İstanbul modası nasıl yaratılır

GEÇEN sabah hazır giyimcilerle biraraya geldik.

Konfeksiyon sektörünün önde gelen 14 derneğini çatısı altında toplayan İF Konseyi ağustos ayının son günlerinde TÜYAP’ta fuar hazırlığında.

İF Konseyi Başkanı Reha Erekli, uluslararası fuarın önemine değinirken Türkiye’nin hazır giyimde dünyada 3’üncü sırada olduğunu hatırlatıyor.

Tam altı yıldır bu pozisyonumuzu koruyormuşuz.

Hazır giyimde bir dünya deviyiz.

Bu pozisyonu korumak güzel ama bir adım ötesine geçmek gerek.

"Ürettiğimiz malların katma değeri yok. Bundan sonraki hamle tasarımda yoğunlaşmak. Marka yaratmak. Hatta moda merkezi olmak" diyor Erekli.

Yani İF Konseyi’nin hedefi İstanbul merkezli bir Türk modasını dünya platformuna taşımak.

İstanbul modasını yaratmak.

Aynen Paris, Milano modası gibi.

Zaten 24-26 Ağustos tarihlerinde yapılacak fuarın teması da şehir.

Daha dar anlamda İstanbul.

Fuarın posterlerinde mankenlerle İstanbul görüntüleri birbirine kaynaşmış.

"Şehir ve moda birbirinden ayrı düşünülemez. Şehirler kendi modalarını yaratıyor" diyor Erekli.

Doğru.

Bazı şehirler kendi modalarını yaratıyor.

New York’un bir "sokak modası" var örneğin.

STİLİNİ BULAMADI

İstanbul
dinamizmiyle, tarihi dokusuyla, kültürel zenginliğiyle, banzersiz ruhuyla çoktan kendi modasını yaratmış olmalıydı.

Ama bana kalırsa bugün böyle bir şey yok.

İstanbul kendi stilini bulamadı.

Oysa yetenekli genç tasarımcılarımız var.

Sayıları da hayli fazla.

Belki Erekli’nın dediği gibi, hazır giyim sanayi fazla hızlı koştu, tasarımcıyla buluşmadı.

İstanbul ile Paris, Milano gibi moda merkezlerini karşılaştırınca bir gerçekle daha yüzleşiyoruz.

Bu şehirler yüzyıllardan beri, moda tasarımcılarına esin kaynağı olan dokularına, değerlerine sahip çıkmışlar.

İstanbul gibi tarihi mirası, değerleri törpülememişler.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Ayasofya’yı yok saydığı gibi büyük eserlerini yok saymamışlar.

Moda ne kadar uçucu olsa da moda trendlerini belirlemek o kadar istikrar işi.

Hazır giyimcileri bir "İstanbul modası" yaratmak konusunda hayli hevesli gördüm.

Moda tasarımcısı Evrim Timur’un da desteğiyle belli ki arayış içerisindeler.

Arayışın, 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilen İstanbul’un hızla önemli bir kültür ve sanat merkezine dönüşmeye başladığı bir döneme rastlaması son derece hayırlı.

Aynı anda iki fuarın sektöre zararı var

İSTANBUL’u moda merkezi haline dönüştürmek için hayli hevesli olan hazır giyimciler yazık ki kendi aralarında bölünmüş durumda.

İF Konseyi’nin 8. Uluslurarası İstanbul Hazır Giyim Fuarı’nı düzenlediği tarihlerde, yine aynı yerde İTKİB de bir uluslararası fuar düzenliyor.

Reha Erekli, açıkça aynı tarihlerde iki fuarın sektöre yarardan fazla zarar vereceğini söylüyor.

Zararı varsa o halde güçleri birleştirmek daha mantıklı değil mi?

Erekli’ye bakılırsa bu iki başlılık ağustostan sonra giderilecekmiş.

Göreceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları