Jürinin gerekçesine bayıldım

Film festivallerinde jüriler ödülü kazananla birlikte kararın gerekçesini de söylerler.

Hepsi değil, ama çoğu jüri ‘bu kararı neden aldığını’ açıklama gereği duyar, iyi de yapar aslında.
Gerekçeleri duymak isteriz ne de olsa.
Ama o gerekçeler genelde son derece klişe ve teknik açıklamalardır. Bkz. “görsel anlatımdaki zengin yapı ve doğal akış”, “popüler tarihi yansıtmadaki özgünlük”, “mesajını ince bir zeka ve doyurucu görsellikle birleştirerek vermesi” vb...
Bu genelgeçer laflar ödülü alanlar dışında kaç kişinin aklında kalır bilmiyorum.
Ama gelin de şimdi yazacağım karar gerekçesini unutun.
“Bizi aynı anda hem güldüren, hem ağlatan, hem düşündüren bu film ayrıca ilk seyahat acentesine uğrayıp Güney ıtalya’ya rezervasyon yapma isteği doğurduğu için...”
Jüri, New York Tribeca Film Festivali jürisi.
Bahsettikleri film ise festivalde Jüri Özel Ödülü kazanan Ferzan Özpetek imzalı “Serseri Mayınlar”.
Adamlar bu filmin ıtalya’nın güneyini şahane resmettiğini, oraya seyahat etme isteğiyle ne de güzel anlatmışlar.
Keşke her jüri bu kadar yaratıcı ve doğal olabilse.
Ve tabii keşke her film jürileri böylesine etkileyebilse.
Not: ılgilenenler için yazayım, tarihiyle, doğasıyla ve de tabii Ferzan Özpetek’in gözüyle insanı büyüleyen o ıtalyan kasabasının adı Lecce. Olur ya, siz de Tribeca jürisi gibi bir tatilinizi orada geçirmek isteyebilirsiniz.

Kadınlar ve erkekler

The New York Times’ın bildirdiğine göre kadınlar ve erkekler arasındaki savaş bir araştırmayla kısmen de olsa çözüldü.
Her şey Corpus Callosum’da gizli.
Kadın beyni normalde erkeklerinden daha küçük olmasına rağmen, beynin sağ ve sol yarımkürelerini birleştiren Corpus Callosum kadınlarda yüzde 25 daha büyük.
Ve işte bu fark, erkekleri olayları teker teker analiz etmekle sınırlarken, kadınlara birden fazla işi aynı anda yapabilme yeteneği kazandırıyor.
Bu açıdan erkeklerin kadınlarla girdikleri tartışmalarda işe 1-0 yenik başladıklarını kabul etmeleri gerek.
Konuyu ahtapot misali farklı kollarla saran kadın, olaya tek yönlü bakan erkeği gözüne far yemiş tavşan haline getiriveriyor.
Erkeklerin bu haldeyken tartışmalardan zaferle ayrılmalarına da pek ihtimal yok. Çaresiz kalınca bağırıp çağırmaları, şiddete başvurmaları ve sonunda ortamı terk etmelerinin nedeni de bundan galiba.
Bir de olgun erkek mevzuu var ki, o da ayrı bir alem.
Erkek yaşlanıp, erkeklik hormonları zamanla azaldıkça, östrojen etkisi altına giriyor ve beyni de hormonal olarak kadın beynine benzemeye başlıyor.
Bu da olgun erkeklerin kadın ruhundan anlıyor olmalarını ve kadınlar için cazip hale gelmelerini açıklıyor sanırım.
Ama diğer yanda kadınlar da kendilerine benzeyen olgun erkekler karşısında tartışmalardaki çok yönlü saldırı avantajlarını kaybetmiş oluyorlar.
Ruhun anlaşılmasına karşı, tartışmalardaki üstünlüğü yitirmek.
Alın size iki ucu sivri değnek.
Ben hangisini tercih ederim acaba diye şöyle bir düşündüm.
Corpus Callosum fazlamın bana verdiği avantajı kullanarak cevap veriyorum; sorun yok, çünkü kadın ruhundan ve farkından anlayan erkek zaten tartışmaz! Olgunlaşmamış olup, tartışanlara ne olduğunu okudunuz zaten.

Ahmet ve Cüneyt’e dikkat

Bu yazıyı şimdi bütün televizyoncular, yapımcılar dikkatle okusunlar.
Buradan herkese açık çağrı yapıyorum.
İşinizi gücünüzü yapın ama bir yandan da Twitter’da Ahmet Hakan ve Cüneyt Özdemir ikilisini takip edin.
Modern zamanın Karagöz ve Hacivat’ı gibiler.
Esprili bir üslupla, karşılıklı atışmalarla, tatlı ekşi soslu eleştirilerle her olayı öyle güzel yorumlayıp, paketliyorlar ki, gün boyu heyecanla ve büyük bir zevkle onları izliyorum.
Karagöz ve Hacivat gibi dedim, maazallah sonları onlar gibi olmasın tabii.
Mizahın kelle götürdüğü topraklarda kantarın topuzunu kaçırmasınlar.
Ve bence acilen farklı bir formatla, yeni bir televizyon programında bir araya gelsinler.
Projenin yaratıcısı olarak beni de aralarına almayı unutmasınlar ama.
Twitter’da gözümü onlardan ayırmayarak stajımı yapıyorum ne de olsa!
Yazarın Tüm Yazıları