezi olaylarına katılanların tümü “başörtülü görünce gözü dönen” insanlarsa... Neden Gezi’ye katılan onlarca başörtülü kadın karşısında bu insanların gözü dönmedi?
-DÖRT: Saldırı karşısında travma geçirdiği öne sürülen kadın, nasıl oldu da, saldırının hemen ardından sosyal medya adreslerinde Gezi’yle alay eden mesajlar verebildi? Travması, nasıl oldu da Gezi’yle alay etmesinin önüne geçemedi?
-BEŞ: “Elimizde görüntüler var” diyen Başbakan ve diğerleri, neden ellerindeki görüntüleri ortaya çıkarmıyorlar?
-ALTI: “Böyle bir olay oldu ve maalesef elimizde bu olayın görüntüsü yok” denseydi... Bu kadar gürültü koparılır mıydı?
-YEDİ: Görüntü olmadığı halde “Görüntü var” diyerek yalan söyleyenler, Kabataş’ta anlatıldığı bir tarzda olay yaşanmadığı halde neden “Yaşandı” diye yalan söylemesinler ki?

Yazarın Tüm Yazıları