İşte öyle bir şey

Bundan birkaç yıl önce yazdığım bir yazıda aynen böyle söz etmişim Melih Ağabey’den. O dönem kendi hitlerinden oluşan ve ‘Yadigar’ adını taşıyan albümünün hazırlıklarını yeni bitirmişti. ‘Sevdan Olmasa’, ‘İşte Öyle Bir Şey’, ‘Rüya’, ‘Bu Gece’, ‘Bir de Bana Sor’ gibi unutulmaz Melih Kibar şarkılarını; Candan Erçetin, Yaşar, Yeşim Salkım, Demet Sağıroğlu, Emre Altuğ ve Sibel Gürsoy gibi isimler yorumluyordu ‘Yadigar’da.

Şimdi gerçekten yadigar kaldı.

Yeri gelmişken söyleyeyim; şu anda bu albümü piyasada bulmak çok zor. Yeni bir baskısını yapmak iyi bir fikir olurdu gibi geliyor bana.

Ne demişiz; başka ülkede yaşasa şatolarda oturuyor olurdu. Yani ne demek istemişiz? Pek değerini bilmiyoruz Melih Kibar’ın. Seveninin çok olduğundan, birçok kişinin gönlüne kurduğu şatodan bihaber değiliz elbette. Ancak yazdığı onca film müziğinden hak ettiği telifleri alamadığından da haberdarız.

Çiğdem Talu’yu kaybettikten sonra Erol Evgin, Çiğdem Talu, Melih Kibar’ın ortak enerjisinin yok olduğuna inandığının, içine kapanıp kısmen de olsa yaşama sevincinden koptuğunun farkındayız öte yandan. Talu’nun sözlerinin yerine hiçbir söz, aşkının yerine hiçbir aşk koyamamanın umutsuzluğu belki, belki başka bir şey...

En son bir liselerarası müzik yarışmasında aynı jüri koltuklarında oturmanın tarafımda yarattığı haklı gururla sohbet etmiştik. İyi ki etmişiz, bir daha konuşma fırsatımız olmadı hiç. Evlerimiz yakındı, aynı alışveriş merkezinde çoğunlukla kendi alışveriş arabalarını kendi süren iki adam olarak uzaktan selamlaşır hayatımıza devam ederdik.

Çok yakınları dışında yakalandığı bu kötü hastalıktan kimselere söz etmediği için ben de bilmiyordum. Gerçi son zamanlarda cilt problemi dışardan görülür bir hal almıştı ama güneşten ya da stresten falan olmuştur deyip içimden, geçiştiriyordum. Nasıl kondurayım?

Melih Ağabey’in durumunun ciddiyetini bir dostumdan öğrendiğimde bir çiçek alıp gitmek istedim. Ama işin aslı çiçek alacak kadar bile vaktim yokmuş, kötü haber hakikaten tez geldi.

Sonra televizyonda Can Dündar’ın muhteşem belgeseli ‘Yüzyılın Aşkları’nda, bir kez daha tanıklık ettim içinden müzik geçen o büyük aşka. Ve bir kez daha anladım ki Melih Kibar gerçekten büyük bir parçasını kaybetmişti Çiğdem Talu ile birlikte. Bir daha da tamamlanamamıştı.

Gittikleri yerde onlar tamamlanırlar mı bilmiyorum ama şimdi de biz burada eksik kaldık galiba. Yazımı aynen o yaşarken yazdığım yazı gibi bitirmekte hiçbir sakınca görmüyorum:

‘Benden de Melih Kibar’a bu ülke adına kocaman bir teşekkür.

Sadece ‘var’ diye.’

Kral TV’ye olanlar

Sizi temin ederim söz vermiştim kendime, bir daha yazmayacaktım. Yazmayacaktım çünkü, artık yazacak bir şey kalmamıştı. Kral TV’nin müzik sektörünü dilediği gibi manipüle ettiğini, parayı bastıranın düdüğünü öttürdüğünü, bunun önüne geçilemediği için sektörün en az on yıl kaybettiğini, onarılamaz yaralar aldığını son beş yıl içinde kim bilir kaç kez yazdım. Ancak son dönemde Star Medya Grup Başkanlığı görevine getirilen Cengiz Özdemir’in Kral TV’nin tarafsız ve güçlü bir kanal olması gerektiğine dair açıklamaları ilgimi çekti. ‘Siz parayla klip döndürmeye devam ederseniz nasıl olacak ki bu iş’ diye bıyık altından güldüm. Derken beni de şaşırtan, o çok mühim açıklama geldi: Star TV bundan böyle yayınladığı kliplerden para almayacakmış. Ama dikkatinizi çekiyorum; bu uygulama sadece A grubu sanatçılar için geçerliymiş. Bazı kuşaklarda klip yayınlatmak yine paralı olacakmış. Yahu yapmayın, etmeyin. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu. Siz önceki dönemlerde de kliplerini yayınlamak için Sezen Aksu’dan, İbrahim Tatlıses’ten, Serdar Ortaç’tan para alıyor muydunuz ki? Siz mi onlara muhtaçsınız, onlar mı size esasen? Hadi ben yanlış biliyorum, onlardan da çatır çatır para alıyordunuz diyelim; A grubu sanatçı ne demektir? Kim A grubudur kim B grubudur? Bu insanları hangi kriterlere istinaden grupluyorsunuz? Ya da şunu mu demek istiyorsunuz? ‘Elimize gelen iş çok kaliteli bir iş de olsa parasını vermezse klibini döndürmeyiz. Çünkü ismi yok, şanı şöhreti yok, A grubu değil. Gitsin nerede döndürecekse döndürsün klibini, A grubu olsun, öyle gelsin’ Çok rica ediyorum bir şey yapacaksanız tam yapın. Eğer yapamıyorsanız da boş yere tüketicinin kafasını karıştırmayın. Bu iş ya öyledir, ya böyledir. Ortası olmaz.