İtalyan’ın ‘Parayı peşin isterim’ resti çektiği Yunan ayakkabıcıya İstanbul’da üretim kapısını açtı

AKMEN Ayakkabı’nın sahibi Selahattin Akaydın, İtalya’da fuar turu atarken Yunanistan’ın önde gelen ayakkabı markalarından biri ve eski müşterisi olan Bournazos’un ikinci kuşak patronu Gregory Siourounis’e rastladı. Genç patronu sıkıntılı gören Akaydın sordu:

Haberin Devamı

- İşleriniz nasıl? Yunanistan’daki kriz sizi nasıl etkiledi?
- Maalesef tatsız gidiyor. Satışlarımız ve üretim çok düştü. Hammadde ve ara mal aldığımız İtalyanlar bize, “Peşin para yoksa mal da yok” demeye başladı.
Selahattin Akaydın, Bournazos’la 2001 krizinin hemen ardından 2002’de çalışmaya başlamış, 5-6 yıl boyunca erkek ayakkabısı vermişti. 2008 kriziyle birlikte Akaydın’dan ayakkabı almayı kesmişlerdi. O dönemdeki anlaşma Akaydın için önemli bir açılım olmuştu. Şimdi sıranın kendisine geldiğini düşündü:
- İtalyanlarla uğraşmayı bırakın. Gelin İstanbul’da üretim yapın.
- Nasıl olur? Nasıl yapacağız bu işi?
- Ben kadın ayakkabısı üretimi yapmıyorum. O noktada eksikliğim söz konusu. İstanbul’daki fabrikamda bir katı size ayırayım. Orada üretim yaparsınız.
- Bu teklifinizi babama (Nikolas Siourounis) ileteyim, tekrar görüşelim.
Selahattin Akaydın, Bournazos’un genç patronuyla arasında geçen bu konuşmayı Forum İstanbul-2023’ün gala gecesinde anlattı. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın katıldığı gecede halkla ilişkiler sektörünün duayeni Betül Mardin, “Yaşam Boyu Onur Ödülü” almış, sonra da sohbetlere geçilmişti.
Zafer Çağlayan’la sohbet sırasında yanımıza gelen Selahattin Akaydın, Yunan ayakkabı üreticisiyle yaptığı görüşmeyi aktardı:
- Görüşmeden ne sonuç çıktı?/images/100/0x0/55ea5733f018fbb8f879967f
- Babasıyla birlikte İstanbul’a geldiler. Birlikte fabrikayı gezdik. Kendilerine üretim yapabilecekleri yeri gösterdim.
- Ne karar verdiler?
- Kendileriyle ortak üretim yapmaya karar verdik. Bahçeşehir’de onlara kiralık ev arıyoruz. Gregory sıklıkla İstanbul’a gelip konaklayacak.
Akaydın, krizin kendileri açısından yeni bir fırsatı ortaya çıkardığını vurguladı:
- Yunanistan’ın yaşadığı kriz, bize böyle bir ortaklık fırsatı verdi.
- Kadın ayakkabısı üretimine girmeyi düşünüyor muydunuz?
- Bu konuda arayışlarımız vardı. Erkek ayakkabısı verdiğimiz bazı müşterilerimiz vitrinlerine bizim ürettiğimiz kadın ayakkabılarını koymak istiyorlardı.
- Ortaklık nasıl gerçekleşiyor?
- Onlar sermaye koyamıyorlar.
Bournazos’un düştüğü sıkıntılı duruma bir örnek daha verdi:
- Rodos’ta 30 dönüm arsaları vardı. 12 milyon Euro değerindeydi. 6 milyon Euro’ya kadar indiler ama satamadılar. Sonra fiyatı 4.5 milyon Euro’ya çektiler.
- Onlar sermaye koyamayınca ortaklık nasıl yürüyecek?
- Borçlanacaklar. Zamanla iş yaptıkça sermaye katkılarını koyacaklar.
- Markanız ne olacak?
- Yunan mitolojisi ve Anadolu’yu buluşturacak bir isim planlıyoruz...
Selahattin Akaydın’a dün son durumu sordum:
- Gregory İstanbul’a geldi ve çalışmaya başladı. İlk ürünlerimiz eylül ayında piyasaya çıkacak.
Ayakkabı Sanayicileri Derneği’nin eski başkanlarından Selahattin Akaydın, memleketi Muş’ta attığı büyüme adımına şimdi Yunan ortakla kadın ayakkabısı üretimini ekledi... İtalyanlar’ın sırt çevirdiği Yunan üreticiye fabrikasının kapılarını açtı...
Yunanistan’daki krizin yol açtığı evlilik, yeni bir kadın ayakkabısı markasına doğru yürüyor...

Haberin Devamı

Sonunda kitaba adımı koydurdum

Haberin Devamı

HAŞİM Akman’ın İş Bankası Yayınları’ndan çıkan ve Güngör Uras’la yapılmış geniş söyleşiyi içeren “Saf ve Bakir Anadolu Çocuğu” kitabının tanıtım buluşmasında Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Nuran Uras’a sordu:
- Güngör Bey konuşmasında senden hiç bahsetmedi. Kitapta adın geçiyor mu?
Nuran Uras gülümsedi:
- Kitapta birlikte fotoğraflarımız bile var...
Güler Sabancı, bu yanıttan pek tatmin olmadı:
- Güngör Bey, konuşmasında eşi Nuran Uras’tan söz etmeliydi.
Güngör Uras’ı savunmaya çalıştım:
- Güngör Abi de benim gibi saf ve bakir Anadolu çocuğu. Biz Anadolu çocukları böyle incelikleri pek beceremeyiz.
Milliyet yazarı Meral Tamer araya girdi:
- İstanbullu olanlardan da beceremeyenler var. Ben bu kez bastırdım, Osman (Ulagay) son kitabına benim adımı da koydu.
Osman Ulagay’ın Doğan Kitap’tan çıkan “Türkiye Kime Kalacak - Başbakan’ın Yazdırdığı Kitap” başlıklı son kitabına baktım, ithaf bölümünde şu cümle var:
- Umudun ışığını hiç kapatmayan Meral’e...

Yazarın Tüm Yazıları