İyilik ve onur

İnsanın en hayatî, en önemli varlığı onun onurudur.

Haberin Devamı

Onuru zedelenmiş bir insanın acısını, küskünlüğünü hiçbir ekonomik değer gideremez.

İnsan bir anlamda onurdan ibarettir.

Ve ezelden ebede tüm insanlar onurda eşittir.

Kur'an, insanın onurunu ‘izzet’ diye anar. Türkçe’deki ‘izzeti nefs’ tâbir ve kavramı buradan gelir.

İzzet, ilginç bir sözcüktür. Hem onuru hem itibarı hem de gücü ifade eder.

Kur’an, bu esrarlı sözcüğü kullanarak, onur sahibi insanların güç ve itibar sahibi olmalarının kaçınılmazlığına vurgu yapmaktadır.

Kur’an, buna benzer esrarlı kavramlarla buna benzer ilginç vurguları hep yapar. Onun söz mucizelerinden biri de işte bu vurgularda belirginleşir.

Bir mucize vurgu daha:

Yine Kur’an’a göre, ‘izzet’ insanın Allah ile ortak yanlarından biridir. Ve onun için izzet çok önemli, çok yücedir. Şöyle diyor Kur’an:

Haberin Devamı

“Onur/itibar/güç Allah'a, onun peygamberine ve iman sahiplerine özgüdür!” (Münafıkûn, 8)

Bunun içindir ki, Kur'an, adaletin özünde insan onurunun korunmasını gördüğü gibi, Allah'a yakınlığı da insanın onuruna saygıyla birleştirir.

Kur'an, bu temel kabulünden hareketle şu noktanın altını çizmektedir:

İnsana, onurunu zedelemek pahasına yapılacak yardım, verilecek mal, para ve servet, miktarı ne olursa olsun, iyilik ve hizmet sayılamaz.

Kişiliği zayıflatmak pahasına yapılan yardım ve iyiliklerle beslenip büyütülen yani asalak ve salak hale getirilen nesillerden yarınlarımıza sahip çıkmalarını bekleyemeyiz.

Onurları ezile ezile büyümüş ve bir yerlere gelmiş insanlara onurlu şeyleri teslim etmek, insana yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir.

EN BÜYÜK HOCAM DERDİ Kİ…

Aynı zamanda en büyük hocam olan rahmetli babam sık sık gözlerimin içine bakarak şunu söylerdi:

“Oğlum, güvenilecek insan, geldiği mevkie sürünerek değil, dimdik yürüyerek gelen insandır. Sürünerek yükselenlere sakın güvenme, onların iyilik ve ikramını sakın kabul etme, oğlum!”

Yine bu perdeden sık sık tekrarladığı bir sözü de şuydu:

“Kahpeden vefa umma, oğlum!”

Yapılan iyiliği, verilen şeyleri başa kakmak, onur zedelemenin en dikenli yoludur. Kur'an, Bakara suresi 263 ve 264. ayetlerinde bu konuyu düzenlerken şöyle diyor:

Haberin Devamı

“Tatlı ve güzel bir söz, bir affetme, arkasından eziyet ve başa kakma gelen bir bağıştan daha hayırlıdır... Ey iman sahipleri, iyilik ve bağışlarınızı, başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle işe yaramaz hale getirmeyin.”

İnsanın onuru pahasına yapılan iyilik ve yardım, insanı baskı altında tutmaya yönelik yardımdır. Kur'an, insanın baskı altında tutulmasını hayata hıyanet saydığı için, bu niyetle yapılan yardımı, insana kötülük saymaktadır.

Kur'an, insanın hür iradesinin ürünü olmayan hiçbir harekete değer vermez. Yardımı, insanı kontrol altına almak için yapanlar, insandaki hür iradeyi işlemez hale sokmaktadır.

İnsan, sadece istediğini yapmakla hür olmaz, gerçek hürriyet için, insanın istediğini istemekte de hür olması lazımdır.

Haberin Devamı

İşte bu hürriyetin zedelenmesi Cenabı Hakk'ı öfkelendirmektedir. Bu hürriyeti zedelemek pahasına yapılan yardıma, Yaratıcı Kudret'in hiçbir itibarı yoktur.

İnsana, ekmekten önce onur verelim. Ve bilelim ki, onura sahip olanlar ekmeği zaten kendileri elde eder.

Yazarın Tüm Yazıları