İzmir hala en güçlü aday

Haberin Devamı

Ne denmişti?
“Efendim; EXPO’yla ilgili o kadar çok haber, yazı çıktı ki; Milano bunları izleyerek bizim stratejimizi çözdü. Bu sefer biz tam tersi bir yol izleyeceğiz...”
Bu bir stratejidir; olabilir.
Daha sessiz, daha derinden, daha sabırlı, daha az dikkat çekici bir yöntem bulunur diye herkes düşündü. Bu da akılcı olabilir.
“Bu sefer biz rakiplerimize bakalım” da ilk seferden not edilmiş bir deneyim... Bu da olabilir.
Bir öncekinde yarış kılpayıyla Milano’ya kaptırıldı. Bu büyük beklenti olmayınca kentte bir hayal kırıklığı yaşandı. Bu sefer de temkinli bir iyimserlik izlenimi verilmek istenebilir. Bu da olabilir, bunu da anlıyorum.
Olayları iyi yönünden görelim, daha pozitif bakalım.
Bakalım...
Öyle yapalım...
Ama...
Dubai’nin son ataklarını da göz ardı etmeyelim.
Ekaterinburg’un son çıkışlarını, çabalarını bir kenara not edelim.
Çünkü zaman azalıyor.
Ve ben en başından bu yana İzmir’in en güçlü aday olduğunu düşünüyorum.
Dubai’nin sonsuz kaynaklarına, Sao Paola’nın sunduğu alternatiflere, Ekaterinburg’un da Rusya Devlet Başkanı Putin’in de projeyi bizzat izlemelerine rağmen...
İzmir’in bir önceki deneyimi çok değerlidir ve bu birikimler kullanılmalıdır.
Hadi diyelim bugüne kadar az kullanıldı, yeteri kadar kullanılamadı, ama son virajda mutlaka bu ilişkilerden yararlanılmalıdır.

Haberin Devamı

Önemli olan yarışma ruhu

Mesleğe ilk başladığım yıllarda bazı köşe yazarlarının bir alışkanlığı vardı.
Olayları anlatırken “Biz...” derlerdi.
“Düşündük ki...” diye cümleye başlarlar, o konu hakkındaki fikirlerini sıralarlardı.
Sanki bir kişi değil, birkaç kişi oturmuş köşe yazısını beraber yazıyorlar.
“Böyle düşünüyoruz”, “Böyle yapılmasını daha uygun buluyoruz...”, “Bu şekilde yapılırsa çok daha demokratik çözüm olduğuna inanıyoruz...”

İzmir hala en güçlü aday

Yazımdan örnek vereyim;
EXPO sürecinde yaşananları değerlendirip, yazıyı “En başından bu yana İzmir’in hala en güçlü aday olduğunu düşünüyoruz” diye bitirmek daha uygun olabilirdi eskiden...
“Biz” diye yazmaktansa “Ben”i kullanmak köşe yazısında daha samimi, daha inandırıcı, daha içten geliyor.
Geçenlerde bir meslek büyüğümle sohbet ediyordum.
“Biz desen” dedi; “Daha mı iyi olur” diye de ekledi.
Direkt söylemek, eleştirirken de, överken direkt konuşmak dediğim gibi daha inandırıcı geliyor bana...
O yüzden birkaç gündür yaptığım EXPO eleştirilerini kişiye özel algılamayın.
Hedefte kimse yok, hiçbir kurum yok.
Olsa söylerim, isim vererek eleştiririm.
Yüksek sesle düşünmeye çalıştığım, ortaya attığım stratejiyle ilgili...
Kentin bu projeye daha çok ilgi göstermesi, daha çok heyecan duyması gerektiğiyle ilgili...

***

Çünkü sonuçta bu bir yarış...
Kazanmak var, kaybetmek var.
Yine kaybedebiliriz.
Uyarmamıza, işaret etmemize rağmen Dubai bu işi koparıp EXPO’yu yapabilir.
Ben daha çok bu yarışma ruhunu seviyorum.
İzmir yarışmalı, farkını ortaya koymalı.
Bunu yaparken de uluslararası projelerden yararlanmalı.
Bugün marka olan kentler boşuna isim yapmadı.
Hepsinin arkasında bir gerekçe var, gerekçeler var.
Bakıp inceleyin; geçmişinde ya olimpiyatlar vardır, ya EXPO’lar, ya spor karşılaşmaları, ya fuarlar... Ya da değerlendirilmiş kültürel, sanatsal miraslar...
Tekrar ediyorum.
İzmir’deki heyecan, İzmirlilerin yarışma ruhu, İzmir’in bazı projeleri yapabildiğine inanması EXPO’yu kazanmaktan çok daha önemlidir.
Çünkü EXPO’lar yapılır, biter; geriye bunları hayal eden insanlar kalır.

Yazarın Tüm Yazıları