İyi insan

Dostoyevski “İyi insan, gülüşünü sevdiğiniz kişidir” demiş.

İlginç bir kriter değil mi ?
Belki o dönemlerde geçerli olabilir ama bugün gülüşüyle yanılıp, iyi insan sanasınız, sevesiniz gelebiliyor içi bulanık suya benzeyen ve kötülük göreceğiniz insanları.
Eh, bugün kim karşısındakinin gülüşüyle buna karar verme cesaretini gösterir bilmiyorum ama siz de farkettiniz mi “iyi insan” olmak artık ayrıcalıklı ve istisnai bir durum.
Yoksa gerçekten zor mu artık iyi insan bulmak ya da olmak ?
Başındaki yazma, sırtındaki palto, elindeki şemsiyeyi az önce kaza yapmış ve yerde yardım bekleyen kazazedenin üstüne örtmüş bekleyen kadını izlerken bunu düşünüyorum.
Çünkü kazazedenin değil yardımsever vatandaşın fotoğrafları çekiliyor, haber kanalları görüntüyü defalarca çevirip veriyor. Türkiye bu kadını konuşuyor, O, ismini vermeden uzaklaşıyor yardım geldiğinde, kameralar da.
Haber değeri büyük yardımseverin.
Niçin ?
Rastlanmayan bir davranış.
Bir aralar, bir yerde unutulan parayı sahibine ulaştıran örnek vatandaş haberleri çıkardı bol bol.
Aslında olması gerekeni, olağanüstü bir davranış gibi okurduk. Bugünlerde, unutulan parayı sahibine ulaştıran iyi insanların yerlerini, yaralıların yanından geçerken durup yardım eden vatandaşlar aldı.
Artık olmadığımız ne varsa, onu izliyoruz aslında.
Biz, kazalarda hayatını kaybedenlerin yanından, hatta durmayıp üstlerinden geçtiğimizden, denizde boğulup bedenleri sahilde kaldırılmayı bekleyen insanların yanında güneşlenmeye devam ettiğimizden beri “ iyi insan “ tanımı da değişti doğal olarak.
Kötülüğümüze türlü kılıflar buluyoruz, yetmediğinde kötü insanları “özünde iyi” diyerek güzelleştirmeye çalışıyoruz ama nafile.
Çocukların iyi mühendis iyi doktor, iyi öğretmen olmaları değil; mühendis, doktor, öğretmen, akademisyen, olmaları bizim için değerli olan, milyonlarca lira harcıyoruz bunun için. Bunların ötesinde iyi insan olmaları ise tamamen şans.
Ya hepimiz cinnet geçiriyoruz ya da artık kolaylığından dolayı kötü olmayı seçmiş ve kanıksamış talihsiz nesilleriz.
“İyi insanlar iyi atlara binip gittiklerinden beri ,“biz kalanlar için, iyi insanı en çok bulabildiğimiz yer, sadece lafının üstüne gelenler
“Sana vurursa sen de ona vur”
“ Yer verme, onlar yaşlı ama sen de çocuksun”
“ Okulda eşyalarını kimseyle paylaşma” diyen anne babalar varken nasıl yetişebilir ki insan denen üstün organizmayı temsil eden varlıklar ?
Yetişebilir...
Hala ve inatla.
İçten söylenmiş bir “Nasılsın,” sorusu o kadar şeyi değiştirir ki ? Ya da “ Senin için bir şeyler yapmak istiyorum” ...
Ve yapın, en azından deneyin. Anneden oğula, babadan kıza geçer, büyür..
Böyle başlarız belki iyi olmaya. Gerisi gelir zaten.
İyi siyasetçi, iyi gazeteci, iyi insan...
Yazarın Tüm Yazıları