Japon hikáyeleri

JAPON bir turist, Antalya'da tatil yaparken, herşeyin fotoğrafını çekerken, bir şekilde beceriyor ve iki bacağını birden kırıyor.

İlk tedavisi yapılıyor ve alçılı vaziyette İstanbul'a yollanıyor. İstanbul'da turizm acentesinin rehberi Japon arkadaşı karşılıyor, ‘‘Geçkmiş olsun Anjin San’’ muhabbeti yapılırken bir tekerlekli sandalye ayarlanıyor ve Dış Hatlar Terminali'ne doğru yola çıkılıyor.

İki ayağı kırık ve memleketini özlemiş Japon arkadaşımızın geçici aracı olan tekerlekli sandalyeyi bir havaalanı görevlisi kullanıyor.

Bir ara havaalanı görevlisi, rehbere dönüyor ve ‘‘Abi, bu top bacağını nasıl kırmış böyle?’’ diyor.

O ana kadar Buda heykeli gibi duran Japon, bir anda başlıyor yangına. Kırık ama anlaşılır bir Türkçeyle ‘‘Ben top değil, ben erkek’’ diye bağırıyor da bağırıyor.

Bir yandan da gömleğinin düğmelerini açıp göğüs bölgesindeki birkaç tüyü çekiştiriyor: ‘‘Ben erkek, bak buna, kıl var bende, ben top değil!..’’

Tabii etrafta toplananlarla beraber rehber ve havaalanı görevlisi de gülmeye başlıyorlar. İki bacağı kalçaya kadar alçılı bir Japon'un ‘‘Ben top değil, ben erkek’’ diye bağırması, en azından memleketimizde enteresan bir durum.

Milletin gülmesi bunun daha da bir ağırına gidiyor. Garibim Anjin San, yarıyor kendini bağırmaktan: ‘‘Bıyık yok, kıl var, ben erkek, top değil ben!’’

Rehber, ‘‘Tamam Güzelim San. Sakinleş. Geçti bak...’’ gibilerden sakinleştirmeye çalışıyor.

Değerli Japon biraderimiz, meğerse bir Türkiye hayranı olduğu için aylar önce memleketimize gelmiş, İstanbul'a yerleşmiş, kurslara gidip Türkçe öğrenmiş, ardından da Antalya'ya gidip Türkçesini ilerletebilmek için Türk arkadaşlar edinmiş.

Rehberimiz, Erkek San'ı sakinleştirmek için ‘‘top’’ kelimesinin (Artık itiraf ediyorum Japon top demiyor. Daha yaygın kullanılan kelimeyi tercih ediyor. Oh be!) kökenini anlatmaya başlıyor.

‘‘Biz bunu maçlarda hakemlere söyleriz, sevdiğimiz arkadaşlarımıza böyle hitap ederiz. Yani bu şahsına yapılmış bir hareket değil’’ diyor. Japon, havaalanı görevlisinin kendisini sempatik bulduğu için ‘‘top’’ dediğine ikna ediliyor bir şekilde.

Meğer Japon top olma durumuyla ilgili müthiş bir korkuya sahipmiş. Sanki top olsa dünya yok olacak, o vaziyette. Rehber bunu iyice sakinleştirdikten ve biraz dostluk kurduktan sonra ‘‘Yahu Homofobik San, toplukla göğüs kıllarının bağlantısı nedir allasen?’’ diye sormuş.

Ve öğrenmiş ki; Japonya'daki eşcinseller, göğüslerindeki kılı, tüyü lazerli epilasyon yöntemiyle aldırırmış. Haaa, anlaşıldı.

***

Bir hikaye daha var. Japonya'da ufak tefek bir adam, kendisinin iki katı bir adamı sokağın ortasında sıkıştırmış dövüyor. Dövmek de denmez, adamı resmen bozuk para gibi harcıyor. İri yarı adamdan en ufak bir karşılık yok.

Etrafta biriken kalabalık da müdahale etmiyor. Bu Minik San, iri yarı vatandaşı bir temiz sopaladıktan sonra, geri çekiliyor ve bifteğe çevirdiği adamın karşısında saygıyla eğiliyor. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi çekip gidiyor.

Minik San'ın ardından, ondan da ufak bir şahsiyet, Mikro San devreye giriyor ve yine iri yarı adamı dövmeye başlıyor. Yumruk, kafa, Allah ne verdiyse ekleştiriyor da ekleştiriyor.

O gidiyor, biri daha. İri Yarı San, 15 dakika içinde dört kişiden eşek sudan gelinceye kadar dayak yiyor. Nedir bu anormal hikayenin aslı biliyor musunuz?

İri Yarı San'ın asıl adı Jun Sato. Eski bir profesyonel boksör. Mesleğini şu anda sokakta para karşılığı dayak yiyerek icra ediyor. Japonlar ona ‘‘Punching Ball’’ diye hitap ediyor.

Ofiste amirine, evde eşine bozulan geliyor Elini Korkak Alıştırma San'a, veriyor darbeyi...

***

Bu iki hikayenin de birinci dereceden şahidi ben değilim. Esas şahit Kemal Suman. Kemal Ağabey, anlattığında dinlemekten bıkılmayan rehberlik hikayelerini ‘‘Kah Orada Kah Burada’’ adı altında yayınladı.

Benim Kemal Ağabey'le tanışıklığım Cimbom dolayısıyla. Kitabı okurken kaç kez gözümden yaş gelene kadar güldüm hatırlamıyorum.

Ben buraya iki küçük hikaye aldım ama esas mal kitapta. Alın diye söylüyorum tabii ki. Artistlik yapacak halimiz yok. Esas bir İnci Baba ve Japonlar hikayesi var. O en mükemmellerinden biri ama buraya sığdırmam mümkün değildi.

Bak yine sinirim bozuldu gülüyorum.
Yazarın Tüm Yazıları